KEŞKE DAHA ÖNCEDEN BİLSEYDİM | Saadet Şen

Описание к видео KEŞKE DAHA ÖNCEDEN BİLSEYDİM | Saadet Şen

Abone olmak için ► https://bit.ly/2UcYM5e​​
Tüm Videolar ► https://bit.ly/2wieJjP
------
Doğarken bir kılavuzla gelmiyoruz.
Kendimizi tanımıyoruz.
Hep dışarı bakmamızı,
her şeyi dışarda
aramamızı söylediler.
Çok şey öğretiyorlar bize.
Öfkeyi, kuşkuyu,
yetersizlik korkusunu.
Bir tek şey hariç:
Kendimizi tanımayı!

Çoğu insan kendinin,
yeterince iyi
olmadığını düşünüyor.
Bir de birileri bize,
böyle davrandığı zaman,
buna inanıyor- inandırılıyoruz.
Böylece büyüyoruz.
Medya, okul, ev halkı, komşular,
hatta en yakın arkadaşlarımız,
sevgilimiz bile;
olması gereken kalıplara
yerleştiriyor bizi.
Belli bir işte, belli bir kiloda,
olması gereken kaşlar, dudaklar;
olması gereken, statü,
meslek, araba,
ev, eş, çocuklar...

Böylece olduğun kişi olamıyor,
olmaya çalıştığın
kişi ile bağ kuramıyor;
aradaki boşlukta,
devamlı acı çekiyorsun.

Önemli bir varlık olduğunu
kabul etmekte-
git gide zorlanıyor,
kendini daha da acıtıyorsun.
Acı o kadar yükseliyor ki;
bedenin “Sahip uyursan
daha az canın yanacak” diyor,
ve uyku moduna alıyor seni.

Bu karmaşa dikkatini dağıtıyor.
Zorluklara karşıdan bakıp,
nefesini bırakıp,
korku ve kasvet
içinde boğuluyorsun.

Yapmak istemediğin, ancak
“Yapmak zorunda olduğun”,
fikrine de -isyan edip,
uyku halinde kalmak istiyorsun.

Bu daha da kötü hissettiriyor
ve kısır döngü başlıyor.
Çevrendekiler senden
çok şey beklerken de;
senden daha çok endişeli,
umutsuz göründüğünde de
gösterilen aciziyet,
kendine daha çok öfke
duymanı sağlıyor.
Bir de kendini
bu konuya adamış,
yol alanları görünce;
tüm enerjini
hatta kendine olan inancını
da yitiriyorsun,
uzayın karanlığı
seni içine çekerken,
dağılmış parçaların ile
orada kalmak istiyorsun.

Sen bile henüz
kendini tanımazken,
kendini nasıl bulacağını,
kim olduğunu bilmezken,
adını bile
başkalarından öğrenmişken;
senin neleri yapıp-
yapamayacağın hakkında,
birilerinin fikirleri var.
Başkalarının doğruları,
senin gerçekliğin oluyor.
Peki gerçek mi?
Başarıp -başaramayacakların,
Yapıp- yapamayacakların,
Benzersiz becerilerin...

Gerçek olabilir de
olmayabilir de.
Tek yolu araştırmak belki de.

“Uyum kur, öne çıkma,
göze batma, herkes gibi ol”
dediklerinde,
büyük bir hata
olduğunu hissediyorum.
Sadece farklı olmak uğruna değil,
farklı yaratılmamızın
iyi bir sebebi
olduğunu düşünüyorum.
Çevrendeki herkes gibi olmak,
herkes gibi bir iş bulmak,
o işi herkes gibi yapmak!
*Ne yaptıklarını biliyorlar mı?
*Ya yaptıkları şeyi bilmiyorlarsa?
Bunu yapmanın başka bir yolu var mı?
Evet! her zaman bir yolu var.
Farklı olanlar olmasa,
uçaklar, gemiler, arabalar
ellerimizdeki telefonlar yoktu ..

Ya içinden dışarıya,
çıkarman gereken
bir şeyler varsa?
Ya sadece bu nedenle
bu gezegende isen?
Puzzle tamamlanmak için,
seni daha ne kadar bekleyecek?

İyi bir hayat için,
iyi bir üniversite
bunun için iyi bir lise
lazım deniyor.
Muhtemelen başladığın dal
senin için uygun olmuyor,
onu yapmak için
tutuşan insanlarla
karşılaşıyor, onların
yaptıkları ile
kendini kıyaslıyor,
Özsaygını yitiriyor;
“Ben aptalım” dediğin
bir noktaya geliyorsun.
Yükseltmeye çalıştığın
Özgüvenin;
yerle bir oluyor.


Eğer bu plan işlemezse
geleceğin bitmiş sanıyorsun.
Hayır!
Hiç öyle değil oysa.
Bu plan olasılıklardan
biri sadece.
Sınırsız olasılıklar içinde
olduğumuzu bilmediğimiz için,
kısıtlı bir alanda sıkışıyoruz.

Kötü yönlerimizi çok iyi biliyoruz.
1- Başkaları sürekli söylüyor,
2-Kendimize sürekli söylüyoruz.
Girmeye çalıştığımız
şekil yüzünden de-
elimizde bu yönde,
oldukça veri var.
İyi yönlerimizi
hiç düşünmüyoruz.
Düşünecek vakit
bile bulamıyoruz.

Mutluluk için,
imkansız hedefler belirleyip,
mutlu olma isteğinden
vazgeçmiş oluyoruz.
İç huzurun yoksa,
hayatında yapacağın
hiçbir şey değerli değil.

Zihnin çalışma
prensiplerini bilmeden,
içindeki derin
yetenek rezervini farketmeden,
duvarlara çarpa çarpa-
yara ala ala gidiyoruz.

Kişiliğinin yüksek
tarafını göremiyorsun.
Çünkü en büyük parçan
fiziksel değil.
Sınırsız olan tarafın;
bedenin kadar
-küçük bir kutuya girip,
sıkışmak yerine,
daha büyük şeyler yapmak;
akıntıya kapılmak yerine,
akıntıya yön vermek,
kalıpları şekillendirmek istiyor.
Dünyaya gelme,
burada var olma sebebin,
beraberinde getirdiğin -
sunman gereken
o özel katkıyı;
sunamadığın için
içsel neşen yok oluyor.
Oya aşılmaz engelleri,
geçilemez dağları
sana aştıracak olan-
en büyülü gücün;
o içsel neşen.

Sen hariç,
nasıl olman, kim olman,
ne olman gerektiği ile ilgili,
herkesin bir fikri var.
Gerçekte kim olduğunu
hatırlamana ihtiyaç var.
Bir at koşamadığında üzülür.
Uçamadığı için üzülen
at var mıdır?
Bir ağaç üzülür mü
su gibi akmadığı için?
Kıyaslandığına benzemek değil,
sadece kendin olmak mı çılgınca?
Asıl çılgınlık, bir balığa
“yüzmemesini”
söylemek değil mi?
Kendini bilmelisin ki,
ne yapabileceğin,
ne yapamayacağın konusunda
bilinçli, kararlı ve
üretken kalabilesin.

Saadet Şen
25.04.2021

Комментарии

Информация по комментариям в разработке