Faraclık, “ferah ve kurtuluş” anlamındaki Arapça “ferac” kelimesine Türkçe “lık” hecesinin eklenmesiyle “kurtuluşa vesile olan şey” anlamını taşımaktadır. “el-Feracu”, bir kimsenin gam ve tasasını keşf ve izâle etmek, şiddetten kurtulmak1 gibi mânâlara gelmektedir. şanlıurfa’da “faraclık” veya “faraçlık” şeklinde ifade edilen yöresel bir Câmi mûsikîsi formu/türü vardır. Türk Din Mûsikîsi literatüründe var olan Mi’raciye, Ramazaniye ve Mihrabiye gibi form isimlerine istinaden faraclık kelimesinin yöresel kullanımının yanı sıra “Feraciye” şeklinde ifade edilmesinin daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Bu sebeple makalemizde faraclık yerine feraciye kavramını kullanmayı tercih edeceğiz. Mûsikî kavramı olarak feraciye, doğum yapacak olan kadının doğumunun kolay geçmesi, hasta olan kişinin şifâ bulması, hapiste olup da mahkemesi olanın beraat etmesi, sekarât anındaki birinin rûhunu kolay teslim etmesi, borcu olanın borcunu ödeyebilmesi ve darda kalmışların selamete kavuşması gibi sebeplerden ötürü câmide/minârede dua ve münacat niyetiyle salâ tarzında irticalî (doğaçlama) olarak okunan bir formdur.
Şanlıurfa merkez, Siverek ve Birecik ilçelerinde icra edilen feraciye, Türk Din Mûsikîsi açısından yöresel fakat orijinal bir Câmi mûsikîsi türüdür. Uzun yıllar okunagelen feraciye, ihtiyaç hâsıl olduğunda müracaat edilerek günün herhangi bir saatinde minârede, imam veya müezzin tarafından icra edilmektedir. Yatsı ve sabah ezanlarından sonra okunduğu görülse de daha çok gündüz saatlerinde ezan sonrası veya namaz vakitleri arasında icra edildiği dikkat çekmektedir.
Feraciye, bir taraftan Allah’a yalvarış, niyaz, münacaat ve dua; diğer taraftan okutanın niyetinin gerçekleşmesi için işiten insanlardan dua talep edilmesi ve yapılan münacaata “âmin”, “Allah kurtarsın” veya “Allah yardım etsin” demelerinin sağlanması amacıyla câmide/minârede belirli bir makâm çerçevesinde okunmaktadır.
Bekir Urfalı, “Bir Urfa Düşü” adlı şiirinde feraciye konusuna değinerek mahalli lisanla şöyle demektedir; “Faraçlık verilir. Duyanlar dua eder. Dardasa, ferahlığa çıkar. Borçlısa, kul borcından2 hellas et. Hestese yanidan şifa ver.”
Feraciyenin güftesi Arapça olup Türk mûsikîsi makâm ve nağmeleriyle okunmaktadır. Güftenin kime ait olduğu veya kim tarafından tertiplenerek başlatıldığı bilinmemektedir. Mâbed mûsikî formları genelde sıkı sıkıya muhafaza edildikleri için feraciyenin en az iki yüz yıllık geçmişi olan önemli bir kültür unsuru olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzde şanlıurfa’da icra edilen feraciyenin güftesi, okuyandan okuyana küçük farklılıklar oluştursa da genel olarak şu şekildedir:
Allâhümme yâ fârice’l-ferac
Ve yâ men indehû mefâtihu’l-ferac
Ve yâ ümmete Muhammed
Rahimallâhu li men deâ lenâ bi’l-feraci ve’l-âfiyeh
Ve yâ men bedîu’s-semâvâti ve’l-ard
Ve yâ mâlike’l-mülk, yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm
Yâ Kerîm, yâ Rahîm, yâ Allah3
Bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîn.
Mezkûr feraciyenin Türkçe anlamı:
Ey Allah’ım, ey kurtuluşu sağlayan,
Ve ey kurtuluşun anahtarı yanında olan,
Ve ey Muhammed ümmeti,
Bize kurtuluş, ferah ve âfiyet dileyene Allah rahmet etsin.
Ve ey gökleri ve yeri yaratan,
Ve ey mülkün mâliki, ey celâl ve ikram sahibi,
Ey Kerîm, ey Rahîm, ey Allah!
Ey merhametlilerin merhametlisi! Senin merhametine sığınıyoruz.
Ferâciye, okuyan kişilerin mûsikî bilgisi veya maharetiyle ilgili olarak Şanlıurfa’da daha çok sabâ, bazen de hüseynî makâmında serbest ve irticâlî olarak okunmaktadır. “Allâhümme yâ fârice’l-ferac” cümlesinden “Rahimallâhu limen deâ lenâ bi’l-feraci ve’l-âfiyeh” cümlesine kadarki bölüm, üç defa tekrar edilir. Üçüncü tekrarda “Ve yâ men bedîu’s-semâvâti ve’l-ard” cümlesinden “Bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîn” cümlesine kadar bir defa okunarak bitirilir.
İcra edilmesini gerektiren yukarıda ifade ettiğimiz genel sebeplere ilaveten Siverek’te uzun bir süreden beri mübarek gecelerin sabah namazından sonra feraciye okuma geleneği oluşmuştur. Feraciye, hangi sebepten dolayı okunacaksa onu ifade eden kelime ve kim için (erkek veya bayan) okunacaksa ona işaret eden zamir kullanılmaktadır. Meselâ; Feraciye, doğum yapacak bir bayan için okunacaksa “emetun mekrûbetun”, hasta bir erkek için okunacaksa “marîdun” kelimeleri; buna bağlı olarak “lehâ” ve “lehû” zamirleri kullanılmaktadır. Başta üç defa tekbir, üç defa salavât-ı şerîfe müezzin veya imam ile birlikte cemaatten uygun kimselerin katılımıyla koro halinde okunduktan sonra mâhir ve fem-i muhsin bir kişi üç defa feraciye duasını okumaktadır:
Allâhu Ekber Allâhu Ekber
Lâ ilâhe illallâhu Allâhu Ekber
Allâhu Ekber ve lillâhi’l-hamd
Essalâtu ve’s-selâm aleyke yâ Resulallâh
Essalâtu ve’s-selâm aleyke yâ Habîballâh
Essalâtu ve’s-selâm aleyke yâ hayrallâh
Allâhümme yâ fârice’l-ferac
Ve yâ men indehû mefâtihu’l-ferac
Ümmetun mü’minetun min ümmet-i Muhammed
Gaferallâhu li men deânâ bi’l-feraci ve’l-âfiyeh
Lâ ilâhe illâllâhu’l-melikü’l-hakku’l-mubîn
Muhammedu’r-Resûlullahi sâdiku’l-va’di’l-emîn.
Информация по комментариям в разработке