Mürşid-i Azîz Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Ey hakîkat yolcusu! Dervîşi dervîş yapan, üç harf ile beş noktadır. Arap harfleri ile aşk kelimesi, Gayın, Şın ve Kaf harfleriyle yazılır. Şın harfinde üç, Kaf harfinde iki nokta vardır. Dervîşi dervîş yapan, üç harf ile beş nokta, Sultân-ı Aşk'dır. Aşksız dervîş olmaz, olsa da o kimse dervîş sayılmaz. Evet, dervîşin sermâyesi aşkdır, ilmi aşkdır, görgüsü aşkdır, bineği aşkdır, arzu ve istekleri de aşkdır. "يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ Yuhibbuhum ve yuhibbûneh" şerâbından içmeyenler, cânlarından ve başlarından geçmeyenler, baş açık yalın ayak aşk yolunu seçmeyenler, dervîş olamazlar. Dervîşin cânı aşkdır, cânânı aşkdır, bizzât kendisi aşkdır, vesselâm.
Ma'şûku için cân vermeyen
Âşıklık da'vâsı kılmasın
“Oğul Firdevsî Hazretleri vardı. Bir gün padişah bir kitap yazmasını emretmiş. Kitabı tamamlayınca sana kırk kese altın vereceğim demiş. Firdevsî de çalışarak uzun seneler sonra kitabı bitirmiş. Şahnâme -Şahnâme hükümdarların yaşayışını, savaşlarını, zaferlerini genellikle mesnevî türünde, bazen de manzum-mensur karışık olarak tasvir eden eser) isimli eserini tamamlayıp, padişaha götürmüş. Kitabı teslim etmiş.
Padişahın yanında bulunan vezirler; ‘Padişahım, siz buna kırk kese altın verilmesini taahhüt ettiniz, fakat bu bir derviş parçası, bu kadar altını ne yapacak. Siz buna kırk kese gümüş verin.’ demişler. O anda padişah bu düşüncenin tesirinde kalarak, kırk kese altın yerine kırk kese gümüş verilmesini emretmiş.
Firdevsî hediyeyi alıp hücresine geldiğinde, keseleri açmış, bakmış ki altın yerine gümüş verilmiş. Buna çok müteessir olmuş. Hücresinden eşyalarını almış, doğru hamama gitmiş. Hamamda yıkanmış, o gümüşleri de hamamdaki çalışanlara bahşiş olarak dağıtmış. Oradan da doğru memleketini gitmiş.
Padişah kitabı açıp okumaya başlayınca; ‘Eyvah ben ne yaptım da Firdevsî’ye altın yerine gümüş verdim, çabuk bana Firdevsî’yi bulun.’ demiş. Adamları şehri aramışlar, fakat Firdevsî’yi bulamamışlar. Padişah; ‘Beni Firdevsî’nin kaldığı hücreye götürün.’ demiş. Firdevsî’nin hücresine varmışlar.
Padişah hücreye girince, Firdevsî’nin duvara yazdığı yazıyı görünce, çok müteessir olmuş. Firdevsî duvara; ‘Firdevsî haşa ki padişahta noksanlık olmaz. Bu senin nasipsizliğin.’ diye yazmış. Padişah adamlarına hemen kırk kese altın vermiş, bunu Firdevsî’ye verin diyerek, köyüne göndermiş.
Firdevsî’yi aramışlar bulamamışlar. Askerler Firdevsî’nin bir varisi yok mu, bizde bir emâneti var, deyince, köylüler; ‘Filan yerde oturur bir kızı var, ona götürün.’ demişler. Askerler Firdevsî’nin kızını bulmuşlar. Emâneti almamış. Emâneti Firdevsî’nin damadına götürmüşler.
Durumu ona anlatmışlar, o da; ‘Kayın pederimin parayla bir işi olmazdı. Bu parayı memleketimizin üst başına bir bent yaptırma düşüncesi vardı, çünkü yağışlarda sel gelince memleket su altında kalıyordu, onun için bunu o işe sarf edecekti. Peki, ben alıp onun arzusunu yerine getireyim.’ diyerek almış, o işe sarf etmiş.”
Nasibi olana...
.
Göster Cemalin Şemini 00:00
Nutuk sahibi: Şemseddin-i Sivâsi Hz.
Bestekârı: İbrahim Ağa
Makam: Uşşak
Göster cemâlin şem'ini yansun oda pervâneler
Devlet değil mi âşıka şem'ine karşu yâneler
Ol hâli çok a'lâ güzel yağmaladı gönlüm evin
Pek bağla aşkın zencîrin boşanmasun dîvâneler
Mescid ile medreseyi ısmarladık zâhidlere
Hakk'a ibâdet etmeğe yeter bize vîrâneler
Ben meye tevbe etmezem ağyâr elinden içmezem
Kudret eliyle sun bana dolu dolu peymâneler
Cevr ü cefâ etmek ile Şemsî seni terk eylemez
Sen sanma kim seni seven senden hâşâ usâneler
Kaside: 01:36
Информация по комментариям в разработке