Tuğrul İnançer ile Seyir Defteri, 55. Bölüm, 29 Ocak 2009

Описание к видео Tuğrul İnançer ile Seyir Defteri, 55. Bölüm, 29 Ocak 2009

Bilmek marifet değildir, olmak marifettir

03:30 İslâmiyet hak dindir, batıl dinlerle mukayese edilmez. Din kurumu sosyolojide başka bir şeydir, teolojide başka bir şeydir.

İbadet, istemek ve dua ile sınırlı değildir. Namaz, oruç, hac gibi ibadetler Allah’tan bir şey istemekle alakalı değildir, kulun ödemekle mükellef olduğu borcudur. Dua ise istemektir.

Türkçe ibadet konusundaki düşünceler, dini tapınma dininden dua dinine indirgeme faaliyetidir. İstemek başkadır, ibadet etmek başkadır.

İslâm hak din olarak yaşama dinidir, tapınma dini değildir, dua etme dini değildir.

06:45 Bugün özellikle katolik Avrupa’ya baktığımızda ibadet denen kulluk görevini yerine getirmek için mutlaka aracı olması gerektiğini görürüz. Maalesef bizim müslüman geçinenlerimiz bile böyle bir müessesenin karşılığı olarak imam nikahını farz zannediyorlar. İmam yok ki nikahı olsun. İmam diye bir sınıf yoktur.

Nikahı konsolos da kıysa, kaptan da kıysa, belediye memuru da kıysa nikahın bir tek şartı vardır; rıza beyanı ve o rıza beyanının olduğuna dair şahitler. Ayrıca bir imam nikahı lazım değildir. Ha, bir ağzı dualı zât, bir ihtiyar amca, bir güzel dua etse o ailenin saadeti, bereketi için ne olur, aliyyül âla olur.

17:00 Dua etmek dünyanın her lisanı ile olabilir. Ama Resûlullah Efendimiz ile yakınlığı temin etmek, onunla rabıtayı iyice ortaya koymak için onun kullandığı kelimelerle ve Kur’an-ı Kerim’deki bazı dua cümleleri ile dua etmek Arapça dua etmek demek değildir.

Türkçe ibadet konusunu ortaya atmak imansızlık işaretidir. Dikkat edin, bu tür iddiaları yapanlar, alnı Secde-i Rahman’a gelmemiş, babasının nüfus kağıdından dolayı kendi nüfus kağıdında da müslüman yazan adamlardır. İbadet edenlerin hiç böyle bir derdi yoktur. Peki, bunların içinde müslüman olduğunu iddia eden, İslâm bilgileri üzerine akademik kariyer yaptığını iddia edenler de var, bunlara ne diyeceksin derseniz cevabım gayet basittir, onlar haindir, satılıktır.

Cehalet nisbi bir kavramdır. Terbiye cahilleri olabilir, ilim cahilleri olabilir. Nice mektep bitirmiş cahiller tanıdık, nice mektep bitirmemiş alimler tanıdık. İlim tahsili mekteple sınırlı değildir, amelle, fiille alakalıdır. Taş taşıyan bir eşek ile kitap taşıyan bir eşek arasında fark yoktur. Azıcık bir şey bilse bile o bilgisini insanların faydasına ve kendi doğru davranış biçimlerine rehber edenler Hz. İnsan’dır. Bilgi gaye değildir, alettir.

27:20 Vird kelimesi dilde devamlı tekrarlanan söz manasına gelir. Vird kelimesinin çoğulu evraddır. Evrad tasavvuf ehli tarafından icra olunan bir okuma kitabıdır, ehli şeriatın kitabı değildir.

“Ircıî”yi öl emri zannediyorlar. Biz Rabbimize mezarda mı döneceğiz, ne münasebet? “Irciî”, nefsin emirlerinden kurtulup Rabbin emirlerine tabi olmak demektir. Sonrasında, “ilâ rabbiki râdıyeten mardıyye”, yani raziye ve marziye mertebelerini söylüyor Allah. Bunun için ne yapacağız, “Fedhulî fî ibâdî”, bana kul olmuşların arasına gir ki, “Vedhulî cennetî” yani cennetime giresin. Cennete gir demiyor dikkat et, benim cennetime diyor. Neden diğer ayetlerde cennet diyor da bu ayette cennetî diyor? İşte nefsi mutmainneden yukarı gidenler Zât Cennetine girerler de onun için.

32:30 Resûlullah Efendimiz’in hayatını çok güzel tetkik edersek bütün bunların cevabını alırız. Efendimiz’in umumi söyledikleri var, zâta mahsus söyledikleri var. Zâta mahsus söyledikleri içinde günlük hayatını çok sade geçiren bir deve çobanından Abdullah ibni Abbas gibi her şeyin dibini soran büyük alimler de var.

38:30 Zikretmek Allah’ın emridir, Kur’an-ı Kerim’deki zikir ayetleri umumidir. Ama bu fişi prize takmak değildir. Seyr-i sülûk yani Türkçe’ye çevirmeye çalışırsak meslekte ilerlemek bir meslek erbabının önünde olur. O priz şeyhtir. Elektrik o prizde değildir, kablolardadır. Kablolar trafo merkezinden gelir, trafo merkezi Pîr’dir. Onların elektriği de Resûlullah Efendimiz’den gelir. Mürşidlerin, Şeyhlerin, Pîrlerin silsile nameleri vardır. Silsilenamelerde en yukarıda mutlaka Allahu zü’l Celâl’in ismi yazılır, mutlaka Cebrail Aleyhisselâm’ın ismi yazılır, Efendimiz’in ismi şerifi yazılır, ondan sonra da nereden geliyorsa genellikle Hz. Ali yolu ile gelir âla silsiletihim yazılır. Birkaç tane Hz. Ebubekir yolu ile gelen de vardır. Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Abdurrahman, Hz. Ebu Ubeyde bin Cerrah gibi zevât-ı kirâmdan gelenler de varmış fakat diğerlerine karışmışlardır.

41:05 Tarikat silsilelerinde genellikle ilk yedi isim sabittir. Bu yedi ismin oluşturduğu gövdeden sonra kollar ayrılmıştır. Büyük Pîrân-ı Kirâmı bu büyük kollar olarak görelim. Onlardan sonra Pîr-i Sânîler vardır. Bunlar, aynı içtihad içerisinde özel içtihad eden zâtlardır.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке