Gün içinde yaşadığın ruh darlıkları, manen lezzet alamama hallerin ve çok daha fazla yaşadığın olayın asıl sebep bu videomuzda...
İyi Seyirler..
Hayatın Anlamı (23. Söz) Video Serisi için tıklayın👇🏻
• Hayatın Anlamı (23. Söz)
00:00 Giriş
10:08 İnsan Nasıl Çok Geniş Mertebelere Çıkabilliyor?
20:45 Hayalin İnanılmaz Hızı
23:30 İnsanın Cennetli Olduğu Nereden Belli Olur?
25:19 İnsan Cennet Standartlarında Yaratılmıştır
27:15 Dünyada Cennet Nerede Var?
30:04 Ruh Bedenle Sınırlıdır
35:45 İnsan Allah Dostlarını Neden Sever?
28:16 İnsan Cemal Ve Kemali Nedensiz Sever
42:52 İnsanın Arzuları Ancak Sonsuzda Gerçekleşir
46:02 İnsan Mabud’a İhtiyacı
48:07 İnsana Nasıl Bir İlah Lazım?
48:52 İnsanın En Üst Ve En Alt Mertebesi
52:34 Tevhidin Tesisi Ve Muhafazası
01:06:36 Küfür 3 Cihetle Sonsuz Bir Cinayettir
01:14:50 İnsanın Aslı
Hayırlara vesile olmak, daha fazla insana ulaşabilmek için "KATIL" butonu ile bize destek olabilirsiniz - / @hayalhanem
Hayalhanem;
Facebook: / hayalhanemmersin
X: / hayalhanemersin
İnstagram: / hayalhanemmersin
Mehmet Yıldız;
Facebook: / mehmedimyldz
X: / mehmedimyldz
İnstagram: / mehmedimyldz
Bize Ulaşın:
Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için;
+90 (533) 574 60 37
+90 (532) 436 15 56
[email protected]
Risale-i Nur'da geçen kısım;
23. Söz, 2. Mebhas, 1. Nükte
Yirmi Üçüncü Söz, İkinci Mebhas, Birinci Nükte
İKİNCİ MEBHAS:
İnsanın saadet ve şekavetine medar Beş Nükteden ibarettir.
İnsan ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet cami' bir istidat verildiği için, esfel-i sâfilînden tâ âlâ-yı illiyyîne, ferşten tâ Arşa, zerreden tâ şemse kadar dizilmiş olan makamâta, merâtibe, derecâta, derekâta girebilir ve düşebilir1 bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suûda giden iki yol onun önünde açılmış bir mu'cize-i kudret ve netice-i hilkat ve acube-i san'at olarak şu dünyaya gönderilmiştir. İşte, insanın şu dehşetli terakkî ve tedennîsinin sırrını Beş Nüktede beyan edeceğiz.
BİRİNCİ NÜKTE
İnsan, kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır. İhtiyâcâtı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da ister. Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî Cenneti de arzu eder. Bir dostunu görmeye müştak olduğu gibi, Cemîl-i Zülcelâli de görmeye müştaktır. Başka bir menzilde duran bir sevdiğini ziyaret etmek için o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi; berzaha göçmüş yüzde doksan dokuz ahbabını ziyaret etmek ve firâk-ı ebedîden kurtulmak için, koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acaip olan âhiret kapısını açacak, dünyayı kaldırıp âhireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlakın dergâhına ilticaya muhtaçtır.
İşte, şu vaziyette bir insana hakikî mâbud olacak, yalnız, herşeyin dizgini elinde, herşeyin hazinesi yanında, herşeyin yanında nâzır, her mekânda hazır, mekândan münezzeh, aczden müberrâ, kusurdan mukaddes, nakstan muallâ bir Kadîr-i Zülcelâl, bir Rahîm-i Zülcemâl, bir Hakîm-i Zülkemâl olabilir. Çünkü, nihayetsiz hâcât-ı insaniyeyi ifa edecek, ancak nihayetsiz bir kudret ve muhit bir ilim sahibi olabilir. Öyle ise, mâbudiyete lâyık yalnız O'dur.
İşte, ey insan! Eğer yalnız Ona abd olsan, bütün mahlûkat üstünde bir mevki kazanırsın. Eğer ubûdiyetten istinkâf etsen, âciz mahlûkata zelil bir abd olursun. Eğer enâniyetine ve iktidarına güvenip, tevekkül ve duayı bırakıp, tekebbür ve dâvâya sapsan, o vakit iyilik ve icad cihetinde arı ve karıncadan daha aşağı, örümcek ve sinekten daha zayıf düşersin; şer ve tahrip cihetinde dağdan daha ağır, tâundan daha muzır olursun. ehemmiyetsizlik, kıymetsizlik, hiçlik mertebesine indirdiği gibi; bütün kâinatta ve mevcudatın âyinelerinde nakışları ve cilveleri ve cemâlleri görünen esmâ-i İlâhiyeyi inkâr ile tezyif eder. Ve insanlık denilen, bütün esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin cilvelerini güzelce ilân eden bir kaside-i manzume-i hikmet ve bir şecere-i bâkiyenin cihâzâtını cami' çekirdek-misal bir mu'cize-i kudret-i bâhire ve emanet-i kübrâyı uhdesine almakla yer, gök, dağa tefevvuk eden ve melâikeye karşı rüçhâniyet kazanan bir sahib-i mertebe-i hilâfet-i arziyeyi, en zelil bir hayvan-ı fâni-i zâilden daha zelil, daha zayıf, daha âciz, daha fakir bir derekeye atar ve mânâsız, karma karışık, çabuk bozulur bir âdi levha derekesine indirir.
#ruh
#ahiret
#namaz
ruh darlığı
cennet
ahiret
kazanmak
kabz
ruh daralması
depresyon
panik atak
OKB
Vesvese
üzüntü
ağlamak
Информация по комментариям в разработке