Cahit Zarifoğlu - Yaşamak

Описание к видео Cahit Zarifoğlu - Yaşamak

“Kanatları varmış kalbin; Sevince uçar, sevilmeyince göçermiş..”
• A. Cahit Zarifoğlu

Cahit Zarifoğlu'nu zarif yapan, günümüzde oradan buradan sunulan ve çoğu ona ait olmayan aşk minvalinde şiirler değildir. Her insanın bir âlemi yani bir derûni dünyası vardır. Huyları, hâlleri... İki avcumuz arasına süzülmüş o satırlarda gördüğümüz zariflik, onun şâirliğine değil, kendi derûni âlemine aittir.
Müzik: Herkes Eve Gitmiş · Tuğba Nur Sayımlar
(  / berrakhuzur  )


mektup yazdım: Şu an son durumumuz ve duygularımla ilgili çok şey var yazacak. Ama bunları yazıp, sizde geriye kalmış birkaç müsbet duyguyu kullanmaya kalkmıyacağım. Serbest olsaydım hayatımı yeniden tanzim etmeye yönelirdim zorluğu olmazdı.

Bu arada kendimle kalınca sakin ol diyorum ama ne zamana kadar
Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir zamanın önüne getiriyorum. Konuşuyorum onunla. Boş zamanlarımda da değil. Günlük çalışmalar sırasında ama gören olmuyor bu yaptığımı. Dış görünüşüm ele vermiyor beni.
Kısa ya da uzun yürüyüşlerde oluyor nedense daha çok. Bir dalgınlığa koyulma gibi başlıyor. Arkadaşlarımı bilmiyorum ama yürüyüşler çok verimli benim için hem dışarda görünüyorsun hem içeriye kaybolabiliyorsun. Ayak seslerinin biraz arkasında az bir gayretle bir benzemeden dolayı başka bir ses duyulmaya başlıyor.

Hiç âşık olduk mu?
Neye âşık olduk?
Onu nasıl karşıladık?
Onun ilk niyetiyle donduk kaldık mı yoksa ilk nimet gözlerimizi onun gizlediği daha büyük bir nimete mi açtı.
Ve ikincisi üçüncüsüne
ve böylece
gide gide
gerçek marifetle gelebildik mi içiçe.
Oysa ben neler düşünüyorum. Diyorum ki gururumun bu kadar incinmesine dayanamamalıydım. İşte başıma gelen. Daha başlangıçta takılıp kalmışım bile. Böyle olacağına, insan, arkasının gelmiyeceğini bile bile, birkaç zavallı lirasını ihtiyacı olanlarla bölüşebildiğini düşünüp böbürlensin daha iyi.
Niye yazıyorum ki bunları
İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizim fark edince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım. Eşyayı kaldırınca kımıldamadan durduklarını görürsünüz. Söylediklerim bir defterin yaprakları arasına kıvrılmıştır. Sayfaları açtıkça onları göreceğim sanıyorum ama anlıyorum ki asıl söylediğim şeylerdir altına gizlendiğim. Fark edilmesinden korktuklarımı kapadığım eşyalar oluyor anlattıklarım. Hep yürüyüşlerden söz etmişim, yüceltmişim, seslerin arkalarındaki sesleri aradığı mı hatta duyduğumu anlatmışım. Acaba bir kez olsun duydun mu o sesi. O’nu kâinattaki bütün zerrelerin istese de istemese de andığını duymuş muyum hiç, yoksa içime gelmiş bir özlemi mi anlatmaya çalışıyorum. Yoksa kırlardan korktuğumun üzerine perdeler mi atıyorum?

öyle tütüyorsunuz ki gözümde Hamdolsun hasret çekiyorum. Eğer kavuşuyorsak, veya bu ihtimal varsa hasretimiz dünyadakinedir. Yüce şeyler iki türlü başlıyor. İlki dış şartlarla, adeta zaruretle, ikincisi içten, sen onu bilmeden. Birincisi ikinciye kapı açılması için bir fırsat. Hasret. Acaba diyorum ebedi olana, her şeyin mirasçısı olana, kalbi dolu dolu hasret çekmek nicedir? Kavuşur gibi oldukça kavuşulamıyan, ve kavuşulmadıkça hasret büyüyen, ve hasret büyüdükçe onu alabilmek için iç büyüyen ve bu yinelendikçe olanlar olanlar. Bunu anlatan kitaplar okudum. İnandım. Bense toprağınkilerle cebelleşiyorum. Duygularım bu yüzden şiddetli ve acı veriyor. Onları ancak uyumaya yakın zamanlarda rahatça taşıyabiliyorum. İşte o zamanlar bazı şeyleri saf şekilleriyle duyabiliyorum. Perdelediklerini sezer gibi oluyor ve onlardan emin oluyorum. Anlıyorum ki hiçlik yoktur. Elimizin altındakiler değişip duruyor. Dokunup sevdiklerimizi götürüp beş on kürek toprağın altına bırakıyor geçirdiğimiz zamanlar bir elbise gibi sırtımızda duruyor.
#yaşamak

Комментарии

Информация по комментариям в разработке