♥ Allah, kötülüklere neden müdahale etmiyor?

Описание к видео ♥ Allah, kötülüklere neden müdahale etmiyor?

♥ Allah, kötülüklere neden müdahale etmiyor?
♥ Hakk Dergahı TV, İlim İrşad muhabbetleri.

Muhabbet konusu: Allah, kötülüklere neden müdahale etmiyor?
Mutlak güce sahip, adeletli, hikmetli, kudretli, inayetli, cömert, merhametli, adil, sevgi dolu, bağışlayıcı, vs. olan bir Allah nasıl kötülüklerden, haksızlıklardan, merhametsizliklerden yana olabilir?

Asıl konumuza geçmeden önce sözde din adamlarının konu hakkında yapmış oldukları, yanlış beyan ve açıklamaları hatırlatalım.

Sözde din adamlarına Dünyada neden bu kadar kötülükler, haksızlıklar, acılar yaşanıyor ve Allah, bunlara neden müdahale etmiyor sorusu sorulduğunda, verdikleri cevap; Allah’ın takdiridir, takdir-i illahi, Allah’ın işlerine akıl ermez, daha ileri gidip Allah insanların-çocukların ölümüne sebep olup onları yanına alıyor, Allah’ın işlerine karışma çarpılırsın, vs. gibi akılla bağdaşmayan uyduruklarla olabilecek kötülükleri Allah’a yüklerken veya Allah’ı suça ortak ederken ve diğer tarafta yaşanılan iyilikleri ise, kendilerine mal etmişlerdir.

Böylesine yanlış, uyduruk söylemlerle uyutulan insanlar kendi nefisleri gereği yapmış oldukları yanlış ve tedbirsizliklerinden, Allah sorumlu tutulmuş hatta suçlarına ortak etmişlerdir.

Allah insanı akıl, mantık ile donatıp hür yaratmış ve ona kendi arzusu ile hareket eden, davranışlarından sorumlu olma onurunu bağışlamıştır. Insanoğluna bağışlanan bu akıl ve mantık doğrultusunda kendini arıyabilmek, hayatın çeşitli evrelerinden geçerek olgunluğa, erdemliğe, kamillik mertebesine ulaşabilmesisi için kendi kararını kendisi verecektir.

Dolayısıyla akıl ve mantık sayesinde insanoğlu iyi ile kötüyü ayırabilen, neyin zararlı neyin faydalı olduğunu fark eden, yaptığı işi neden yaptığının gayet bilincindedir.

Düşünün ki insanoğlu, tamamen her komuta üzere programlanabilen robotlar yaratmıştır. Bu robotların, tek başına hareket etme imkanları olmayan tamamen insanoğlunun arzu ve istekleri doğrutusunda hareket etmekteler. Allah’ın, bizi böyle yaratmasını ister miydik? Tabii ki hayır...

Çünkü hür yaratılmış bir insan olarak nasıl bir kişiliğe, nasıl bir yaşam felsefesine, kimler ile oturup kalkacağımıza, neyi yiyeceğimize, içeceğimize, vs. Tabii ki karar verme özgürlüğüne sahip olmayı istiyoruz.

Ateşi düşünelim. Anne veya Baba, çocuğuna elini ateşe sokma elin yanar uyarısında bulunuyor. Çocuk, anne ve babanın uyarısına rağmen, elini ateşe sokup kendine zarar veriyor. Bu durumda suç, anne ve babanın mı yoksa çocuğun mu? Veya anne ve babaya dönüp siz, niye engel olmadınız demek ne kadar doğru olur?

Adamın biri çıkıp diyor ki, senin inandığın o Allah’ın gelsin benim kiramı ödesin de göreyim. Iyi güzel de diyelim ki Allah senin kiranı ödedi, gaz su elektirk paranı da ödedi, ekmeğini suyunu da aldı, üstünü başını da aldı. Madem ki senin yapman gereken işleri Allah yapıyorsa, o zaman sen niçin yaratıldın diye insana sormazlar mı?

Iki kişi, kavga ediyorlar. Siz, kavgada haksızlık yapıldığınına şahit oluyorsunuz ve o haksızlığa, göz yummak veya müdahale etmek tamamen o andaki düşüncenizin, vijdanınızın vereceği karara bağlıdır. Sonuçta olaya, müdahale ediyor ve ölüyorsunuz.

Kişinin olaya yapmış olduğu müdahale, tamamen özgürce vermiş olduğu karar, duruş ve kişiliği ile alakalıdır. Vijdan azabı, onur ezikliği ve özgür irade gereği, ölüm dahi göze alınmıştır. Böylece Allah kişiye bağışladığı akıl ve mantık özgürlüğü sayesinde kendi kararını kendisi vermiştir. Demek ki mesele, insanoğlunun yüreğinde taşıdığı onur, vijdan ve özgür irade meselesidir.

Kainatta, sayısızca yaratılmış canlı varlıklar vardır. Bu varlıklar, yaşamını kendi içgüdüleriyle sürdürürken insanoğlu, akıl ve matığıyla sürdürmektedir.

Örnek olaylardan ortaya çıkan asıl önemli nokta insanların özgür irade ile yaratılmış olması, akıl ve mantığı gereği vermiş olduğu kararlardır.

Insanoğlunun özgür irade ile yaratılması, değerli bir hediyedir. O zaman insanoğlu, yanlış veya doğru kararı da kendisi vermelidir. Yanlış karar vermiş ise, o yanlış kararından ders çıkarır veya doğru karar vermiş ise o zaman, vijdanen rahattır. Diğer bir deyim ile tarlaya, ne ekilirse o biçilecektir. Verdiğimiz iyi ve kötü kararlarımızın mükafatı da yine kendimizedir.

Allah’ın manevi yardımı kulun zor durumda kaldığı, O’ndan medet dileyip yardımına yetişmesini arzu ettiği anlarda söz konusu olabilir. Bu yardım, kalben inanmak ve istemekle mümkündür. Çünkü inanamyan, şükür etmeyen bir kula; Allah ne yapsın, kul ne desin?

Eğer iyileşirim veya bana yardımcı olur inancı ile doktora gitmez iseniz, o zaman iyileşmeniz de mümkün olmayacaktır.

Sonuç itibariyle özgür irade ile yaratılmış olan insanoğlu, yanlış veya doğru kararı da kendisi vermek ister. Çünkü kendisine bağışlanan akıl ve mantık sayesinde iyi ile kötüyü ayırabilen, neyin zararlı neyin faydalı olduğunu bilen, yaptığı işin bilincinde olduğundan ötürü iyilik ve kötülüklerden Allah değil, kendisi sorumludur.

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Комментарии

Информация по комментариям в разработке