YETKİN DİKİNCİLER | Babam ve Oğlum, Mavi Gözlü Dev, Eşref Saati Ve Nicesinin Yıldızı

Описание к видео YETKİN DİKİNCİLER | Babam ve Oğlum, Mavi Gözlü Dev, Eşref Saati Ve Nicesinin Yıldızı

Yetkin Dikinciler… O doğduğunda takvimler 15 Ağustos 1969’u gösteriyordu…

Emekli bir subay baba ile Kızılay hemşiresi bir annenin tek çocuğu olarak İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Aksaray’da dünyaya geldi.

Babasının tayinleri nedeniyle çocukluk yılları boyunca Türkiye’nin dört bir yanına gitti. Ağrı, Erzurum, Yozgat, Ankara’nın ardından gittiği Trabzon’da ilkokula başladı. Liseyi ise İstanbul Şehremini Lisesi’nde bitirdi.

Evin tek çocuğuydu ama, kalabalık bir ailede büyüdü. Haliyle böyle bir ortamda herkesten bir şeyler aldı. Yetkin Dikinciler, Posta’dan Canan Danyıldız’a verdiği röportajında çocukluğunu şu sözlerle özetliyor;

“Mahalle hayatını yaşadım. Büyük bir kalabalık içinde çok sesli bir huzur vardı. Tek çocuğum ama kuzenlerim olduğu için çok kardeşli hissediyorum. İtalyan aileleri falan sahte, biz gerçeğiz. Ne yaparsam yapayım, dönüp dolaşıp o evde, o kanepede olmayı istiyorum.”

Yetkin Dikinciler lise yıllarında sağlık sorunlarıyla mücadele etti. Yaşadığı şiddetli baş ağrıları onu artık uyutmayacak duruma getirince annesi doktora götürdüğünde beyninde tömür olduğu ortaya çıktı. Doktorlar “Ameliyat şart, yoksa ölür” demişlerdi…

Yetkin Dikinciler, Hürriyet’ten Ayşe Arman’a verdiği röportajında o günleri şöyle anlatıyor;

“Lise sondaydım. Ağır bir ameliyattı. Gazi Yaşargil’in yetiştirdiği ekip gerçekleştirdi. Yaşama şansım yüzde 50 idi. Annemin erken teşhisi hayatımı kurtardı. Kaderim böyleymiş. Beynimdeki tümörü aldılar, eksilen dokuyu da bacağımdan aldıkları parçayla tamamladılar. Yamalı bir beynim var anlayacağız! Hani "Kafadan Bacaklılar" diye bir kitap vardır ya, benimki "Bacaktan Kafalılar!" Benim de beyin ameliyatı hikáyem böyle işte, o günden beri hayatı bir başka türlü avuçlarım...”

Başarılı bir öğrenci olduğu söylenemezdi. Liseyi zar zor bitirdi. “Lisede son dere başarısız bir öğrenciydim” diyen Yetkin Dikinciler Cumhuriyet’ten Elif Tokbay’a verdiği röportajında okul yıllarını şöyle anlatıyor;

“Derslerde başarısız bir çocuktum, hep ite kaka okudum. Lise biri tekrar ettim. Herhalde bir tornacıya girerim diyordum. Yaz tatillerinde de çalışıyordum. Üniversite falan okuyacağımı hayal etmiyordum...

Ama onun da bir kader olduğunu düşünüyorum, okuduğum devlet okulları itibarıyla, son okuduğum Şehremini Lisesi öyle yabana atılır bir okul değildi, ama çok kalabalıktı. Bazen 60 kişilik sınıflarda, boyum gereği sınıfın en arkasına atılıp dersi takip edememe gibi fiziki bir sorunla da boğuştum. Kendimi aptal sanıyordum, aptal olmadığımı, hayatın bana aptalmışım gibi davrandığını bir ara anladım. Lise sondan itibaren farklı bir duyguya geçtim. Okumak ve öğrenmenin pasif birşey olmadığını anladım.”

Hayal bile etmiyordu ama, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde felsefe okumaya başladı. Bir süre sonra, Yıldız Kenter’in eğitim verdiği tiyatro kursuna gitmeye başladı. Bu kursla birlikte Yetkin Dikinciler’in hayatının akışı değişti.

Yıldız Kenter, Yetkin’deki cevherin farkına vardı. Bir gün kursun ardından oyuncu olmak ister misin diye sordu. Felsefe okuyan Yetkin, bölümünden memnun olduğunu söylese de Yıldız Kenter, bu cevherin kaybolup gitmesine müsaade etmedi. “Felsefeni evde okursun, bizim sana ihtiyacımız var” diyerek Yetkin’i ikna etti. Usta oyuncu, ReTouch Mag Dergisi’nden Mukaddes Kaya’ya verdiği röportajında oyunculuğa nasıl adım attığını şöyle anlatıyor;

Yıldız Kenter’in aklını çelmesiyle radikal bir karar alan Yetkin Dikinciler, üçüncü sınıftayken felsefe bölümünü bıraktı. En önemlisi, bu süreçte ailesinden tam destek gördü.

Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na giren Yetkin Dikinciler, henüz ikinci sınıftayken Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda oynmaya başladı.
1993’te konservatuvardan mezun olduktan sonra devlet tiyatroları sınavlarına girdi. Ancak ilk yıl kazanamadığı için yedekte kaldı. Ardından Antalya Devlet Tiyatroları’nda çalışmaya başladı. Diyarbakır’a gitmesi şartıyla kadroya alınacaktı. Hiç düşünmeden kabul etti.

Takvim yaprakları 1999’u gösterdiğinde Yetkin Dikinciler, çok sevdiği Diyarbakır’dan ayrılarak İstanbul’a geldi. Artık, İstanbul Devlet Tiyatrosu’ndaydı.

Kamera karşısındaki ilk deneyimi, yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı Leoparın Kuyruğu filmi oldu.

Upuzun boyu, karizması ve etkileyici ses tonuyla tüm dikkatleri üzerine çekiyordu. Ünlü yapımcı Türker İnanoğlu da “Seni jön yapacağım” diyerek Yetkin’i “Seni Yaşatacağım” adlı filmde başrol oynattı.

Bu dizi, Yetkin Dikinciler’i ekranlarda gördüğümüz ilk proje oldu. Sonrasında Gülizar ve Avrupa Yakası gibi önemli dizilerde rol aldı.

2005’te Çağan Irmak’ın Türk sinemasına iz bırakan Babam ve Oğlum filminde saf ama Dünyanın En Güzel İnsanı Salim karakteriyle karşımızdaydı. Hani şu hepimizin yüreğini dağlayan sahnede babasını yıkıp geçen Salim…
#YetkinDikinciler #YetkinDikincilerKimdir #BabamveOğlum

Комментарии

Информация по комментариям в разработке