Mülkiyet Haklarının Gücü

Описание к видео Mülkiyet Haklarının Gücü

FNF Türkiye Ofisi, Institute of Economic Affairs ve Learn Liberty işbirliğiyle hazırladığımız 50 videoluk "Liberalizm Atlası" projemizin yirmi sekizinci videosunu Türkçe dublajlı olarak sunuyoruz.

Çeviri: İsrafil Özkan
Seslendirme: Prof. Dr. Bican Şahin
Editör: Dr. Seval Yaman

----

Mülkiyet Haklarının Gücü

Mülkiyet hakları neden vardır? Elbette zengin insanlar bu durumu sever; güzel evlerde yaşar, güzel arabalar kullanır ve mülkiyet hukuku sayesinde güvence altına alınan tüm maddi konforların tadını çıkarırlar. Ancak mülkiyet hakları sadece zenginler için değildir; hepimize hizmet eder. Her bir ev, araba ve diğer eşyaların kimin tarafından nasıl kullanılacağını belirleyerek, mülkiyet hakları barış ve refah içinde birlikte yaşamamıza katkı sağlar. Bu haklar, üretken emeği teşvik eder ve israfı caydırarak toplumumuzda yayılır. Hepimiz mülkiyet haklarından faydalanırız; aslında bu haklar, en az mülkiyete sahip olanlar için özellikle değerlidir. Nedenini görmek için sahilde bir yürüyüş yapalım.

Mülkiyet haklarının olmaması durumunda işlerin nasıl ters gidebileceğine dair iyi bir örnek mi arıyorsunuz? Tapu anlaşmazlığına konu olan hacizli bir evi düşünün. Bir şeyin sahibinin kim olduğu belli olmadığında, kimsenin onu koruma ve muhafaza etme teşviki olmaz. Sonuç: ihmal, yıkım ve israf.

Mülkiyet hakları, evlerden arabalara, dalgalardan her türlü kaynağa kadar çatışmaları önlememize yardımcı olur. Temel olarak, en iyi sörf molası bile sınırlı sayıda sürülebilir dalga sağlar. Daha da kötüsü, her dalga sadece bir kez sürülebilir. Çok sayıda sörfçüyü sadece birkaç iyi dalgayla bir araya getirdiğinizde, kıt kaynaklar üzerinde bir çatışma ortaya çıkar. İşte burada mülkiyet hakları devreye girer.

Sörfçüler, dalgaları paylaşmalarına yardımcı olacak gelenekler geliştirmiştir. Temel olarak, dalganın kırılan kısmına ilk yaklaşan sörfçü, dalgayı sürme hakkına sahiptir. Ancak bu sörfçü düşer, dalgayı kaçırır ya da köpüğe yakalanırsa, bir sonraki sörfçü dalgayı devralabilir. Böylece sörfçüler, dalgaları boşa gitmeden paylaşabilirler. Aslında sörfçüler, dalgalar üzerindeki mülkiyet haklarına saygı gösterir. Gerçekten de bir sörfçü başka bir sörfçünün yolunu keserse, sağdaki sörfçü "Bu benim dalgam!" diye bağıracaktır. İzinsiz giriş devam ederse, daha sert sözler ve hatta fiziksel müdahaleler gelebilir. Dalgalardaki mülkiyet hakları uzun sürmese de sörfçüler bunları oldukça ciddiye alır.

Klasik liberal akademisyenler de mülkiyet haklarını ciddiye alır. Nedenini anlamak için kitaplara bir göz atalım.

Günümüzde, ne mutlu ki, neredeyse herkes mülkiyet haklarının ekonomik büyümeyi teşvik ettiğini anlıyor. Ancak klasik liberal düşünürler, mülkiyet haklarının kökeni ve önemi konusunda özellikle derin bir anlayışa sahiptir.

Klasik liberaller, mülkiyet haklarını, yardımsever ve ileri görüşlü politikacılar tarafından yaratılan ayrıcalıklardan öte görürler. Nobel ödüllü ekonomist Friedrich Hayek, mülkiyet haklarının kökenini tarihin kendisinden bile önceye dayandırır: “Mülkiyetin tanınmasının, en ilkel kültürlerin bile yükselişinden önce geldiğine ve kesinlikle uygarlık dediğimiz her şeyin, bireylerin veya grupların korunan alanlarının tanımlanmasıyla mümkün kılınan bu kendiliğinden eylem düzeni temelinde büyüdüğüne artık şüphe yoktur.” Hayek, başka bir yerde, mülkiyetin, “insanların bireysel özgürlüğü, çatışmanın yokluğuyla uzlaştırma sorununa şimdiye kadar buldukları tek çözüm” olarak tanımlar. Hukuk, özgürlük ve mülkiyet ayrılmaz bir üçlüdür.
Hukukçu Randy Barnett'in tanımıyla, “Mülkiyet hakları, insanların doğası ve içinde yaşadıkları dünya göz önüne alındığında, toplum içinde başkalarıyla birlikte yaşayan kişilerin mutluluk, barış ve refah peşinde koşmaları için gerekli olduğu kadar ‘doğaldır’ da.” Mülkiyet haklarının insan toplumu için hayati önem taşıdığını kabul edersek, servetteki eşitsizlikler konusunda ne yapmalıyız?

Filozof Robert Nozick'in açıkladığı gibi, devletin “ya insanların kaynakları istedikleri gibi transfer etmelerini engellemek için sürekli müdahale etmesini ya da başkalarının herhangi bir nedenle kendilerine transfer etmeyi seçtikleri kaynakları bazı kişilerden almak için sürekli (veya periyodik olarak) müdahale etmesini” kabul edemediğimiz sürece bu tür eşitsizlikleri önleyemeyiz. Nozick, eşitliği sağlamak için serveti yeniden dağıtmak isteyenlere karşı alaycı bir şekilde “Özgürlük kalıpları bozar” yorumunda bulunmuştur.

....

Комментарии

Информация по комментариям в разработке