Altay Dilleri Teorisi (Altayistik) - KPSS - ÖABT - YKS Edebiyat

Описание к видео Altay Dilleri Teorisi (Altayistik) - KPSS - ÖABT - YKS Edebiyat

Altay dilleri teorisi, Türkçe, Moğolca, Mançu - Tunguzca, Korece ve Japoncanın bir dilden, yani ana Altay dilinden geldiği görüşüne dayanan bir teoridir. Karşılaştırmalı Altay dilleri bilim alanına Altayistik, bu bilimle uğraşanlara Altayist denilir. Araştırmacılar arasında, Korece ve Japoncanın bu gruba dâhil olup olmadığı konusunda zaman zaman tartışmalar yaşansa da son yıllarda bu iki dil de Altay dil ailesi içinde anılmaya başlanmıştır.
1) Türk, Moğol ve Mançu-Tunguz dilleri arasındaki yakınlığın, genetik akrabalıktan kaynaklandığı görüşü ilk olarak Strahlenberg tarafından ortaya atılmıştır.
Ural-Altay kavimlerinin konuştuğu 32 dil Tatar adı altında toplamış ve bu dilleri 6 gruba ayırmıştır.
1. Fin-Ugor
2. Türk-Tatar
3. Samoyed
4. Moğol-Mançu
5. Tunguz
6. Karadeniz ve Hazar denizi arasındaki halklar.
Strahlenberg’in yaptığı bu tasnif, 19. yüzyılın ortalarına kadar kullanılmıştır. Ayrıca eserinde 1.500 kelimelik bir Moğolca sözlüğe de yer vermiştir.

Genetik akrabalığın reddi ise 1820’de Rémusat ile başlamıştır. İki buçuk asrı geçen süre içerisinde K. Grønbech(Gronbek), Wilhelm Schott J. R. Krueger, Clauson, Doerfer, Benzing, Şçerbak ve Róna-Tas gibi isimler genetik akrabalığı reddetmişlerdir.
Ramstedt, Németh, Poppe, Aalto ve Baskakov gibi araştırmacılar ise genetik akrabalığı savunmuşlardır. Türkiyeli Türkologlar da, başta Talat Tekin, Osman Nedim Tuna, Osman Fikri Sertkaya, Ahmet Temir ve Tuncer Gülensoy gibi isimler olmak üzere, adı geçen diller arasında genetik akrabalığın söz konusu olduğu görüşünde genellikle birleşmiş görünmektedirler.
Altay dillerini konuşanların sayısı, kaynaklarda farklı farklı verilmiştir. Bu dilleri konuşanların sayısı kaynaklarda 250-350 milyon arası gösterilmiştir.
Moğolcanın en eski yazılı belgesi, 1225 tarihli Yesunke Taşı’dır. Moğolların Gizli Tarihi adıyla dilimize çevrilen Mongol-un Niguça Tobça’an ise 1240 yılından kalma bir eserdir. Bir diğer eski Moğol kaynağı Altan Tobçi ise, 16. yüzyıla aittir. Tunguzcanın en eski belgeleri 1413 ve 1433 tarihlidirler. Korece’nin en eski yazılı belgesi ise, 1443 tarihlidir. Altay dilleri arasına son yıllarda dâhil edilen Japoncanın en eski yazılı belgesi 712 yılından kalma Nihan Şoki’dir. Tekin, Türkçenin, tarihi bilinen en eski yazıtı kabul edilen Çoyr yazıtının 687-692 yılları arasında dikildiğini düşünmektedir.
Wilhelm Schott, bu dil ailesi Fin – Ugor (Çud) ve Türk-Moğol-Tunguz (Tatar) adı altında ikiye ayırmıştır. Schott, daha sonra Tatar grubu üzerinde yoğunlaşmıştır. Sonuçta Schott, Çuvaşça r ve l’nin Genel Türkçede z ve ş’ye denk düştüğünü keşfetmiştir.
Türkçedeki asli olan ş’nin Çuvaşçada l’ye dönüşme teorisine “lambdaizm” denir
Çuvaşça ve Moğolcadaki “l” sesinin asli Türkçede ş’ye dönüşme teorisine “sigmatizm” teorisi denir.
Türkçedeki asli ses “z”nin Çuvaşada “r”ye dönüşme teorisine “rotasizm” teorisi denir.

Çuvaşçadaki “r” sesinin Türkçedeki “z”ye dönüşme teorisine “zetasizm” teorisi denir.

Not: Ural Altay dilleri içinde yapı, ses, biçim bakımından Türkçeye en yakın dil Moğolcadır.
Not: tarihsel süreçte Türkçeden kopan ilk iki lehçe: Çuvaşça ve Yakutça
Not: Osman Nedim Tuna, Altayistlik ve Güneş Dil teorisi kapsamında Türkçe ile Sümerce arasında 168 ortak kelime tespit etmiştir.
Samuel Martin ve Andrew Miller, Korece ve Japoncanın Ural Altay dil ailesinin Altay koluna ait olduğunu kanıtlar.

Altayist ilgili ses denkliklerini çalışanlar: Schott, Ramsted, Aalto, Poppe
Altay dillerinin başlıca ortak özellikleri şu şekilde sıralanmıştır:
1. Aile içinde yer alan dillerin hepsi de eklemeli dillerdir. Kelimeler kök ya da gövdeye belirli ekler getirilmek suretiyle yapılır.
2. Türetme ve çekimde hep son ekler kullanılır. Bu dillerde ön ek sistemi yoktur.
3. Altay dillerinde cinsiyet de yoktur. Bu nedenle kelimeler şekil değişikliğine uğramaz.
4. Sayı sıfatlarından sonra gelen adlar genellikle teklik biçimindedir: iki el, üç ev, beş oda gibi.
5. Altay dilleri eklemeli dil yapısında olduğundan kelime kök ve gövdeleri sabittir. Türetme yeni eklerle yapılır. Zengin bir ek sistemi vardır.
6. Diller arasında, aynı kökten kaynaklanmış ortak ekler vardır. Bu özellikle Moğolca ile Türkçe arasında daha belirgindir.
7. Cümle yapısı bakımından özne fiilden önce gelir ve genellikle baştadır. Fiil cümlenin sonundadır. Ad ve sıfat tamlamalarında, belirten belirtilenden önce gelir.
8. r/z ve ş/l ses denklikleri.
9. Altay dillerinde ünlü uyumlarının varlığı.
10. Altay dillerinin hiçbirinde kelime başında r, l ve n ünsüzleri bulunmaz. Türkçe ve Moğolcada f fonemi yoktur.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке