Türk Müziğinin Orijinal Babası Orhan Gencebay'ın Hikayesi... Yeşilçam vs Müzik

Bu öykü bir gururun, mücadelenin ve ardından gelen zaferin öyküsüdür. Bu hikaye sadace şarkı söyleyen bir adamın hikayesi değil, Müslüm Gürses'in saygıda kusur etmediği, imparatör dediğimiz İbrahim tatlısesin elini öptüğü, ferdi tayfurun örnek aldığı bağlamanın aşık olduğu bir üstadın hikayesi. Yaradana olan inancın, ona edilen duanın öyküsü bu.. Ben arabesk yapmıyorum diyen ama damarın dibine vuran yüreği sevgiyle dolu bir adamın hikayesi bu. Henüz 10 yaşındayken beste yapabilen, o yaşlarda mandolin, bağlama ve tambur çalabilen, sanatının üstüne güneş gibi doğan, kendinden önce sevdiklerini düşünen, sinema yıldızlarının onunla film çekebilmek için sıraya girdiği, sinirlenince bile babacanlığından ödün vermeyen, cebini değil insanlığın ruhunu doldurmak için çalışan, gücü parada değil imanda bulan bir efsanenin hikayesi... Nişan yüzüğünü çorabının içinde saklayan, Yılmaz Güney'in en güvendiği müzisyen olan, ceketinin yakasında sarı çiçeği eksik olmayan, kavunu en iştahlı yiyen, koyun tüccarı bir babanın evladı karadenizin ruhunu taşıyan bir adamın hikayesi...Yani bu öykü öylesine bir insanın öyküsü değil muhteşem sözlerin sahibi arabeskin 4 yapraklı yoncasından biri olan Orhan Gencebayın öyküsü... Çağımızın çok ilerisinde müzik yapan yüzlerce sanatçının şarkılarını okuduğu baba sıfatnın en çok yakıştığı yani namı diğer Orhan Babanın hikayesi...