BİLGİ EN BÜYÜK HAZİNEDİR- Bilgelik Hikayeleri

Описание к видео BİLGİ EN BÜYÜK HAZİNEDİR- Bilgelik Hikayeleri

📚Bazen bir anekdot, bir özlü söz, bir hikaye insanın hayatını, düşünce biçimini, hayal dünyasını değiştirebilecek şekilde etkiler bizi.
Bu yüzden bu tür bilgelik hikayeleri bir aynadır, insanın iç dünyasını yansıtır.
🙇Hikayelerle aslında kendi duygularımızın, tecrübelerimizin ve inançlarımızın arasında buluruz kendimizi.
💡Bize bir zamanlar bildiğimiz ama sonradan unuttuğumuz şeyleri hatırlatır.
👵Bizden önceki yaşayanların halidir. Bize iyi veya kötü yönde örnek tarafları vardır.
✨Hikayelerimiz farkındalık üzerine bir eğitimdir, dersleri geçmek değildir tek amaç hayatın içindeki sihri fark edip onu anlama becerisidir. Bir yaşamdır yani masal…
⚠️Örnektir, uyarıdır, rehberdir…
💌Felsefe dünyasında yani bilgeliğe duyduğumuz aşkta hayatımızda pek çok şeyin bu kesitlerle beraber akıp gittiğini görebiliriz.
📣Bilgelik Hikayeleri serimizin ilkini sizlerle buluşturuyoruz. Keyifli dinlemeler...

Yeni videoları kaçırmamak ve abone olmak için ►https://www.youtube.com/channel/UC-Hi...

~
INSTAGRAM
  / aktiffelsefe_  

TWITTER
  / aktif_felsefe  

WEB SİTEMİZ
http://www.aktiffelsefe.org/

👉BİLGİ EN BÜYÜK HAZİNEDİR
Büyük Selçuklu Sultanlığı döneminde İran’ın ufak bir şehrinde tek oğlu olan dul bir kadın yaşıyormuş. Dünyadaki hayatının sonuna gelmiş olduğunu hissedince oğlunu çağırmış ve ona şöyle demiş: ‘’Çok güçlük içinde yaşadık, çünkü fakiriz; ama sana büyük bir zenginlik emanet ediyorum. Onu bana güçlü bir büyücü hediye etmişti. İçinde muazzam bir defineye ulaşmak için bütün gereken işaretler mevcut. Benim bunu okuyacak ne takatim ne de zamanım var. Şimdi onu sana emanet ediyorum. Talimatları uygula, çok zengin olacaksın!’’ Annesini kaybetmenin verdiği üzüntü geçtikten sonra oğul, o eski ve değerli büyük kitabı okumak üzere almış. Kitabın baş kısmında şöyle yazıyormuş: ‘’Hazineye ulaşmak için sayfaları atlamadan okuyunuz. Eğer hemen netice kısmına atlarsanız, kitap bir sihirle kendiliğinden yok olacak ve hazineye erişemeyeceksiniz.’’ Bundan sonra ise uzak bir ülkede birikmiş olan zenginliğin miktarından bahsediyormuş ve ayrıca, bu hazinenin bir mağarada çok iyi korunmakta olduğu yazılıyormuş. İlk sayfalardaki Farsça metin bir yerde kesilmiş ve bundan sonrası Arapça devam ediyormuş. Kendini şimdiden zengin olarak görmekte olan genç, başkaları da bu sırrı öğrenip, üstelik de kendisine yanlış bilgi vererek hazineye sahip olmasınlar diye metni tercüme ettirmeye teşebbüs etmemiş. Onun yerine büyük bir ihtirasla Arapça öğrenmeye başlamış. Sonunda metni mükemmel şekilde okuyacak hale gelmiş. Fakat bir noktadan sonra kitap Çince devam ediyormuş. Sonra da başka lisanlar geliyormuş. Genç adam azimle ve sabırla bunların hepsine çalışmış. Bu arada yaşamak için gereken parayı da bu öğrenmiş olduğu lisanlardan temin etmeyi başarmış ve bir süre sonra da başkentin en iyi tercümanlarından biri olarak tanınmış. Böylece, bir zaman sonra hayatı toparlanmaya başlamış. Birçok lisanda yazılmış bir dolu sayfadan sonra kitapta bu hazinenin nasıl idare edilmesi gerektiğine dair talimatlar varmış. Buraya geldikten sonra genç adam istekli bir şekilde iktisat ve ticaret öğrenmiş; ayrıca hazineyi bir kere ele geçirdikten sonra aldatılmalara maruz kalmamak için kıymetli metallerin ve mücevherlerin, menkul eşyaların ve gayrimenkullerin değerlerini de belirlemeyi öğrenmiş. Bu arada daha iyi bir hayat sürdürebilmek için de, öğrendiklerini uyguluyormuş. Hatta onun çok lisan bilen ve maliyeden iyi anlayan biri olarak şöhreti saraya hatta krala kadar ulaşmış. Ona önceleri bazı ufak vazifeler tevdi eden kral, sonunda onu krallığın genel valisi olarak tayin etmiş. Birçok önsözden sonra kitap sonuna doğru gereken daha teknik konular giriyor ve büyük kapı nasıl inşa edilir, vinç nasıl kurulur, mağaraya erişmek için bocurgat nasıl kurulur, büyük taş kapılar açılırken, büyük yaş kütleler nasıl çıkartılır, yol yapımında yolları düzlemek için dolambaçlı yerler nasıl doldurulur ve buna benzer konuları anlatıyormuş. Bu sırrını asla hiç kimseyle paylaşmayı düşünmeyen ve dolayısıyla hiç kimseden yardım almayan o dul kadının oğlu, böylece bilgili ve sayılan bir kişi olmuş. Daha sonra mühendislik ve şehir planlamacılığı çalışmış. Nihayet, kültürü çok takdir eden kral, onu vekili ve sarayın mimarı olarak atamış ve derken sonunda vezirliğe yükseltmiş. Gerçekten tüm krallıkta onun kadar ilme yatkın, bizim hazine kitabını okuyacak kadar kabiliyetli bir kişi yokmuş. Artık son sayfasına gelmiş ve hatta bu son sayfayı okuyacağı aynı gün şahın kızıyla evlenecekmiş. En son yaprağı çevirip şu son cümleyi okumuş: ‘’Bilmek en büyük hazinedir!’

Комментарии

Информация по комментариям в разработке