AYHAN AYDIN'LA BALKANLAR: SABETTİN YUSUFOSKİ HALİFEBABA

Описание к видео AYHAN AYDIN'LA BALKANLAR: SABETTİN YUSUFOSKİ HALİFEBABA

Makedonya'daki en tanınmış Türk köylerinden Kanatlar aynı zamanda önemli bir Bektaşi merkezidir de. Birçok türbe, yatır ve ziyaretin de olduğu köyde Bektaşilik tüm canlılığıyla yaşamaya devam etmektedir.
Balkanlar'daki gezilerimizde yaptığımız söyleşileri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz.
Bu gezide aynı zamanda Yüksek Lisans da yapan Nadime kardeşimiz de vardı.
Halifebaba Sabattin Susufoski'yle yaptığım kısa bir görüşmeyi sizlerle paylaşıyoruz.
Muhabbetle.
Ayhan Aydın

Halifebaba Sabattin Yusufoski
İdris Babalarla söyleştikten sonra, Ali Haydar Ercan Dedebaba’ya bağlı olarak hizmet yürüten aynı zamanda öğretmen olan Halifebaba Sabattin Yusufoski'yi ziyaret ediyoruz. Kısa sohbetimizde bize candan davranan Yusufoski hep birlikten, beraberlikten, dayanışmadan bahsediyor.
Halifebaba şunları anlatıyor: Ayrı gayri yok, tüm dinlerde, mezheplerde, tarikatlarda hep birlik vardır. Balkanlar’da Muhammed Ali’nin sofrası kıyamete kadar açık olacak, çerağı da kıyamete kadar yanacaktır. Bizi Ali Haydar Ercan Dedebaba halifebaba olarak Balkanlar’a gönderdi; İkrarımızda sabit, kadem kalalım, canlarımıza kusursuzca hizmet edelim. Bizi katardan, didardan ayırmasın, harama baktırmasın.
Sorunlar elbette vardır ama bizler beşeri âlemde insanlığın önüne çıktığımızda insanı kâmil olmak için çalışacağız. Umuyoruz ki, burada devletimizde de, tüm dünyada da Bektaşilik özgürlüğü kabul olacaktır. Bu özgürlüğü hepimiz yaşamalıyız. Burada bazı partilerin baskılarıyla biraz Bektaşiliği dışlamak istiyorlar ama Makedon Devleti Bektaşiliğe sıcak bakıyor. Bektaşilik tam bir insanlık, tam bir özgürlüktür. Ayrı gayrı yoktur. Ama Makedon hükümeti bizi er geç anlayacaktır. Bizi tanıyacak, bize bu hakkı verecektir. Umarız ve dileriz ki hatasız kusursuz bu sorunlar çözülür. Bektaşilik Diyanet’e kayıtlansın, ibadetlerimizi de özgürce yapabilelim. Biz şu anda devletin karşısında sıkıntı çekiyoruz. Biz bir şey isteyince bizi devamlı başka bir tarafa yönlendiriyorlar. Burada maalesef bir takım Bektaşiler Sünni Diyanet’in şemsiyesi altına girdiler. Bu Bektaşiler için aleyhine olan bir şey oldu. Kanun geçtiği için biz şimdi bir şey yapamayız. Bazıları “Ehlibeyt Bektaşi Birliği”ni kurdu. Biz onlara acele etmeyin, biz hep birlikte hareket edelim, Sünni Diyanet’in içine girmeyelim, dedik. Bizi dinlemediler. Bizim amacımız Bektaşilerin bir birliğini bir Bektaşi Diyanet’ini kurmaktı. Bu ise herkese, tüm Bektaşilere hizmet edecektir. Ama devletimiz nedense haklarda geri adım attı. Makedonya Devleti bağımsızlığını kazandıktan sonra; tüm dinlere, tüm inançlara bir özgürlük hakkı tanımıştır. Bizler zaten taa 1980’lerde, 1990’larda, 2000’lerde Tetova’daki Harabati Baba Tekkesi’nde Tahir Emini Baba zamanında da bazı çalışmalar yapıp, girişimler yapıp, Bektaşiliğin de tanınması için gayret gösterdik. Ama artık anlayamıyoruz, bir baskı mı vardı, başka bir şey var mı bilmiyorum 2007 yılında bir kanun çıktı. 1998 yılında 2007 yılına kadar devlete kayıtlı tüm dini yapılar kabul edilirken sadece Bektaşilik kayıt dışı kalmıştır. Burada bir devlet bir ayrımcılık yapmıştır. Bektaşiliği yok saymıştır. Burada bir baskı mı var, bilmiyorum. Başvuru olsa da kayıtlanmadığı için Bektaşilik kabul edilmiyor. Şu anda Makedonya’da (kanun onlara ayrıcalık verdiği için) Sünni Diyaneti Bektaşi tekkeleri üzerinde hak sahibi olmuştur. Bektaşi Tekkeleri mühürlenmiş, türbeleri mühürlenmiş Sünni Diyaneti’ne geçmiştir. Bizler de bunlarla uğraşıyoruz. Mademki, Bektaşilik zaten Balkanlar’da varmış, onların türbeleri, tekkeleri yıkılmış, onların yapılması gereklidir. Bektaşilik zaten Balkanlar’da varmış ama biz istiyoruz ki biz devlet tarafından kayıtlanalım, yasallaşalım. Kamu gibi kendi hizmetlerimizi kendimiz görelim. Bizim bir umudumuz var, biz kayıtlanmak istiyoruz. Bektaşilik kayıtlanırsa hiç kimseye bir zarar gelmez, yarar gelir.
Mehalat Anasultan ise bir sofra duası verdi: “Bismi Şah, Allah, Allah… Evvel Allah diyelim, kadem Allah diyelim, her dem Allah diyelim, indi Ali sofrası destur ya Şah diyelim. Şahımız verdi, biz yiyelim. Demine, keremine, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Sultan Kadıncık Ana’ya verdiği gibi, taşsın dökülmesin, artsın eksilmesin, yensin tükenmesin, Tanrımıza hamdolsun, Yüce Türk milleti var olsun, Hü Dost…”

10 Ekim 2016

Комментарии

Информация по комментариям в разработке