GAVS-I BİLVANİSİ (K.D.S) I "MUHABBET VE SEVGİ AŞILARIZ"I Hikâye/Kıssa/Menkîbe I Dini Hikayeler

Описание к видео GAVS-I BİLVANİSİ (K.D.S) I "MUHABBET VE SEVGİ AŞILARIZ"I Hikâye/Kıssa/Menkîbe I Dini Hikayeler

#abdulhakimelhüseyni #allahdostları #gavsikasrevi

Sofi Abdülcelilden Gavs-ı Kasrevi hazretlerine dair bir hatıra
Gavsı Bilvanisi Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni (k.s.)

Hazretleri’nin, Abdülcelil adında bir müridi vardı. Tövbe etmeden önce, eşkıyalığı meslek edinmiş Tövbeden sonra kunduracılığı, O şöyle anlatır: — Siirt’in Kozluk ilçesinde “Seyda” adıyla tanınan bir hocamız vardı. Bizim yörede büyük âlimlere “Seyda” denirdi. Bir gün bu zat, benden üç çift ayakkabı yapmamı istedi ama bir şartı vardı: Bana, — Düğüne bir hafta var, yetiştir giyelim, dedi. Ben de kendisine: — Öyleyse benim de bir şartım var… Müritleri, Gavs-ı Kasrevî Hazretleri’nin yanına ziyarete gidiyorlar. Bizimle beraber onu ziyarete sen de gel, dedim. Seyda kabul etti, birlikte Gavs Hazretleri’ne vardık. Gavs Hazretleri bana: — Hoca efendiyi divana davet et, diye buyurdu. Denileni yaptım, az sonra yemek geldi. Bir tepsi içinde bal, yoğurt, peynir ve çay vardı. Seyda bana: — Bu zat, her gün bal ikram eder mi? diye sordu.
Bende, — Şimdiye kadar ben hiç rastlamadım, dedim. Seyda
— Peki bugün niye verildi? diye sorunca. Ben de latife ile
-‘bal ve peynir sana, olsa olsa yoğurt bana ikram edilmiştir!’ dedim.
Seyda: — Anladım. diye cevap Verdi… O sırada Gavsı bilvanisi Seyyid Abdülhakim Hazretleri yanımıza, divana geldi. Ayağa kalktık, kendisine hürmet ettik;
Seyda ile konuşmaya başladı: Gavs hazretleri Seydaya,
— Hoca! diye hitap etti
Seyda,
— Efendim. Diye mukabelede bulundu.
Gavs hazretleri — Bahçedeki şu ağaç, dut ağacı değil mi? diye sordu. Seyda
— Evet, efendim.diye cevap Verdi.
Gavs hazretleri — Allah Tealâ’nın işine bak, meyvesi küçücük, yaprağı ne kadar büyük! Oysa yaprağı kadar meyvesi olsaydı, kocaman dut yerdik değil mi? diye sorunca

Seyda
— Allah’ın hikmeti efendim, Mevlam böyle dilemiş. Dedi. Gavs Hazretleri aynı soruyu tekrar sordu.
-Oysa yaprağı kadar meyvesi olsaydı, kocaman dut yerdik değil mi?

Seyda aynı cevabı verdi.
— Allah’ın hikmeti efendim, Mevlam böyle dilemiş

Daha sonra Gavs Hazretleri Seyda’ya: — Hoca! Biri elinde daha verimli bir dut dalı ile bu ağaca aşı yapsa, bu ağacın meyvesi değişir mi? diye sordu.
Seyda da: — Değişir efendim, cevabını veriri vermez. O sırada ne olduysa … Seyda, Gavs Hazretleri’nin elini tuttu ve öpmeye başladı. Müridi olmak için ona biat etti ve tasavvuf dersi aldı…

Daha sonra ben Seydaya bu davranışının sebebini sordum: — Hocam, bal ve dut meselesinin hikmeti nedir?. Şunları anlattı. —AbdulCelil, Ben her sabah üç kaşık bal yerim. Buraya geleceğim gün, sen beni erken getirdin dolayısıyla bal yiyemedim. Ama gelirken içimden, ‘bu zat kâmil bir mürşit ise balımı göndersin’ dedim. Buraya gelince de bal ikram ettiler. Bu arada yine gönlümden “ilim ve akıl niye yeterli olmasın? Bir mürşide niye bağlanayım?” diye hep düşünürdüm.
Aslını sorarsan bir mürşide bağlanmayı doğrusu kabul edemiyordum. Bu zat, benim bu düşüncemi “dut ağacı” örneğini vererek çürüttü,
Adeta bana şöyle dedi: ”Hoca, sen kâmil bir insan tarafından terbiye edilir, Allah’ın bir veli kulu ile eğitilirsen, gönlünde marifet ve muhabbet artar, biz sadece aşı yaparız, gafil olan gönüllere muhabbet ve sevgi aşılarız”

Комментарии

Информация по комментариям в разработке