AYHAN IŞIK KİMDİR? Türk Sinemasının Taçsız Kralının Esrarengiz Ölümü

Описание к видео AYHAN IŞIK KİMDİR? Türk Sinemasının Taçsız Kralının Esrarengiz Ölümü

Ayhan Işıyan, yani hepimizin bildiği adıyla Ayhan Işık… O doğduğunda takvimler 5 Mayıs 1929’u gösteriyordu.

Altı çocuklu Selanik Göçmeni bir ailenin son çocuğu olarak İzmir'in Konak ilçesi Karataş semtinde Mithatpaşa Caddesi üzerinde iki katlı tarihi bir Rum evinde, kendi anlatımıyla "Işıyan ailesinin tekne kazıntısı" olarak dünyaya geldi.

O henüz 4 aylık bir bebekken ailesi İstanbul’a göç etti. Ayhan henüz 6 yaşındayken babası Abdülkerim beyi kaybetmenin acısıyla sarsıldı. Ayhan ilerleyen yıllarda babasıyla ilgili şunları söylüyor;

"...Onunla ilgili olarak şimdi çok az şey hatırlıyorum. Ama en çok da kokusunu... Bazı geceler yanıma gelip bana sarılmasını, birlikte uyumamızı. Bir defasında balık tutmaya götürmüş, dönüşte de sırtına alıp merdivenleri çıkartmıştı. Hepsi bu... Hafızamı ona dair hep zorladım. Daha fazla şey hatırlayabilmek, hatırladıklarımı hiç unutmamak için."

İlkokulu Bomonti’deki 44. Okul’da bitiren Ayhan, ortaokula başladığı günlerde Babıali’ye geldi. Okuluna devam edebilmek için çalışmak zorunda olan Ayhan, gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başladı. Yaz tatilinde de çalışan Ayhan Paşabahçe şişe ve Cam fabrikası’nda kırık şişe kontrolörlüğü yaptı.

Ayhan, işe gidip geldiği vapurda boş durmayarak mecmuaların hediye ettiği ve illüstrasyon denilen resimleri çiziyordu.

Ayhan 1967'de Ses dergisi için kaleme aldığı bir yazıda, kendisinin "büyük şehir çocuğu" olduğunu belirterek o günleri şöyle anlatıyor;

"Ailemin en küçük çocuğuydum. Üç kız, iki erkek kardeşim vardı. Dört aylık bir bebekken İstanbul'a göç etmişiz. Zaten, annem ve babam, İzmir'e Selanik'ten gelmiş. Yunan işgali üzerine, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu güzel şehrini terk edip 'muhacir' olmuşlar. İstanbul'da Saraçhanebaşı'ndaki babamın büyük saraç dükkanı hala gözümün önündedir.

Altı yaşındayken babasız kaldım. İlkokulu Bomonti'deki 44. Okul'da bitirdim. Ortaokula başladığım günlerde Babıali'ye geldim. Çünkü okula gidebilmek İçin çalışmak zorundaydım. Gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başlamıştım. İlk kazandığım parayı sanki dünmüş gibi hatırlarım; 14 lira. Eve koşup anneme verdiğim bu müjdeyi hiç unutmam. Yaz tatilinde Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'nda kırık şişe kontrolörlüğü yaptım. Haftada 25 lira alıyordum. Vapurla gidip gelirken boş durmuyor, mecmuaların ısmarladıkları ve illüstrasyon denilen renkli resimleri çiziyordum. Şirket-i Hayriye'nin 63 numaralı Sütlüce vapuru, sanki benim resim atölyem olmuştu."

Ayhan Işık babasının ardından abisini kaybetti. Henüz 12’sindeydi. Abisi Mithat Özer onun için her zaman rol modeldi. Ünlü sanatçının sanat hayatına ressam olarak başlamasında abisinin etkisi büyüktü. O dönemlerde yeni parlayan bir meslek olan grafik-tasarımcı olan abisini özellikle resim konusunda örnek alıyordu.

Abisinin ölümünden çok etkilenen Ayhan Işık, abisi gibi daha çok resim yapmaya ve karikatür çizmeye başladı.

Ayhan Işık, Lise döneminde şair ve yazar mahir iz, salah birsel ve Rıfat ılgaz gibi önemli isimlerden eğitim gördü.

Senarist Sefa Ünal, Karikatürist Ferruh Doğan ve Ressam karikatürist Semih Balcıoğlu gibi isimlerle de sınıf arkadaşıydı.

İstanbul'da ilk önceleri zorlanan Ayhan daha sonraları kendisini çok güzel bir çevrede bulduğunu verdiği röportajların birinde şu sözlerle anlatır: "Mahir İz okul müdürü, Salah Birsel müdür muaviniydi, edebiyata Rıfat Ilgaz, beden eğitimine Vefalı Kör Galip, coğrafyaya Akbaba Celal geliyordu. Daha ne isteyebilirdim ki..."

Комментарии

Информация по комментариям в разработке