Gazzali Kimdir? - Hayatı Eserleri ve İlmi Kişiliği

Описание к видео Gazzali Kimdir? - Hayatı Eserleri ve İlmi Kişiliği

Gazzali Kimdir? Hayatı Eserleri ve İlmi Kişiliği
İmam Gazzali nerede doğdu, nasıl bir eğitim süreci geçirdi? Nizamiye Mederesine nasıl kabul edildi? Nizamulmülk'ün Gazzali'ye olan saygısı nedendi? Gazzali niçin hakikat tasavvurlarını araştırdı? Sonunda ulaştığı kanaati neydi? Filozoflara olan eleştirilerinin temelinde ne vardı? Batınilik hareketini nasıl çözümledi ve mücadelede nasıl bir yol izledi? Munkız eserindeki iç çatışmalarını nasıl çözümledi? Gazali'nin tekfir ettiği filozfolar kimlerdir?
İmam Gazali ve Hayatı:
1058 yılında Horasan’da, yetiştirdiği âlimler ve devlet adamlarıyla tanınan Tûs’ta (bugünkü Meşhed) dünyaya geldi.
Doğduğu kasabaya nisbetle Tûsî diye de anılmakla birlikte onun adını bile unutturacak derecede meşhur olan nisbesi Gazzâlî’dir (Gazâlî).
Hüccetülislâm, Zeynüddin gibi lakaplarla anılır. Ortaçağ Batı skolastiklerince Abuhamet ve Algazel diye tanınmaktaydı.
Gazzâlî’nin ailesi hakkındaki bilgiler son derece azdır. Gazzâlî muhtemelen okuma yazma, Kur’ân-ı Kerîm’in ezberlenmesi, dil bilgisi ve aritmetik gibi alanlarda dönemin geleneksel ilköğrenimini bu doğduğu bölgede almıştır.
Fıkıh tahsiline 1073/465 yılında yine Tûs’ta başlayan Gazzâlî, daha sonra Cürcân’a gitti.
Es‘ad el-Meyhenî adlı bir dostunun kendisinden naklen anlattığına göre Gazzâlî, beş yıl süren Cürcân’daki öğreniminden sonra bir kafile içinde Tûs’a dönerken soyguncular tarafından yolları kesilir ve her şeyleri alınır. Gazzâlî eşkıyanın peşine düşer ve reislerinden hiç olmazsa ders notlarının (ta‘lîka) geri verilmesini ister; Cürcân’a sırf o notlardaki bilgileri edinmek için gittiğini söyler. Eşkıya reisi, bilgileri hâfızasına yerleştirmek yerine kâğıtlarda bırakmasından dolayı onunla alay eder; notlarını da geri verir. Bu eleştiriyi Allah’ın bir ikazı sayan Gazzâlî üç yıl içinde notların tamamını ezberlediğini belirtir.
İmam Gazali Tûs ve Cürcân’da özellikle fıkıh ve hadis alanlarındaki vukufiyetini arttırdıktan sonra 1080/473’te Tûslu bir grup gençle birlikte Nîşâbur’a giderek buradaki Nizâmiye Medresesi’ne girdi ve dönemin en tanınmış kelâm âlimi olan İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin öğrencisi olma şansını elde etti.

el-Münḳıẕ’daki açıklamalarına göre Gazzâlî burada bir yandan, 300’e yakın öğrenciye ders veriyor ve tasnif faaliyetlerini sürdürüyor, öte yandan da felsefe üzerine incelemeler yapıyordu. Yaklaşık iki yıl süren bu incelemeler sayesinde, bizzat kendisinin de eleştirdiği öteki kelâmcılardan farklı olarak tenkit etmeyi düşündüğü Meşşâî-İşrâkī felsefeyi derinden kavrama imkânını elde etti. Ayrıca bir yıl süreyle de felsefe hakkında edindiği yeni bilgileri gözden geçirdi; yaptığı değerlendirmelerle filozofların doğru ve yanlış görüşlerini şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit etti.
Ardından Bâtınîlik incelemelerine koyuldu. Bu arada bazı kimseler, onun Bâtınîliğin tenkidine girişmeden önce bu akımın düşünce ve ilkeleri hakkında bilgi vermesinin bir bakıma Bâtınîler’in işine yaradığını düşünerek Gazzâlî’nin bu yöntemini eleştirdiler. Ancak Gazzâlî, bir düşünce ve inancı yeterince tanıyıp mahiyeti hakkında tarafsız bilgi vermeden onu eleştirmenin kendi ilim anlayışıyla bağdaşmadığı fikrinde olduğundan yöneltilen bu tenkitleri dikkate almadı.
Gazzâlî el-Münḳıẕ’da, geniş çaplı inceleme ve araştırmasının dördüncü ve son halkası olarak tasavvufu zikreder. Bu birikim sayesinde tasavvufun en gizli ve derin noktalarına ulaşmanın nazarî öğrenimle değil zevk ve hal ile sıfatları değiştirmekle mümkün olacağı kanaatine ulaştı.
Gazzâlî’nin kelâm, felsefe, Bâtınîlik ve tasavvuf hakkındaki son çalışmalarının kendisini ulaştırdığı sonuç, onun zihin ve ruh dünyasında kelimenin tam anlamıyla bir bunalıma yol açtı.
Nihayet duası kabul edilerek gönlünün makam, mal, evlât ve dostlardan ayrılmaya rızâ göstermesi üzerine (Kasım 1095) yılında Bağdat’tan ayrıldı; Şam’a gitti ve iki yıla yakın bir süre orada kaldı. Bu sırada Emeviyye Camii’ne çekilerek nefsini terbiye etmek, ahlâkını güzelleştirmek ve kalbini arındırmak maksadıyla riyâzet ve mücâhede ile meşgul oldu; Kudüs’e gitti ve bir süre de orada inzivâ hayatı yaşadı. İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’in bir bölümü olan er-Risâletü’l-ḳudsiyye adlı eserini de buranın insanları için yazdı (İḥyâʾ, I, 104). Ardından hac farîzasını yerine getirmek, Mekke ve Medine’nin bereketlerinden nasibini almak ve Resûlullah’ı ziyaret etmek düşüncesiyle Hicaz’a gitti. Daha sonra vatan hasreti ve çocuklarının daveti onu memleketine çekti.
Gazzâlî’nin bu ikinci öğretim döneminin birincisi kadar zevkli ve hareketli geçmediği anlaşılmaktadır. Nitekim yeni bir sükûnet hayatının özlemini duyarak muhtemelen sağlığının da hocalık faaliyetlerini zorlaştıracak ölçüde bozulmaya yüz tutması sebebiyle üç yılı aşkın bir süreden beri ifa ettiği resmî görevini bir defa daha bırakıp Tûs’a döndü (503/1109).
Gazzâlî 14 Cemâziyelâhir 505 (18 Aralık 1111) tarihinde vefat etti.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке