Ankara Kızılcahamam Anadolu Efsanesi Ayran Taşı ve Gelin Kayası - Dr. Murat

Описание к видео Ankara Kızılcahamam Anadolu Efsanesi Ayran Taşı ve Gelin Kayası - Dr. Murat

Selçuklu zamanına kadar Diyar-ı Rum olarak bilinen günümüz Anadolu'su topraklarına Anadolu adının veriliş efsanesi Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Taşlıca köyünde geçmektedir.

Ankara merkeze çok yakın olan Taşlıca Mahallesine, Ankara İstanbul yolundan ayrılan 5 km.'lik bir yol ile gidilmektedir. Anadolu’nun bir İslâm - Türk ülkesi haline gelmesi için, kendisinden önce başlatılan seferlere devam eden Anadolu Selçuklu Devleti Hükümdarı Alâaddin Keykubat, Başköy'de bulunan Rum kalesini fethetmek üzere sefere çıktığında yolu üzerindeki Taşlıca köyüne uğrar.

O tarihte Taşlıca köyünde, yıllar önce gelip yerleşmiş kadın erenlerden Kırmızı Ebe ve oğlu Oruç yaşamaktadır. Kırmızı Ebe Selçuklu askerlerini karşılar ve kendilerine ayran ikram etmek ister. Yayıkta yeni çalkadığı taze ayranı, oradaki taş oluğa döker. Bütün asker de hem ayran içmek hem de kaplarını doldurmak için sıraya geçer.

Herkes ayran içip kabını doldurduğu halde, taş yalakdaki ayran hiç tükenmez. Bu olay, Kırmızı Ebe’nin ermiş bir kişi olduğunun bir delili olarak kabul edilir.. Bu arada, ayran içip kaplarını dolduran askerlerle Kırmızı Ebe arasında şu diyalog yaşanır:

-Doldurun Gazilerim,
-Doldur Ana,
-Doldurun yavrularım,
-Ana, dolu,

Askerlerin ayran içtiği taş yalak yani Ayran Taşı, köyün üst başındaki, Koru’nun Önü denilen mezarlık içinde bulunmaktadır. Efsanenin ne kadar doğru olduğu bilinmese de ayrantaşı olarak kullanılan oluk gayet eski bir görüntüye sahiptir.
2001 de köyde bulunan türbelerin restorasyonu sırasında bu Ayran Taşı da kafes içine alınmış yanına da yukarıdaki olayı anlatan bir kitabe dikilmiştir. Köye ziyarete gelenler, türbe ve Gelin kayası ile beraber bu taş yalağı da görmeden gitmezler ve dilek tutarak, yanındaki bodur alıç ağacının dallarına bez bağlarlar.

Gelin Kayası ise Taşlıca köyün güneyinde bir tepede bulunmaktadır. Uzaktan bakınca gerçekten at üzerindeki bir gelin görünümündedir. Yanında gelinin sacayağı, odası, merdiveni ve vurulduğunda davul gibi ses çıkardığından, taş olan davulcunun davulu olduğu söylenen taşlar vardır. Düğünlerde davul çalmama adetinin, geçmiş ûlemanın eğlencede aşırıya kaçılmaması için koyduğu bir müeyyide veya Bizans devrinden kalma bir efsane olması muhtemeldir. Taşlıca köylüleri, bu “ davul çalmama” adetine asırlarca uymuşlardır. Geçmişte, civar köylerden bazılarının, buna inanmayıp davul çaldıkları, ancak felç olup yatağa düştükleri anlatılmaktadır.

· Abone Ol: https://is.gd/TasKaya

Tüm Oynatma Listeleri: https://is.gd/TasKayaVideolar
Tr UNESCO Dünya Mirası Listesi: https://is.gd/UNESCOTasKaya
Tr UNESCO Dünya Mirası Adayları Listesi: https://is.gd/UNESCOAdayTasKaya
Tr Antik Kentler Listesi: https://is.gd/AntikKentTasKaya
Tr Müzeler Listesi: https://is.gd/MuzeTasKaya
Ankara Gezi Videoları Oynatma Listesi: https://is.gd/AnkaraTasKaya
Antalya Gezi Videoları Listesi: https://is.gd/AntalyaTasKaya
Erzincan Gezi Videoları Oynatma Listesi: https://is.gd/ErzincanTasKaya
İstanbul Gezi Videoları Listesi: https://is.gd/IstanbulTasKaya
İzmir Gezi Videoları Listesi: https://is.gd/IzmirTasKaya
Muğla Gezi Videoları Listesi: https://is.gd/MuglaTasKaya
Tunceli Gezi Videoları Oynatma Listesi: https://is.gd/TunceliTasKaya

Комментарии

Информация по комментариям в разработке