İNSANI ALLAH’A YAKLAŞTIRAN EN ÖNEMLİ VASIF !

Описание к видео İNSANI ALLAH’A YAKLAŞTIRAN EN ÖNEMLİ VASIF !

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sohbetinden derlenen İkindi Yağmurları’nın bu bölümü aşağıdaki başlıkları ihtiva ediyor;

“Bütün güzel şeylerin güzellikleri bir gün mutlaka kendileri gibi fena bulur.”

-O virdiniz ise, O’nunla alakalı vâridâtınız da sağanak sağanak olur. Virdi olmayanın varidâtı da olmaz; onun kalbi katı, duyguları hissiz, kendi de Allah’la münasebeti açısından hareketsizdir.

-Günümüzün dökülen insanlarının dökülmelerinin en büyük sâiki, Rabbimizle münasebet açısından boş olmaları, atâlet yaşamalarıdır. … Oysa aktif olmak, aktif olma yolunda bulunmak lazım ki insan çizgisini koruyabilsin.

-Allah, tevâzu ve mahviyetten yüzü yerde olanı yükselttikçe yükseltir.

-Hakiki imanın ve halis ubudiyetin bir yanını Rabbimizle münasebet, diğer yanını da tevazu, mahviyet ve hacâlet teşkil eder.

-Namaz ve özellikle secde, Allah’la münasebeti ve kulluktaki mahviyeti ifade eder:

-Büyüklerde büyüklük alâmeti tevazu ve mahviyet, küçüklerde küçüklük emaresi de kibir ve enaniyettir.”

-İnsanlığın İftihar Tablosu, büyüklüğüne ve faziletlerine rağmen (Hazreti Ali’nin dile getirdiği) كُنْ عِنْدَ النَّاسِ فَرْدًا مِنَ النَّاسِ “İnsanlar içinde insanlardan bir insan ol!” düsturunu haliyle temsil ediyordu.

-Dini çok iyi anlayan ve onu hayatlarına hayat kılan sahabe-i kiram efendilerimizin, iman atmosferinde huzur ve itminan solukladıkları aynı anda akıbet-endiş olduklarını da görüyoruz.

-“Allah bizi İslam dini ile aziz kılmıştır; bundan başka bir şeyde izzet aramamız beyhudedir!”

-İnsanlık Hazreti Ömer’in engin ufkuna, Hazreti Osman’ın tevazuuna ve Hazreti Ali’nin mahviyetine ne kadar da muhtaç!..

-Namaz vakti gelip de Hazreti Ömer, namaz kılması gerektiğini söyleyince, Kudüs’teki diğer dinlerin müntesipleri “Ey Mü’minlerin Emiri! Mabedimizin bir köşesinde namazınızı kılabilirsiniz.” demişlerdi. Fakat Hazreti Ömer, “Şayet Mü’minlerin Emiri burada bir yerde namaz kılarsa, arkadan gelenler teberrüken orayı bir mescid hâline getirirler. Bu da sizin hukukunuza tecavüz olur.” diyerek dışarıya çıkmış ve kayaların üzerinde namazını eda etmişti.

-Hazreti Osman (radıyallahu anh) da tevazu ve mahviyette ondan geri değildi.

-Hazreti Ali (kerremallahu vechehû) efendimizin, el-Kulûbü’d-Dâria’da da yer alan Kaside-i
Mecdiyye’sindeki şu sözleri kendisine nasıl baktığını, tevazu ve mahviyetini çok güzel yansıtmaktadır:

-Bir mü’minin Allah’a yakınlığı ve O’nunla münasebetindeki derinliği ölçüsünde tevazu ve mahviyeti de engin olmalıdır.

İnsan, her zaman haddini bilmeli, konumunun farkında olmalı, temkin ve teyakkuz içinde bulunmalıdır. Kendi üzerinde görünen güzelliklere asla sahip çıkmamalı, hatta -Hazreti Üstad’ın yaklaşımıyla “mazhar” dahi değil belki bir “memerr” olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır.

-Öyleyse bütün bu güzellikler, bize ait değildir ve bizden kaynaklanmamaktadır; o Güzeller Güzeli’ne aittir.
-Hazreti Üstad, “Sen, ey riyakâr nefsim! ‘Dine hizmet ettim’ diye gururlanma. ‘Muhakkak ki Allah, bu dini fâcir adamla da te’yid ve takviye eder.’ hadisi sırrınca, müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o racul-i fâcir bilmelisin. Hizmetini ve ubudiyetini, geçen nimetlerin şükrü, vazife-i fıtrat, farize-i hilkat ve netice-i san’at bil, ucub ve riyadan kurtul.” diyor.

-Evet, Allah, bu dini fâcir adamla da te’yid eder. O Yezid var ya, Kur’an’ı harekelendirenlerden birinin o olduğu söyleniyor. Haccac’ın Kur’an’a hizmetinden bahsediliyor. O da dine hizmet ediyor, o da dine hizmet ediyor ama ikisi de zalim.

-Hâsılı, bir mü’minin Allah’a yakınlığı ve O’nunla münasebetindeki derinliği ölçüsünde tevazu ve mahviyeti de engin olmalıdır.

-Gavsî’nin şu hoş sözüyle noktalayalım: “Sen tecelli eylemezsin perdede ben var iken / Şart-ı izhar-ı vücudundur adîm olmak bana!”

Комментарии

Информация по комментариям в разработке