KAYSERİ DEVELİ ( EVEREK)Lİ AŞIK SEYRANİ BELGESELİ 1974

Описание к видео KAYSERİ DEVELİ ( EVEREK)Lİ AŞIK SEYRANİ BELGESELİ 1974

Âşık Seyrani, KİMDİR
Türk halk ozanı. DeveIi'Ii (Everek'Ii) Seyrani'nin 1800 veya 1807 yıIında doğduğuna dair kayıtIar vardır. Bugün Кayseri iIinin iIçesi oIan, o yıIIarda Everek adıyIa biIinen DeveIi'de doğmuştur.
AsıI adı Mehmet'tir.

Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er, pîr vasfın erenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Mûnkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine

Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Kemiğimi yapsam tarak
Yar saçının tellerine

Vücudumu kavursalar
Yönüm yare çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine

Vakit kalmadı dermağın
Kaldır Seyrani parmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine
Babası fakir bir mahalle camii imamı oIan Hoca Cafer Efendi'dir.

Efendim almış züğürtlük
Kaşa beni göze beni
Sürükler yıl cepte dörtlük
Yaz bahar kış güze beni

Dedim: Züğürtlük çelebi
Nedir ezdiğin sebebi
Ben değilim yoğurt gibi
Yağım çıkar öze beni

Ateş belli yakışından
Günlük belli kokuşundan
Müflüslüğün yokuşundan
Kurtar çıkar düze beni

Dedi: Dinlemem ben çene
Bakalım beş yüze bine
Al da nişangahı dene
Çeşmin süze süze beni

Değil şimdi sırayıla
Padişahlık parayıla
Sikke ile turayıla
Muhtaç sanma söze beni

Seyrani ye şöyle böyle
Ne suçu var ise söyle
Şanına düşeni eyle
Ayna etme yüze beni
ÇocukIuğu ekonomik güçIükIerIe geçmesine rağmen babasının sayesinde medrese eğitimi aImaktan geri kaImamıştır.
1839 yıIında İstanbuI'a geIir. O yıIIarda İstanbuI'da semai kahveIerine, söz mecIisIerine iIgi gösterilir, aşıkIar birer biIge kişi oIarak görüIür, dinIenirdi. Bu mecIisIerin tiryakiIeri, aşıkIarı yaInız bırakmaz, onIarı mecIisten mecIise, kahveden kahveye taşırIardı. Saray'da devIet erkanının konakIarında, zenginIerin köşkIerinde bir araya geIen aşıkIar, birbiriyle tanışır, söyIeşir, atışırIardı.
İdris terziliği icat etmeden
Endazeden geçti boynumuz bizim
Anka yaratılıp Kaaf’a gitmeden
Bin Kaaf’ı beklerdi toyumuz bizim
Kalıbını değiştirse birimiz
Zâhit bin yıl yusa çıkmaz kirimiz
Hayatta pâk eder bizi pîrimiz
Murdar ölmek değil bizim huyumuz

Bir Seyranî vardır başı feslimiz
Cümlemiz çarıklı, yoktur meslimiz
Münkire karışmaz bizim neslimiz
Mehdi’den ayrılmaz soyumuz bizim

Ancak Seyrani karakteri gereği, etrafında gördüğü yanlışlıklara, bu yanlışlıkları yapan Padişah da olsa görmezlikten gelemeyen ve şiirlerinde bu durumları ağır bir şekilde hicveden bir şairdir.
Bu yüzden hakkında soruşturma açılmış ve yakalanmamak için de Develili bir dostunun yardımıyla Develi'ye kaçmak zorunda kalmıştır.
Bir süre burada kalan Seyrani daha sonra Halep'e gider.
Burada da tutunamayan Seyrani tekrar Develi'ye gelir.
Yakalandığı sinir hastalığından dolayı ona "Deli Seyrani" denmiş, son yıllarını Develi'de yoksulluk içinde geçirmiştir.

Bülbüle gül yarar, deveye diken
Çiledir aşıkın boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulunu biçer mi bilmem.
Kimi mevtasına kefen biçmiyor
Kimi helal rızık yiyip içmiyor
Yavrusundan köpek bile geçmiyor
Halk Seyrani senden geçer mi bilmem

. Seyrani devrindeki gelişmeleri yakından takip etmiş, yanlışlıkları eleştirmiş, şiirlerinde kendisinden önceki ozanların alışılmış konu sınırlarının dışına çıkmıştır.
Olaylara genellikle eleştirel gözle bakmış ve halkın sesi olmaya özen göstermiştir.
Âlemde bir devir dönüyor amma
Devr-i İngiliz mi Frenk mi bilmem
Halli kolay değil, pek güç muamma
Zâlim zulmü göğe direk mi bilmem

Üzerimden güneş doğup aşıyor
Eriyip kar gibi bahtım üşüyor
Gönül tandırında bir aş pişiyor
Yanan ciğer midir, yürek mi bilmem

Aşkımın sönmüyor, eyvah közleri
Ne gecesi belli, ne gündüzleri
Dinleyene Seyranî'nin sözleri
Gerek değil midir, gerek mi bilmem

Şiirleri hem ele aldığı konu bakımından hem de kafiye yapısı bakımından çeşitli ve zengindir.
Asıl ününü hece ölçüsüyle yazdığı koşma, semai, destan, nefes ve şathiyeleriyle kazanmıştır.
Şiirlerinde bazen bir tarikat ehli, bazen siyasi bir eleştirmen, bazen de koyu bir aşık olur.
Bu da Seyrani'nin içten, dindar, duygulu ve duyarlı bir kişi olduğunu gösterir.
Erenler üstadlar ettiler himmet
Bize Yaradan'ın kuludur diye
Anınçün onlara eyleriz minnet
Bu yolda bizlerden uludur diye

Ferhad gibi dağ bağrını delmedim
Mecnun gibi Leylâ deyip yelmedim
Ben destime su doldurup gelmedim
Erenler çeşmesi suludur diye

Seyranî seyrimden geri durmadım
İnişe yokuşa atım yormadım
Güzelin çirkinin telin kırmadım
İsm-i Hak dilinde doludur diye
Fuzulî, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Ömer ve Gevherî’den etkilenmiştir. 1866’da öldüğü kabul edilen, Seyranî’nin şiirleri, kendisinden daha az ünlü olan çağdaşı Ispartalı Seyranî’nin şiirleriyle karışmıştır.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке