🤘 Hız, Rock'n Roll ve Rahipler? : CAFE RACER'ın acayip hikayesi

Описание к видео 🤘 Hız, Rock'n Roll ve Rahipler? : CAFE RACER'ın acayip hikayesi

Son zamanlarda her yerde bir Café Racer Café Racer lafı dolaşıp duruyor, yok eski bir motor bulup Café Racer yapacağım, yok babamın motorunu Café Racer’e dönüştüreceğim, Café Racer’ım ile Starbucks’ın önüne çekip hava atacağım falan filan. Bunları yapmadan önce, bu Café Racer nedir, nereden çıkmış, bir hikayesi var mı, ismi nerden geliyor bunları bilmek lazım. Yoksa motora tel jant taktım, kuyruğu kestim, seleyi şekil yaptım, gidonu eğdim demekle Café Racer yapmak, bir şeyleri eksik yapmak demek. Hikayesini bilmeden olmaz, onu da kim anlatır, tabiki Onur Çakı ve Nekipedia gazlıyor.

Günümüzde Café Racer diyince aklımıza, modifiye edilmiş, tasarımı tamamen değiştirilmiş eski halinden eser kalmamış yakışıklı mı yakışıklı, gören herkesin dönüp bir baktığı, motosikletle ilgisi olsun olmasın beğeni kazanan motosikletler ve Hipsterler akla geliyor. Geçmişe dönüp baktığımızda ise şimdikinden farklı, acayip bir hikaye görüyoruz.

İkinci dünya savaşı sonrası İngiltere’de, İngiliz motosiklet endüstrisi altın çağını yaşıyordu, BSA, NORTON, TRİUMPH ve Matchless peynir ekmek gibi motosiklet satıyorlardı. Savaş sonrası toparlanan ekonomi, ve savaşın etkilerinden kurtulamaya çalışan toplumun kültürel değişimleri yeni akımların doğmasını kolaylaştırıyordu. İşte bunlardan biri de Ton-Up Boys veya Rockers denilen bir gençlik akımıydı. 1960’larda ortaya çıkan Bu rocker’lar, aslında Amerikadaki Rock’n roll akımının İngilteredeki bir yansımasıydı, karşıt kültür argümanlarını kullanan isyankar gençlerdi. Gençler ebeveynleri gibi giyinmek ve yaşamak istemiyorlardı, haksız da sayılmazlardı. Motosikleti temel alan , deri çeketler, pantalonlar ve botlarla gezen ve Rock’n roll’dan hoşlanan ergen irileriydiler. Grease filmindeki John Travolta gibi görünüyorlardı. Daha önce Harley Davidson videosunda değindiğimiz Marlon Brando’un başrolde olduğu The Wild One filminden etkilendiklerini söylememize bile gerek yok.

Bu gençler modifiye ettikleri motorlarını, hem o dönemlerde şehirlerde hızla artan kaymak gibi asphalt yollarda birbirleriyle yarışmak hem de sosyalleşmek için kullanıyorlardı. Yaptıkları yarışlar, genelde takıldıkları kafeden yine aynı kafeye dönmek veya sahile ve diğer kafelere gitmek şeklinde oluyordu. Ya da saatte 100mil’e hıza ulaşmak gibi bir hedef seçiyorlardı, buna da Ton diyorlardı, Ton-up Boys lafı da buradan geliyor veya müzik kutusundaki şarkı bitene kadar gidip dönmek gibi challengeler yaparak eğleniyorlardı. Kimin en güzel ve en hızlı motosikleti yaptığı rekabet konusuydu. İşte Café Racer tabirinin ortaya çıkışı da böyle oluyor. Aslında bu Café Yarışçısı tabirini alay etmek için Kamyoncuların çıkardığını söyleyenler de var. Kamyoncu abiler yarışmak için Cafede bekleyen gençleri görünce, siz Mike Hailwood falan değilsiniz, bu havanız kime, gerçek bir yarışçı bile değilsiniz bütün gün kahvede takılıyonuz, sizden olsa olsa Café yarışçısı olur diye gençlerle maytap geçiyorlarmış, isim de öyle kalmış diyolar. Olabilir...

#caferacer #acecafe #rockers

Комментарии

Информация по комментариям в разработке