Üstünde “Girmek kesinlikle yasaktır!” diye yazan bir tabela görseniz bir kapıda, açmak gelmez mi içinizden? O kapının arkasında sizi nelerin beklediğini merak etmez misiniz? Hatta bir takıntı haline bile gelebilir zamanla. Ah geçsem o kapıdan, tehlikeli de olsa kim bilir nasıl hazlar bekliyordur beni yasak, gizemli ve tam da bu yüzden çok çekici o yabancı dünyada… Kapının üstünde hiçbir şey yazmasaydı, uyanacak mıydı o merak içimizde? Kapı ve kapının arkasındaki dünyanın vaatleri tam da o kelimede yatıyor işte. Cazibesi tam da o kelimede: Yasak…! Yasaklar mı belirliyor yoksa bizim şu hayatta neden zevk alacağımızı?
Ben Okurum’un bu bölümünde Galler doğumlu psikanalist yazar Adam Phillips’in "Yasak Olmayan Hazlar" kitabından yola çıkarak bu soruların etrafında dönüyoruz efendim. Tabii başka sorular da çıkıyor karşımıza. Philipps, bu kitapta yasak ve kuralların hayatımızda oynadıkları kilit rolün üstünde duruyor. İnsanın kuralları koyan kendisi olduğu halde yasakları yıkmaya olan eğilimi üzerinden hazlar konusunda nasıl da kafamızın karıştığını, öz denetimin, özeleştirinin, itaakârlığın nasıl da hazzın yerini aldığını, bizzat haz haline geldiğini ortaya koyuyor. Hım? Ortaya koyuyor yanlış kelime mi oldu acaba? Yasak Olmayan Hazlar öyle giriş gelişme sonuç, savlar, kanıtlar, örneklerle falan ilerleyen bir kitap değil. Bitirdiğinizde kafanız asla netleşmiyor. Okuma serüveni boyunca da öyle. Serüven kelimesini özellikle kullandım. Adam Phillipps ile çıkılan her yolculuk biraz dolambaçlı ve maceralı, bilen bilir. Bilenin de bilmeyenin de onun tuzaklarına düşmesi de kaçınılmazdır. Hele kitaplarının albenili başlıklarına kanıp da o başlıkların vaat ettiklerini bulacağını sananlar fena halde yanılır. Başlarken ne kadar soru varsa zihinlerde kitabın kapağı kapatıldığında en az iki katına çıkmıştır sorular. Yani yine kafa karışıklığı garantili bir kitapla karşınızdayım. Eh malum biz "Ben Okurum"cular severiz biraz kafamızın karışmasını. Yakışır yani bize!
Konuğumuz mu? Dedim “Adam amcamızı anlasa anlasa bir meslektaşı anlar, bu iş beni aşar.” Çaldım psikoterapist Agâh Aydın’ın kapısını. Sordum, “herkes bayılıyor sizin konuşmalarınıza, biraz da Adam Philipps hakkında konuşur musunuz Ben Okurum’da?” O da dedi, “neden olmasın?” Ve işte böylece birazdan dinleyeceğiniz ilginç, ufuk açıcı sohbet çıktı ortaya.
Adam Phillips 1954 yılında Galler’in Cardiff şehrinde dünyaya geldi. Kalabalık bir Yahudi ailesinde büyüyen Phillips’in küçük bir çocukken en büyük tutkusu tropikal kuşlardı, ergenliğe adım attığı günlerde ise hayatının bundan sonrasında ona hep eşlik edecek başka bir tutku geldi yerleşti yüreğine: edebiyat. Oxford Üniversitesi St. John’s College’da İngiliz Edebiyatı eğitimi almaya da böyle karar verdi. Okuma merakı 17 yaşındayken karşısına Carl Jung’un "Anılar, Düşler, Düşünceler" adlı kitabını çıkardığında ise başka bir ateş düştü içine. Psikoterapiyi tıptan çok bir şiire yakın bulan Phillips, bu alanda okumayı sürdürdü, ne zaman ki bu sefer de Winnicott’un kitabı "Oyun ve Gerçeklik" geçti eline, artık mesleğini seçmişti. Eğitimini tamamlamasının ve Pakistan asıllı ünlü İngiliz psikanalist Masud Khan’la dört yıllık psikanalizin ardından 1990’dan 1997’ye kadar Londra’daki Charing Cross Hastanesi’nde çocuk psikoterapisti olarak çalıştı. İngiliz SGK’sı NHS’de 17 yıldan sonra bürokrasiden yılarak ama aklı kalarak Notting Hill’deki muayenehanesini açtı. Bu arada edebiyat ve yazı da hayatında her zaman önemli bir rol üstlendi. 1988’de yayımlanan ilk kitabı "Winnicott"dan başlayarak hep ilginç konular üzerine, kendine has üslubuyla okurların ilgisini çekmeyi başardı. Bugüne kadar yayımlanan 25 kitabından birkaçını saymak gerekirse, bizim esas kızımız haricinde Öpüşme, Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerine, Flört Üzerine, Tekeşlilik, Kaçırdıklarımız, Yaşanmamış Hayata Övgü, İlgi Arayışı, Hep Vaat Hep Vaat, İyileşmek Üzerine ilk akla gelenler olabilir. London Review of Books’a düzenli olarak katkıda bulunan, Penguin Modern Klasikleri’ndeki Freud çevirilerinin editörlüğünü yapan Phillips, haftanın bir gününü kesinlikle yazmaya ayırıyor, sabahın erken saatlerini de okumaya. Psikanaliz seansları arasında bile fırsat buldukça kitaplara koşmasının sebebini de “Başka sesler duymaya ihtiyacım var,” diyerek açıklıyor.
#denizyücebaşarır #benokurum #yasakolmayanhazlar #adamphillips #agahaydın #metis
Информация по комментариям в разработке