Ey Çerh-i Sitemger Dil-i Nalana Dokunma - Nota Eşliğinde Karaoke (1) (Ahenk: Kız Neyi -4 Ses - B)

Описание к видео Ey Çerh-i Sitemger Dil-i Nalana Dokunma - Nota Eşliğinde Karaoke (1) (Ahenk: Kız Neyi -4 Ses - B)

Bir Ses (Sipürde Neyi) versiyonu şu linktedir:    • Ey Çerh-i Sitemger  - Nota Eşliğinde ...  

Beste: Medenî Aziz Efendi
Güfte: Âşık Ömer
Makam: Hicaz
Usûl: Türk Aksağı
İcrâ: Remel Ensemble

Ey çerh-i sitemger dil-i nalana dokunma
Hicr alemidir ettiğim efgana dokunma
Ey tiğ-i elem yareledin cismimi bari
Cananıma nezr eylediğim cana dokunma.

MEDENİ AZİZ EFENDİ (1842-1895)

Medenî Aziz Efendi, 1842 yılında o yıllarda Türkiye’nin vilayeti olan Medine'de doğdu. Bu nedenle önce “Medineli” sonra da "Medeni" sıfatı ile anılmıştır. Dokuz yaşında babası ile İstanbul'a gelerek Fatma Sultan Sarayı baş ağası Anber Ağa'ya misafir oldular. Aziz Efendi çok küçük yaşında "hıfza" başladığı için güzel bir sesle Kur'an okurken Anber Ağa onun sesini okuyuşunu beğenmiş.

Nazım Özalp’a göre, Anber Ağa, sesini beğenince sarayda alıkoymak istemişse de babası razı olmamıştı. Medine'ye dönmek ve oğlunu da götürmek için hazırlanırken çocuğu gizleyerek kendisine vermediler. Bunun üzerine büyük bir üzüntü içinde yalnız olarak dönmek zorunda kalan Abdullah Efendi, İstanbul'dan hareketinden kısa bir süre sonra ölmüştü. Yılamaz Öztuna ise; 1854 yılında babası ile birlikte Medine’den Şam’a gitmişler ve 1856 yılında babası Şam’da ölünce Amber Ağa evlat edinmişti. İyi yetişmesi için büyük emek harcadı. Bu arada hıfza çalıştığı ileri sürülürse de hıfzını Medine'de tamamladığı söylenir.

İlk musiki derslerini Kuruçeşme'deki Muhsin-zâde Abdullah Bey'in yalısında Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'den ders alarak başladı. Musiki sanatında biraz ilerledikten sonra, 1863 yılında Fatma Sultan'ın eşi Nuri Paşa'nın konağına imam tayin olundu. "Aradan yıllar geçmişti; bir Ramazan günü Abdülaziz camiye gelmişti. Hünkâr mahfili altında (Mukabele) okuyan genç bir hafızın sesi ve okuyuş tavrı dikkatini çekti. Ertesi hafta yine aynı camiye gelen padişah, Medenî Aziz’i ikinci imamlıkla saraya aldırttı. Sarayda bulunduğu yıllarda, 1864’den itibaren Lâtif Ağa'nın öğrencisi oldu.

1863'de evlendi ve Ortaköy'e yerleşti. Bu arada II. Mahmut’un kızları Saniye ve Feride Sultanların yalılarındaki cariyelere musiki dersleri verdi. Sultan Aziz'in tahttan indirilmesinden sonra, kendi isteği ile saraydan ayrıldı. Şeyhülislam Hayri Efendi'nin aracılığı ile "İlmiye" mesleğine geçti. Bu işinde uzun süre kalamadı; 1890'da Selânik Mevleviyeti, ölümünden altı ay önce(1894) ise Edirne Mevleviyeti olarak kaldı.

Aziz Efendi'nin bir de eğitimcilik yönü vardır. Çeşitli okullarda çalışmış, hayli öğrenci yetiştirmiştir. 1881 yılında Suphi Paşa'nın zamanında "Neharî Kız Sanayi Mektebi" müdürlüğüne getirildi. 1883'de aynı okulun "Leylî" bölümünü de yönetti. Münif Paşa 1887 yılında "Kız Rüştiye Mektepleri"nin genel müfettişi oldu. Kanuni Âmâ Nazım Bey, Âmâ Ali Bey, Leylâ Hanım başlıca öğrencileridir.

1870 yılında Hıdiv İsmail Paşa’nın konuğu olarak Kahire’ye gitti. 1876 yılında Ortaköy’deki evi yandı. Beşiktaş’a taşındı. 1881 yılında Kız Sanayi Mektebi’ne müdür oldu.1883 yılında 14 yıldır taktığı fesi çıkartıp tekrar sarık giydi.

1887 yılında Edirne’de mollalık mertebesine yükseltildi.1895 yılı sonbaharı ortalarında hastalanarak aralık ayında Bebek'teki evinde öldü. Eyüb Çürüklük Mezarlığı'na defnedildi.

Aziz Efendi, musikimizin dinî ve lâdinî kısımlarında muhtelif makam ve şekillerde, pek çok sözlü eserler vücuda getirmiştir. Kendisine asıl şöhretini temin eden şüphesiz bu alandaki çalışmalarıdır. Bu çalışmalardan Hicaz makamında ve Türk Aksağı usulünde eseri çok önemli bir çalışma şaheseridir:

Medenî Aziz Efendi'nin bestelediği birçok eserin güftesi onun kendi duygu ve heyecanlarının birer ifadesi olduğu gibi, başkalarının nazmettiği şiirlerin de mana ve mahiyet özelliklerini kendi kalbine nakşettikten sonra, onlara aynı zamanda melodilerle ifade edilen bir renk, bir ifade verirdi. Hakikaten bestekârlığın en önemli şartlarından biri olan bu uygulamada bütün bestekârlarımızın aynı titizliği göstermesi içten arzulanan bir keyfiyettir.

İyi tambur ve lavta çalarmış, piyano da öğrenmiştir. Kız mekteplerinde piyano dersleri verirdi. Fakat onun en mükemmel icraatı sesi idi. Bildiği bütün eserleri, hususiyle kendi bestelerini hafif, tatlı, ölçülü sesi, ve kendine mahsus bir tavır ve edâ ile okurmuş.

Kaynak: (Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:1, S:256)

Комментарии

Информация по комментариям в разработке