Selamun Aleyküm, bugün Türkiye özelinde insanların fırkalara bölündüğü bu ayetlerin tefsirini ehli sünnet âlimlerinin sözleriyle sizlere açıklıyoruz.
Bir kısım insanlar bu ayetleri görmezden gelirken bir kısım insanlar ise bu ayetlerle herkesi tekfir etmektedirler. Peki doğrusu ne? Ehli Sünnet âlimleri bu ayetler için neler demiş? Hepsi sizlerle.
Detaylıca okumak için belgeler:
https://docs.google.com/file/d/1C5L5Y...
https://docs.google.com/file/d/1C5L5Y...
#tevhid #necatikoçkesen #fpy #fıkıh
Maide 44. Hiç şüphesiz, içinde doğruya rehberlik ve nur (ahkâm ve öğütler)[19] bulunan Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini (Allah’a) teslim etmiş (olan) peygamberler, yahudilere onunla hüküm verirlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaya memur edilmeleri ve o(nun doğruluğu)na şahit olmaları itibariyle Rabbe gerçek bağlı kullar (ihlaslı bilginler) ve din âlimleri (hahamlar) da (onun gerektirdiği gibi hüküm verirlerdi). Artık siz, insanlardan korkmayın; benden korkun ve benim âyetlerimi az bir değere (rüşvet ve dünya makamına) satmayın. Kim (elinde imkân olduğu halde inkâr ederek veya beğenmeyerek) Allah’ın indirdiği/bildirdiği (hükümleri) ile (ve yeniden tekrar bildirdiği bütün hükümler)iyle (veya ona uygun olarak) hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
[19] Mukâtil, s. 163.
Maide 45. Biz, onda (Tevrat’ta) kendilerine yazdık ki, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralamalar için karşılıklı (misliyle) kısas (var)dır. Kim bu (kısas hakkı)nı hayır olarak bağışlarsa, o da kendi (günahları) için kefârettir. Kim (inkâr etmese bile) Allah’ın indirdiği/bildirdiği (hükümleri) ile (veya ona uygun olarak) hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.[20]
[20] Ashâb-ı kirâm bildirmiştir ki Tevrat ve İncil’de yazılan ve Kur’an’da da aynen tekrar edilip tasdik edilen bu âyetlerin hükmü, bu ümmet üzerine farzdır. Süddî (ra.), “Kim Allah’ın indirdiği ile kasıtlı olarak ve beğenmeyerek hükmetmezse o kâfirdir.” İbni Abbas’dan rivayet edilmiştir ki: “Kim Allah’ın hükümlerini kabul etmeyip indirdiklerine değer vermez ve uygulamayı reddederse Allah’ı ve hâkimiyetini tanımamış olduğundan kâfir olur. Kim kabul edip de dünya menfaati veya cehaleti yüzünden hükmetmezse zalim ve fâsık olur.” Kâdı Beydâvî tefsirinde âyetin açıklamasında şöyle denilir: “Allahu Teâlâ’nın mutlak hâkimiyetini tanımamak veya hükümlerini küçümsemek ve beğenmemek, inkâr mânasına kâfirliktir.” Maksat inkâr olmasa bile, Allah’ın hükümleri adalet demek olup adaletin dışındaki uygulamalar zulümdür. Aynı zamanda 47. âyette geçtiği üzere “fâsıklık” denilmiştir (İbni Kesîr (Çetiner), V, 1685-1690; Semerkandî, II, 203). [4/60; 6/114]
Maide 46. Daha sonra da (o peygamberlerin) izleri üzerine, kendinden önceki (asıl) Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik. Ona da içinde doğruya rehberlik ve nur bulunan, kendisinden önceki Tevrat’ın tasdikçisi, takvâlı olan (Allah’ın emirlerine aykırı hareketten sakınan)lara bir yol gösterici ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik. )
Maide 47. Öyleyse İncil’e inananlar Allah’ın onun içinde indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah’ın indirdiği ile (veya ona uygun olarak) hükmetmezse, işte onlar fâsıklar (yoldan çıkmışlar)dır (demiştik).
Kaynak Feyzul Furkan - Açıklamalı Kur'an Meali İlgili Ayetleri.
[21] Şeri‘at, tevhid esasına dayalı olmak üzere, din ve dünya işlerini düzenlemek için Allah’ın dinlerde değişik olarak gönderdiği hükümlerdir ki dinin tamamını içine alır. Minhâc ise, o şeri‘atın yolu yöntemi ve değişmeyen iman esaslarıdır. [Elmalılı, (Heyet), III, 254,256]
Информация по комментариям в разработке