Dresden; Haydi Sen de gel biz Şenliğie düştük ve tarihe tanık olduk

Описание к видео Dresden; Haydi Sen de gel biz Şenliğie düştük ve tarihe tanık olduk

Engin Öğretmen
Coğrafya HAYATTIR
Kesinlikle tavsiye ediyor gelip görmeli bu güzelikleri yaşamalısınız

Ayrıntılar, daha pek çok bilgi ve kolaylaştırıcı bilgiler Coğrafya HAYATTIR V- blog kanalımda...

Sorularınız varsa yazabilirsiniz elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım...

Kanalıma abone olup beğeni ve yorumlarla sizlere daha fazla katkı verebilme şansını bana verebilirseniz sizlerin hayatını daha çok kolaylaştırabilirim....

15 günlük Orta Avrupa seyahatimiz de hayatı kolaylaştırıcı bir sürü bilgiye en güncel haliyle ulaşacaksınız

1- Brühl's Terrace; tarihi bir mimari topluluktur . "Avrupa'nın Balkonu" lakaplı teras, Elbe Nehri kıyısının oldukça yukarısına uzanır ve yakın zamanda yeniden inşa edilen Neumarkt Meydanı ve Frauenkirche'nin kuzeyinde yer alır.

“Avrupa’nın Balkonu” lakaplı Brühl’s Terrace, Elbe nehri’ni, Neumarkt Meydanı’nı, devlet dairelerini ve mimari pek çok yapıyı seyredebileceğiniz bir şehir terası. Teras ismini döneminde bir bakan olan Heinrich von Brühl’den alıyor. Elbe Nehri kıyısında, şehirde yürüyüş yapmak için de güzel noktalardan biri

2- Semperoper Opera Binasi: Theaterplatz’ta bulunan Semperoper, Saksonya Devlet Orkestrası’nın ana binası olan bir opera binası. 1871-1878 yılları arasında Neo-Rönesans tarzda inşa edilen bina ismini tarzının temsilcilerinden ve modern tiyatro mimarisinin kurucularından Gottfries Semper’den almış. Orkestra, bale ve koroya ait bölümleri var.

3- Katholische Hofkirche; 4800 metrekarelik tabanıyla Saksonya’nın en büyük Katolik kilisesi. Bu büyüleyici Barok yapı 1739-1755 yılları arasında Gaetano Chiaveri tarafından inşa edilmiş. 1945’te kilisenin bombalanmasıyla elbette ağır hasar görmüş ve restorasyon görmüş. Katedralde ünlü org yapımcısı Gottfried Silbermann’ın son eseri bir kilise orgu bulunuyor. Cumartesi günleri bu orgun bir performansına denk gelebilirsiniz. Haftanın her günü ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz ama pazar günleri 12-17.00 saatleri arasında ve diğer günlerde 10-17.00 saatlerinde açık. Cumartesileri ise 13.00’ten itibaren ziyarete açılıyor.

4- Füstenzug; Augustusstraße boyunca 102 metre boyunca uzanan 23.000 porselen parçadan oluşan dünyanın en büyük porselen pano. Bir sanat eseri olmasının yanı sıra aynı zamanda resimli bir tarih anlatımı da. Saksonya hükümdarlarının atlı alayını betimleyen devasa porselen duvar panosu Dük Alayı olarak geçiyor. Aslında 1127’li yıllardan itibaren Saksonya’nın yönetici ailesi olan Wettin Hanedanlığı’nı onurlandırmak için yapılmış ama savaşta biraz zarar görünce 1960’larda restore edilmiş. Tarihi dokusunu size her sokakta hissettiren bir şehrin sizinle böylesine muhabbet etmesi de Dresden’in hoş ve anlamlı, karakteristik deneyimlerinden.

5- Frauenkirche; 2. Dünya Savaşı’nda yıkılmasının ardından 2005’te yeniden inşa edilerek hizmete açılan şehrin Barok simgelerinden biri. Önündeki Luther heykelinden de anlaşılacağı üzere bir Lüteryen kilisesi. Hatta 1994’te Almanya’nın yeniden birleşmesiyle devletin fon sağlayıp inşaatına başladığı kilise “Uzlaşmanın Sembolü” haline gelmiş.

6- Golden Rider; Nehrin karşı yakasına 1730’larda yapılmış olan , Dresden’in en ünlü heykellerinden biri. Güçlü Augustus zırhlı görüntüsüyle şaha kalkmış bir at üzerinde tasvir ediliyor. Saray heykeltıraşı Jean Joseph Vinache’nin tasarımında heykel, aslında bakırdan yapılmış ve sonrasında demir ustası Ludwig Wiedemann tarafından yaldızlanmış. İkinci Dünya Savaşı sırasında saklandığından zarar görmemiş ve sonrasında asıl yerine geri kondurulmuş. Kral Augustus’un yüzü, fethetmeyi çok istediği Polonya’ya bakıyormuş.

7- Zwinger Sarayı’nın Avlusu Uzun Sürecek Bir Tadilatta sehrin en görkemli ve görmeden dönmeyin diyeceğimiz yapılarından olan Zwinger Sarayı’nın meşhur ve görkemli avlusu toz, toprak, çamur içinde çünkü burada kapsamlı bir tadilat süregeliyor. Ne zaman biteceğini tam bilemiyoruz ancak 2024 Ağustosta ayında hala devam ediyordu.

8- Augustus Köprüsü; Elbe Nehri üzerinden Eski ve Yeni Şehri birbirine bağlayan köprülerden en ünlüsü ve en eskisi. 1070 yılında yapılmış ve 1730 başlarında yeniden inşa edilmiş. Toplam 390 metre uzunluğunda, 18 metre genişliğinde ve 17 kemerden oluşuyor. 2000’lerin başlarında bir dönem yaşanan sel yüzünden araç trafiğine kapansa da şehir merkezini nehrin karşı yakasına bağlayan 5 köprüden biri ve şimdilerde üzerinden geçen tramvayla da şehrin en yoğun araç trafiğine çare oluyor. Köprünün hemen altındaki iskeleden de 1,5 veya 2,5 saatlik, rehberli tekne turları da kalkıyor.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке