EMİNE EROĞLU İLE MESNEVİ NURİYE OKUMALARI-2

Описание к видео EMİNE EROĞLU İLE MESNEVİ NURİYE OKUMALARI-2

Mesnevi-i Nuriye Mukaddimesi 2.

Eski Said'den Yeni Said'e geçişin metni olan 'Mesnevi-i Nuriye Okumaları'nın ikinci dersindeyiz..

Bediüzzaman Hazretlerinin, Abdülmecit Efendi'nin çevirisi için kendi yazdığı Mukaddime, Üstad'ı ve Risale-i Nur'u anlayabilmek için çok önemlidir. Üstad'ın poetikasına bakabilme bağlamında 5 Nokta'dan oluşan Mukaddime'yi anlamaya çalışıyoruz.

--Birinci Nokta'yı anlayabilme adına üzerinde duracağımız iki husus var. Birincisi; Bizim yolculuğumuzda tefe'ülün ifade ettiği manayı tanımlama.
İkincisi; İmam Rabbani'nin Üstad'a 'tevhid-i kıble et' çağrısını anlama.

İlk olarak: Rüya ve tefe'ül subjektiftir ve tevil gerektiren şeylerdir. Bir insanın rüyada ya da tefe'ülde gördüğü şey ile anlaması gereken şey aynı değildir. İşaretlerden, sembollerden yola çıkarak görünenin çözümlemesinin yapılması gerekir. Bu sebeple manevi rehberimiz, mürşidimiz olan Hz Pîr'in tefe'ülde bulunmasını, bizim sürekli yapacağımız ve bu şekilde yola devam edeceğimiz bir manaya büründürmemeliyiz.
Yolumuzda kendi dinamiklerimiz içerisinde hareket ettikten sonra ortaya çıkacak bir netice, bir uygulama olarak ele almalıyız.

İkinci olarak: İmam Rabbani'nin çağrısından, Üstad tevhid-i kıble etmemiş de tevhidi kıble etsin gibi bir yan anlam çıkarılmamalıdır. Yani Üstad Kur'an'dan cüda düşmüş de kur'anî manaya davet ediliyor gibi bir mana çıkarılmamalı.
'Tevhid-i kıble et' ifadesinden anlaşılması gereken; farklı bir ufukta Üstadımıza gösterilen bir hedef olmalıdır.
Üstad o zamana kadar bir usül ve üslup benimsiyor ve bu çağrıyı Bediüzzaman Hazretlerinin kendi iç dönüşümü ile yeni bir usül ve üslup arayışı suretinde okumalıyız. Üstad kendi çağının (felaket ve helaket asrının) tahribatlarının farkında olduğu için farklı bir usül ve üslup arayışı içerisine giriyor. Bu çağda kalpler yaralı, akıllar yaralı, nefsin vesveselerine de çare bulunması gerekiyor. Bediüzzaman Hazretleri tam bu noktada derin bir sancı içerisinde tefe'ül yapıyor dolayısıyla bu öylesine yapılmış bir tefe'ül değildir.

Peki Üstadımızın açtığı bu ufuklar bize ne söylüyor?
Üstad ilhamen Kur'an-ı Kerim'den aldığı bütün manaların uçlarını bizim için açık bırakıyor. Bizler o uçlardan yakalayarak o uçları bilimlerin dili ile işleterek yeni sonuçlara varma sorumluluğunda olmalıyız. Onun ele aldığı meselelere yeni bir çehre verme, insanlara yeni bir heyecan kazandırma sorumluluğunda olmalıyız.

--İkinci Nokta'da Bediüzzaman Hazretleri, Mevlana'nın Mesnevi'sine atıfta bulunuyor. Mevlana Hazretleri'nin Mesnevi-i Şerif'i beyitler suretinde yazdığı gibi Üstad da Mesnevi-i Nuriye'yi parçacıklar suretinde yazıyor.
Ve Üstad Hazretleri İkinci Nokta'da 'Mesnevi-i Nuriye'nin muhatabı kim?' sorusunu cevaplıyor;
Dahilde nefsimiz.
Hariçte muhtaç mütehayyirler ve dalalette giden ehl-i felsefe.

-- "Üçüncü Nokta: O Yeni Said'in münazarasıyla, nefis ve şeytanın tam mağlub edilmesi ve susturulması gibi, Risale-i Nur dahi yaralanmış talib-i hakikatı kısa bir zamanda tedavi ettiği gibi, ehl-i ilhad ve dalaleti de tam ilzam ve iskât ediyor. Demek bu Arabî Mesnevî Mecmuası, Risale-i Nur'un bir nevi çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir."

Risale-i Nur, yaralanmış talib-i hakikatlerin yaralarını kısa sürede tedavi ediyor adeta bir ameliyat-ı cerrahi hükmüne geçiyor.

--Dördüncü Nokta, müktesebat dönemi olan Eski Said'in dilini anlatıyor: Eski Said'in dili, uzun hakikatleri kısa kelimelerle anlatan bir ifade biçimini benimseyen, yüksek bir medrese talebesinin anlayabileceği bir dil ya da Üstad'ın kendi anlayışına hitap eden bir dildir.
Bediüzzaman Hazretleri Dördüncü Nokta'da Mesnevi-i Nuriye hakkında önemli bir bilgi daha veriyor: Mesnevi-i Nuriye hafi tarikler gibi enfüste çalışmıştır, batıni yaralarımıza merhem olan enfüsi bir metindir.
Fakat Risale-i Nur'un umumu hem enfüste hem afakta çalışmıştır.

--Beşinci Nokta'da geçen "İ'lem" kelimesi Mesnevi-i Nuriye'nin en çok tekrar eden kelimesi "bil ki" anlamına gelir.
Tasavvuf geleneği içerisinde ehl-i ilim, talebelerine 'oğul' diye hitap ederler. Bediüzzaman Hazretleri bizi birebir muhatap alarak, doğrudan özne olarak bizi kabul ederek sesleniyor. " İ'lem Eyyühel-Aziz! "

Ayrıca bkz:
16:48 Üstad nasıl bir çağda yaşıyor?
21:46 Sehl-i mümteni nedir?
1:03:28 Risale-i Nur Asâ-yı Musa'dır benzetmesi.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке