SABAH NAMAZI TESBİHATI VE TÜRKÇE ANLAMI (Sabah Namazı Uzun Tesbihat ve Türkçe Meali)

Описание к видео SABAH NAMAZI TESBİHATI VE TÜRKÇE ANLAMI (Sabah Namazı Uzun Tesbihat ve Türkçe Meali)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şöyle der: "Namazın sonunda tesbihat, namazın tohumu, çekirdekleri hükmündedir."
"Tesbihatta, ´Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber' derken kalbi hüşyar bir mü'min o vakitte namaz kılan, ´tesbihat eden milyonlar mü'minler cemaatı arasına manen girer, onlarla beraber söyler. Hatta daha ileri gitse bütün zaman ve mekânlardaki mü'minlerle beraber olarak, ortada Resûl-i Ekrem (a.s.m.) sağında enbiyalar, solunda evliyalar ve bütün müminler beraber tesbihat edebilir."
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Kastamonu Lahikası’nda şöyle der:
Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediye’dir (s.a.v.) ve velayet-i Ahmediye’nin (s.a.v.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünneti olan namaz tesbihatı, muhteşem bir zikir, dua, salâvat ve esma-i hüsna hazinesidir. Ancak birçok mümin namaz kıldıktan sonra tesbihatı ihmal etmekte ve bu büyük hazineden istifade etmemektedir.
Bediüzzaman Hazretleri namaz tesbihatını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte Allah’ı zikir ve tesbih etmeye benzetmektedir. Namaz tesbihatını çok önemseyen ve bütün hayatında tavizsiz bir şekilde uygulayan Üstad Hazretleri, bu konuyla ilgili Kastamonu Lahikası’nda şöyle der:
“Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediye’dir (s.a.v.) ve velayet-i Ahmediye’nin (s.a.v.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti: Nasıl ki, risalete inkılap eden velayet-i Ahmediye (s.a.v.) bütün velayetlerin fevkindedir. Öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir.”
Namaz tesbihatında tembellik gösterenleri uyarmak için kaleme alınan bu cümlelerde, cihanı dolduracak kadar değerli müjdeler saklıdır. Demek ki, namazdan sonra yapılan tesbihatlar, bir bakıma Efendimizin (s.a.v.) tarikatını temsil etmektedir ve onun evradıdır.
Şimdi düşünelim: Bütün tarikatların ve evradların üzerinde bir değeri ve önemi olan namaz tesbihatını terk etmek, hiç akıl kârı mıdır?
Namaz Tesbihatı İki Kısımdır
Rabbimizi namazdan sonra “tesbih, tahmid ve tekbirle anmak, O’na zikir, dua ve salavatla yalvarmak, esma-i hüsna okuyup sığınma duaları yapmaktan ibaret” olan namaz tesbihatı kısa ve uzun olmak üzere ikiye ayrılır.
Kısa tesbihat, camilerimizde müezzin eşliğinde yapılan tesbihattır ki, bütün Müslümanlar arasında meşhurdur. Uzun tesbihat ise, Bediüzzaman Hazretleri tarafından ayet ve hadislere dayanarak hazırlanmış, “Namaz Tesbihatı” ismiyle küçük bir kitapçık olarak hazırlanmış tesbihattır.

Hz. Sevban’dan (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) namazı bitirip selam verince üç kere ”Estağfirullâhe’l-azîm” (Yüce Allah’tan günahlarımın affını dilerim) der ve şöyle söylerdi: “Allahümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm, tebârekte ya ze’l-celâli ve’l-ikram.” (Müslim,). Yani “Allah’ım selam Sensin. Selamet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım, Sen hayır ve bereketi çok olansın.”
Hem istiğfar, hem zikir olan bu ifadeler, farz namazlardan sonra okunduğu gibi, sünnet namazlardan sonra da okunabilir. Çünkü bu dua ile şanı yüce olan Allahü Zülcelalin yüceliği anılmış olur. Bu açıdan sünnet namazlardan sonra okumak da sünnettir.
33’ler tesbihine başlamadan önce okunan Ayete’l-Kürsî de çok faziletlidir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Her kim, her farz namazın arkasından Ayete’l-Kürsî’yi okursa, cennete girmesine ölümden başka bir şey engel olmaz.” (Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, 6/197)
Daha sonra 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allahuekber denir.
Bununla ilgili Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulur:
“Kim her namazın peşinden 33 kere sübhanallah, 33 kere elhamdülillah, 33 kere Allahuekber der, yüzüncüsünde de ‘Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derse günahları denizlerin köpükleri kadar da olsa affedilir.” (Müslim, Mesâcid: 146)
Namaz adeta tesbih, tekbir ve tahmid çiçekleriyle süslenmiş, rengârenk ışıklarla nurlanmış eşsiz bir ibadettir. İşte namazdan sonra yaptığımız tesbihat da, namazın manasını pekiştirmektedir.
Tesbih çektikten sonra duaya geçilir. Duanın peşinden 33 kere “lâ ilâhe illallâh” demek çok faziletlidir ve sünnettir.
Yine uzun tesbihatta yer alan sığınma duaları (ecirnâ’lar), esma-i hüsna bölümleri (“Ya Cemilü ya Allah…” ve “Sübhaneke ya Allah tealeyte ya Rahman…” diye başlayan bölümler) ve Efendimize (s.a.v.) getirilen çeşitli salavatlar çok önemlidir.
Ecirnâ’lar ya Efendimizin (s.a.v.) yaptığı dualardır ya da ayet ve hadislerden istifade edilerek oluşturulmuştur.
Esma-i hüsnayı zikretmek ise, hem çok faziletli bir ibadettir, hem de duaların kabulüne vesiledir. Rabbimiz kendisine bu güzel isimlerle dua etmemizi emretmiştir.
Tesbihatta geçen çeşitli salavatlar ise, Efendimizin (s.a.v.) şefaatine ve duaların kabulüne vesiled

Комментарии

Информация по комментариям в разработке