Felsefeci Ahmet Arslan, "Bilgi mutluluk verir mi?" sorusunu yanıtlıyor

Описание к видео Felsefeci Ahmet Arslan, "Bilgi mutluluk verir mi?" sorusunu yanıtlıyor

Ahmet Arslan mutluluğun kendisi için temel amaç olmadığını, bilginin kendini mutsuz etse bile hayatının amacı olduğunu anlatıyor.

00:00 Bütün insanlar doğruyu bilmek isterler. İnsan olmanın değerini meydan getiren temel şey akla, zihne, bilme ihtiyacına sahip olması. Uygarlığı da meydana getiren şey bu.

00:40 İnsan aklıyla önce doğayı anlamaya çalışır, sonra kendine döner, kendini anlamaya çalışır. Ben neyim? Ben kimim? Özüm nedir? Ne yapmalıyım Niçin yapmalıyım? bir amacım var mıdır?

01:00 Yunan insanı bunu yapmış. Yunan felsefesi önce doğa felsefesi olarak ortaya çıkmış, doğanın deyim yerinde ise ilkelerini, yasalarını ortaya koymaya çalışmış.

01:36 Bir süre tecrübe kazandıktan sonra, kendisini de kendi düşüncesini konusu yapmış,
kendisini de incelemiş. Ben doğadaki diğer varlıklar gibi varlık mıyım? Yoksa onun yanında başka bir özelliği olan bir varlık mıyım? İyi ne? Kötü ne? Ben haz peşinde mi koşmalıyım? Yoksa benim bir ödevim var mı? Ben bir vicdana sahip miyim?

02:19 Sonra topluma bakmış. Yunan toplumundaki kurum ve kuralları sorgulamış. Kölelik gibi. Bazıları doğal kabul etmiş, bazıları Sofistler gibi itiraz etmiş. Ahlak alanına girmiş.

02:50 Bir kısmı dini incelemeye başlamış. Din nedir? Din duygusunun Tanrı korkusunun temeli nedir? Bu yasaların kamusal alanda uygulanmasıyla yetinmeyip de aynı zamanda bireysel alanlarda da insanları disiplin altına almak için mi?

03:17 Sokrates hayat derken kastettiği hem kendi hayatı hem genel olarak insanın hayatı... Sorgulanmayan, üzerinde düşünülmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.

03:44 Birçok insan "Bunlar hiç gerekli şeyler değil. Doğarız, yaşarız, ölürüz" diye düşünüyor. Bu da bir tercih. Ancak Sokrates'in tercihi Yunan insanını ve o toplumu Yunan medeniyetine, Yunan felsefesine, Yunan edebiyatına götürüyor. Diğer tercihin nereye götürdüğünü siz biliyorsunuz.

04:20 Önemli olan mutlu olmak değil mi? Yani sorgulamayan bir hayatı, sorgulamayan bir şekilde yaşayan bir insan da mutlu olmuyor mu? Bu iyi bir sorudur? İnsan hayvan, bitki gibi bir varlık değil. İnsan görüyor, senfoni yazıyor, müzik yapıyor, şiir yazıyor, hatta yarış yapıyor, koşuyor, oyun oynuyor, düşünüyor, ahlak inşa ediyor, iyiyi arıyor. Yetinmiyor. Demek ki mutluluk mutlaka iyi bir şeydir ama herhalde insan için hedef olarak mutluluktan başka şeylerin de olması gerekiyor.

05:17 Bilgi de bir mutluluktur. Yunan insanı böyle der. Hatta mutsuzluk veren bilgi bile bana mutluluk verir veya mutluluk veren cehalet bile beni mutsuz eder.

05:34 SORU: Hayatınızı üç bölümü ayırıyoruz: Birincisi Tanrı ile aranızın çok iyi olduğu Urfa dönemi. Kendinizi çok çok iyi hissettiğiniz, sorunsuz bir dönem olarak tanımlarken, batıya gelişinizle birlikte başlayan bir ikinci döneminiz var. Felsefe ile tanıştığınızı, sorgulamayla hemhal olduğunuz. Üçüncü ve son döneminiz olarak Tanrı ile aranızda barışın hüküm sürdüğü ve artık sorularınızın cevabının bu alanda olmadığına kani olduğunuzu ve yollarınızı onunla ayırdığınızı söylüyorsunuz. Bu geldiğiniz son noktada eskisi kadar mutlu musunuz?

06:38 Çok tehlikeli ama çok güzel bir soru. Çocukluğumda o kapalı dünya ve o kapalı dünyanın içerisinde hakikaten mutluyduk. Öyle bir mutluluğum yok. O çocuk mutluluğu. Ama bir daha oraya gidemezsin. İstesen de çocukluğuna geri dönemezsin. Dönmeli misin? Adı üzerinde çocukluk.

07:29 Şimdi eskisi kadar mutlu değilim ama mutsuz da değilim. Ama benim hayatımın temel kavramı artık mutluluk ve mutsuzluk değil. Ama bu mutsuzluğu çok seviyorum, ah bir mutsuz olsam anlamında değil. Mutluluk ve mutluzluk kavramları benim bulunduğum yerde çok aşağıda olan kavramlar. Bilinç veya bilinçsizlik, aydınlık veya karanlık, genel anlamda doğru veya yanlış...

08:14 Ben batıda insanlığın geçirmiş olduğu büyük dönemleri şahsımda yaşıyorum. Batı da bir zamanlar öyle bir dönem yaşandı. Orta Çağ'ın sonlarına kadar Hristiyanlıkla 1000 yıl 1500 yıl yaşadı. Ardından akıl, bilim, bilgi, felsefe çağı geldi. Şüphecilikler başladı. Voltaire'ler geldi. Tanrının varlığı sorgulandı.

09:47 Tanıdığım bazılarına henüz akıl çağı gelmedi. Eleştiri, şüphe, itiraz, kanıt, argüman, soruşturma gelmedi. Ama çok mutlular. Polinezyalı yerliler de çok mutlu. Benim derdim mutluluk değil. Benim derdim bilinç. Benim derdim bilgi. Bilgi için, bilmek için yaşıyorum.

10:30 Ben şimdi yine tanrıyla ilgileniyorum. Ama şimdi "Ne işe yarar? Niçin var? Ne yaptı? Uygarlığı nasıl yarattı? Hangi ihtiyacı halletti?" ile ilgileniyorum. Mutsuz değilim. Benim çocukluğumdaki mutluluk normal bir adam için mümkün değildir.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке