Müslümanlar namazda anladığı dilde dua edebilirler mi? | Prof. Dr. İbrahim Maraş

Описание к видео Müslümanlar namazda anladığı dilde dua edebilirler mi? | Prof. Dr. İbrahim Maraş

WEB SİTE: http://www.dinicevaplar.com/
İNSTAGRAM:   / dinicevaplarcom  
FACEBOOK:   / dinicevaplarcom  
TWİTTER:   / dinicevaplarcom  

Müslümanlar namazda anladığı dilde dua edebilirler mi?

Tabii ki edebilir. Bu zaten herkes tarafından kabul etmesi gereken bir şey, İslam dünyasında buna itiraz yoktur. Ama ben bunun çok daha fazlasını söylemek istiyorum. Kurʼan evrensel midir? Evrenseldir. İslam bütün insanlığa gelmemiş midir? Gelmiştir. O zaman Hanefi, Maturidi gelenekte ve ehli sünnet geleneğinin önemli bir kısmında kabul edilen bir görüş var; Kurʼanʼı Kerim lafzen mahluktur, yani bize aittir ama manen Allahʼa aittir. Bize aittir ne demek? Kurʼanʼı Kerim Peygamberimizin zihninde Cebrail meleği tarafından lafza kavuşturulmasından itibaren bize aittir, yani yaratılmıştır. Çünkü o harfler bize ait harflerdir, dil insana aittir ve bu dille konuştuğumuz için artık bir Arap da elhamdülillahi Rabbil alemin dese, bir Türk de elhamdülillahi Rabbil alemin dese aynı manayı çıkarır. Diyelim ki Arap; Arap olduğu için, lehçeleri bildiği için o kelimeye yeni bir anlam katıyorsa, Türkçede de birkaç mealle veya tefsirlerle bunu halledebilirsiniz, bu sorun değildir. Ben daha ilerisini söylüyorum ki bunu defalarca da yazdım. İslam dünyasında ilk kez bunu çözen Ebu Hanifeʼdir. Herhangi bir sınırlama olmaksızın hem ibadette hem de duada her türlü dille yapılabilir. Yani namaz da kılınabilir, ezan da okunabilir, hutbe de okunabilir. Hatta şunu söyleyeyim size, genelde İslam uleması durumu ümmetin birliği açısından değerlendirdiği için bu konulara çok girmemişlerdir. Ama tarihte Emeviler döneminde Berberice ezan okunmuştur. Daha farklı örnekler de yaşanmıştır. Türklerde de Ebu Hanife herhangi bir sınırlama olmaksızın usulüne dayanarak fetva vermiştir. Bu da çok savunulmuştur tarihte. Ama ilginçtir ki Türkler bırakın namaz kılmayı, 1900ʼlü yıllara kadar hutbeyi bile Türkçe vermemişlerdir. İlk olarak 1905 yılında Kazanʼda Abdullah Bubi isminde birisi Türkçe hutbe okutmayı başlatmıştır. Ve ilginçtir ki Türkiyeʼde cumhuriyetle birlikte başlamıştır. Halbuki dua, hutbe zaten olması gereken bir şey. Buna tarihte ilk şikayet eden Katip Çelebiʼdir. Daha sonra Ali Suaviʼdir ama Türkiyeʼde bu olmamış. İlla kılmamız için demiyorum, illa Türkçe okunsun demiyorum. Bu konuda cumhuriyet döneminde olumsuz bir uygulama da var biliyorsunuz. Zorla hiçbir şey olmaz. Ümmetin birliği açısından ezan Arapça olabilir veya ibadet dili Kurʼanʼı Kerimʼi okuduğumuz diliyle Arapça olabilir ama Ebu Hanifeʼnin mezhebine gerçekten uyuyorsak eğer bunu yapanlara da herhangi bir şekilde müdahale etmememiz gerekir. Yani ibadet dili de dua dili de kesinlikle insanların Türkçe, Japonca, İngilizce vb. her dilde olabilir. Bu Kurʼanʼın evrenselliğinin de tercümesinin de bir gereğidir. Günümüzde batıda bir İngiliz İngilizce, Rusyaʼda bir Rus Rusça Kurʼan okuyarak Müslüman olabiliyor. Fakat bizim ülkemizde bu zihniyetten dolayı Kurʼanʼın Türkçe tercümesi bile okunmuyor. Çünkü Kurʼanʼın Türkçesi Kurʼan değildir deniyor. Hayır, Kurʼanʼın Türkçesi de Kurʼanʼdır, Japoncası da Kurʼanʼdır. İmam Maturidiʼye bakın, Ebu Hanifeʼye bakın; ayetlere bakın, bu yabancı bir dilde olsaydı da bu Kurʼan olacaktı şeklinde ifadeler geçer. Buna ve başka delillere dayandırırlar. Dolayısıyla kesinlikle ve kesinlikle ibadet dilinin de, dua dilinin de Türkçe veya herhangi başka bir dilde olması kadar gayet tabii bir husus yoktur.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке