ALLAH (c.c) Ol Deyince Oldurmasına Rağmen Dünyayı Neden 6 Günde Yarattı?

Описание к видео ALLAH (c.c) Ol Deyince Oldurmasına Rağmen Dünyayı Neden 6 Günde Yarattı?

Arkadaşlar Selamun Aleykum! Yine önemli bir videoyla karşınızdayım!
Kuranı Kerimde yer ve göklerin yani kainatın altı günde yaratıldığı yazmaktadır. Peki Rabbimizin herşeye gücü yettiği ve ol deyince oldurduğu halde neden altı günde yaratmıştır? İşte bu sorunun cevabını ve Rabbimizin bundaki hikmetini duyunca gerçekten çok şaşıracaksınız.
Öncelikle Rabbimiz yeri ve göğü altı devrede safha safha yaratmış ve sonunda şu gördüğümüz harikalar harikası kâinat çıkmış ortaya.
Kainatın yaratılışındaki bu hikmet tecellisi yani safha safha yaratılması ondaki hadiselerde de kendini göstermiş. Örneğin, gece birden kaplamamış yeryüzünü; gündüz de âniden gelmemiş. Geceden seher vaktine geçilmiş ve onu güneşin doğuşu takip etmiş. Daha sonra güneşin yine yavaş yavaş yükselmesiyle öğle vaktine erişilmiş derken ikindi, akşam, yatsı birbirini takip etmiş..
Gündüz âniden gelse, gece de birden bastırsaydı ne seherden söz edebilirdik, ne öğleden, ne ikindiden.
Bu hikmetli yaratılış, bitkiler âleminde de hüküm sürmüş. Çekirdekte ilâhî bir sanat ve hikmet gizlidir. Koca ağacın bütün programı o küçücük âlemde kader kâlemiyle çizilmiş. Yerin çekimine rağmen yukarıya doğru başlayan hikmetli ve intizamlı yürüyüş. Derken fidan, boy atma ve kalınlaşma devreleri ve sonunda çiçek açıp meyve verme... Her meyvenin de büyümesi, olgunlaşması ve o yumuşak meyveden sert çekirdeklerin süzülmesi yine birden bire değil, safhalar hâlinde gerçekleşmekte.
Arkadaşlar, dünyada hikmet, âhirette ise kudret hâkimdir. Dünya kudret âlemi olsaydı, şu muhteşem kâinat altı gün, yani altı devre yerine bir anda yaratılacaktı. Ondaki ağaçlar da bir anda bitecek ve son şekliyle boy göstereceklerdi. O zaman yukarıda sıraladığımız ilâhî sanat eserleri de, yoklukta kalacak, açılmaları, büyümeleri, fidan olmaları gerçekleşmeyecekti.
Fidanlar olmayınca bebekler de, kuzular da, buzağılar da olmayacaktı. Binlerce sanat bire inecek, yüzlerce güzellik ortadan kaybolacaktı.
İlâhî hikmet buna müsaade etmedi ve kâinatı bir anda yaratmak yerine altı devrede inşa etmeyi takdir buyurdu.
Kâinatın altı günde yaratılması konusuyla ilgili ayetleri ve bunların farklı bir yorumunu da şöyle yapabiliriz:
"De ki: Siz dünyayı iki günde yaratan Allah’ın tek İlah olduğunu inkâr edip O’na birtakım eşler, ortaklar mı uyduruyorsunuz?..." (Fussilet,  41/9)
"O, yerin üstünde yüce dağlar yarattı, orayı bereketli kıldı ve orada arayıp soranlar için gıdalarını, bitkilerini ve ağaçlarını tam dört günde takdir etti, düzenledi." (Fussilet, 41/10)
"Derken, iki gün içinde, gökleri yedi kat olarak şekillendirdi ve her bir göğe kendisine ait işi vahyetti..." (Fussilet, 41/12)
Cenab-ı Hak kâinatı yaratmayı dileyince sonsuz kudretini izhar ederek, ölçüsü belirsiz bir enerji meydana getirdi ve o enerji zamanla yoğunlaşıp gaz halini aldı ve sonra da yoğunlaşıp bugünkü katı durumuna geçti. Yerküre iki jeolojik devirde oluşmuş ve sonra da oradaki kaynaklar belirlenerek, plan uyarınca dört jeolojik devirde oluşup bugünkü duruma gelmiştir. Zira âyetteki yevm (gün) kelimesi, başlangıçı ve sonu kesin olarak bilinmeyen uzun bir devir anlamına gelmektedir...

Kur'an ile modern bilim arasındaki uyumun bir örneği de, evrenin yaşı konusudur: Kozmologlar evrenin yaşını on altı-on yedi milyar yıl olarak hesaplamışlardır. Kur'an'da ise tüm evrenin 6 günde yaratıldığı açıklanmaktadır. İlk bakışta farklı gibi görünen bu zaman dilimleri arasında aslında çok şaşırtıcı bir uyum vardır. Gerçekte, evrenin yaşı ile ilgili elimizde bulunan bu iki rakamın her ikisi de doğrudur. Yani evren, Kur'an'da bildirildiği gibi 6 günde yaratılmıştır ve bu süre bizim zamanı algıladığımız şekliyle on altı-on yedi milyar yıla karşılık gelmektedir.
1915 yılında Einstein, zamanın göreceli olduğunu, mekâna, seyahat eden kişinin süratine ve o andaki yer çekimi kuvvetine bağlı olarak zamanın akış katsayısının da değiştiğini öne sürmüştür. Kur'an'da yedi farklı ayette bildirilen evrenin yaratılış süresinin, zamanın akış katsayısındaki bu farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda bilim adamlarının tahminleri ile büyük bir paralellik içinde olduğu görülür. Kur'an'da bildirilen altı günlük süreyi, altı devre olarak da düşünebiliriz. Çünkü zamanın göreceliği dikkate alındığında, "gün" sadece bugünkü koşullarıyla, Dünya üzerinde algılanan 24 saatlik bir zaman dilimini ifade etmektedir. Ancak evrenin bir başka yerinde, bir başka zamanda ve koşulda, "gün" çok daha uzun sürelik bir zaman dilimidir. Nitekim bu ayetlerde  geçen 6 gün (sitteti eyyamin) ifadesi "çağ, devir, an, müddet" anlamlarına da gelmektedir.
Altı günlük zaman dilimi, zamanın göreceliği dikkate alınarak hesaplandığında, 6 milyon kere milyon (trilyon) güne denk gelmektedir. Çünkü evrensel saat, Dünya'daki saatin akış hızından milyon kere milyon daha hızlı akmaktadır. 6 trilyon günün karşılık geldiği yıl sayısı, yaklaşık olarak 16.427.000.000'dır. Bu rakam günümüzde evrenin tahmin edilen yaş aralığındadır.
6.000.000.000.000 gün / 365,25 = 16.427.104.723 yıl

Комментарии

Информация по комментариям в разработке