Cern’de, Evrenin YARADILIŞ Simülasyonunda Yaşadıklarını Anlattı.

Описание к видео Cern’de, Evrenin YARADILIŞ Simülasyonunda Yaşadıklarını Anlattı.

#emelozugur #tülayşeyban #cern #büyükpatlama #evren #evreningizemleri #şükran

⏱️BÖLÜMLER⏱️

0:00 Giriş
1:00 Cern’ de büyük patlama deneyine katılan, kimya öğretmeni duygularını gözyaşları içerisinde anlattı!
8:30 Büyük patlama olduğunda yani evren yaratılırken biz büyük ihtimalle bir yerlerden izliyorduk !
19:30 Hayatın bir hayal olduğuna uyanmak asıl mucize !
24:50 Evrende düzensizlik yasası var !
Düzen kurmaya çalıştıkça akış ters davranıyorsun !
29:30 Bir kader kontratın var !
Ama ara yolları zihnindeki dosyalar belirliyor !
37:50 Belki de melekler dünyadan çıkış yapan yani ölen insanlar !
Aynı yerde yaşıyor olabiliriz!
44:00 Eşzamanlılık aklından geçen ne yaşadığını aynı olmasına denir !
50:30 Frekansını en hızlı yükselten egzersiz “Şükür”!

CERN'deki deneyler, insanlığın evrenin temel yapısını anlamaya yönelik devasa çabalarını temsil eder. Fizikçiler ve kimyagerler, maddeyi oluşturan en temel parçacıkları ve kuvvetleri keşfetmek için karmaşık deneyler yürütüyor. Bu çalışmalar, sadece bilimsel bilgi birikimimizi genişletmekle kalmıyor, aynı zamanda var oluşumuzun ve evrenin doğasının temel prensiplerine dair felsefi ve metafiziksel soruları da beraberinde getiriyor. Kimyager ve Simyager Tülay Şeyban; Cern’ de büyük patlama deneyine katılan, kimya öğretmeni duygularını gözyaşları içerisinde anlattı! diyor. Peki ne gördü de, gözyaşları içerisinde kaldı?

Büyük Patlama teorisi, evrenimizin nasıl başladığını açıklamaya çalışır. Bu teoriye göre, evren, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce, anlamakta zorlandığımız yoğun ve sıcak bir noktadan tüm zaman ve mekanın genişlemesiyle ortaya çıkmış. Bu genişleme hâlâ devam ediyor ve evrenin nasıl ve neden bu şekilde oluştuğunu anlamak, bilim insanlarının en büyük meraklarından biri. Kimyager ve Simyager Tülay Şeyban'a göre, büyük patlama olduğunda yani evren yaratılırken biz büyük ihtimalle bir yerlerden izliyorduk ! peki bu nasıl mümkün oluyor? Büyük patlamayı gördüysek neden hatırlamıyoruz?

Bir kimya öğretmeninin CERN'deki deneylere katılması ve ardından yaşadığı duygusal anlar, insanlık olarak evrene dair anlayışımızın sınırlarını zorladığımızda yaşadığımız hayret ve şaşkınlığın bir göstergesi olabilir. Evrenin karmaşıklığı ve büyüklüğü karşısında hissedilen dehşet ve hayranlık, aynı zamanda bizim küçük ama meraklı varlığımızın bir yansıması.

Hayatın gerçekliği ve rüya gibi doğası üzerine düşünmek, sıkça karşılaştığımız bir tema. Yaşadığımız her şeyin birer hayal olup olmadığı, zaman zaman filozofların ve bilim insanlarının incelediği bir konu. Gerçekliğin doğasını sorgulamak, bizi daha derin düşünmeye ve yaşamın mucizelerini takdir etmeye sevk ediyor.

Evrende gözlemlediğimiz düzensizlikler ve kaos teorisi, her şeye rağmen bir düzen arayışı içinde olduğumuzu gösteriyor. Fakat bazen ne kadar düzen kurmaya çalışsak da, evrenin kaotik doğası bu çabaları altüst edebiliyor. Bu durum, hayatın öngörülemezliğini ve kontrol edilemez yönlerini kabullenmemizi gerektiriyor.

Kader ve özgür irade üzerine düşünceler de benzer şekilde karmaşık. Hayatımızda aldığımız kararların ve yaşadığımız olayların bir kaderin parçası mı yoksa kendi seçimlerimizin sonucu mu olduğu sorusu, felsefi tartışmaların merkezinde yer alıyor. Kimyager ve Simyager Tülay Şeyban; Bir kader kontratın var ! Ama ara yolları zihnindeki dosyalar belirliyor ! diyerek bizleri uyarıyor. Peki kaderimizi değiştirmemiz elimizde mi? Cüzi irade Külli iradeye ne kadar etki edebiliyor?

Ölüm ve sonrasında ne olduğuna dair düşünceler de insanlık tarihi boyunca merak konusu olmuştur. Kimi düşünceler, ölen kişilerin bir başka boyutta, belki de bizimle aynı yerde farklı bir şekilde var olmaya devam ettiğini öne sürer.

Eşzamanlılık ve senkronizasyon fikirleri, düşündüklerimizin ve yaşadıklarımızın nasıl bu kadar sıkı bir şekilde bağlantılı olabileceği sorusunu gündeme getiriyor. Yaşamımızda karşılaştığımız 'tesadüfler,' belki de evrenin gizli bir düzenini veya bağlantısını gösteriyor olabilir.

Şükran duygusunun gücü, zihinsel ve ruhsal sağlığımız üzerinde derin etkilere sahip. Pozitif düşünce ve şükran pratiği, yaşam kalitemizi artırmanın ve evrenle uyum içinde olmanın yollarından biri olarak görülüyor. Şükretmek, bizi anın güzelliğine ve hayatın sunduğu fırsatlara odaklanmaya davet ediyor. Bugünkü konuğumuz Kimyager ve Simyager Tülay Şeyban ile CERN'de yapılan deneylerden, evrenin gizemlerine kadar çok mistik olayları konuştuk. Yaşadığımız gezegenin varoluşunu merak ediyorsanız ve dünyamızın varoluşuna gizemli bir yolculuk yapmak istiyorsanız bu röportajı kaçırmayın! İyi seyirler.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке