Type 0 Örnek Cümleler:
If/When you mix yellow and blue, you get green. (Sarıyla maviyi karıştırırsan yeşil elde edersin.)
If you smoke, you get older earlier. (Sigara içersen, daha erken yaşlanırsın.)
If you boil water, it evaporates. (Suyu kaynatırsan, su buharlaşır.) to evaporate/ivæpıreyt/(v.): buharlaş(tır)mak
If it’s hot, I go swimming. (Hava sıcak olursa, yüzmeye giderim.)
If I feel tired, I go to bed early. (Kendimi yorgun hissedersem, uyumaya erken giderim.)
If you eat a lot, you get fat. (Çok yersen, şişmanlarsın.)
If you press on this button, the television turns on. (Bu düğmeye basarsan televizyon çalışır.)
If he is busy, he never helps. (O yoğunsa, asla yardım etmez.)
If I cry, I get a headache. (Ağlarsam, başım ağrır.)
If you have health problems, you talk to your doctor. (Eğer sağlık sorunların olursa, doktorunla konuşursun.)
I ask for directions if I get lost. (Kaybolursam, yolumu sorarım.)
I go to Starbucks if I miss the train. (Treni kaçırırsam, kahve dükkanına giderim.)
I don’t go out if I get ill. (Eğer hastalanırsam, dışarı çıkmam.)
If I don’t sleep well, I get angry easily. (Eğer iyi uyumazsam çabucak sinirlenirim.)
Your hand gets burnt if you touch a fire. (Ateşe dokunursan elin yanar.)
Type 1 Örnek Cümleler:
If it rains, I will not go to work. (Eğer yağmur yağarsa, işe gitmeyeceğim.)
If I have money, I will buy a new car. (Eğer param olursa, yeni bir araba satın alacağım.)
If you study hard, you will pass the exam. (Eğer sıkı çalışırsan, sınavdan geçeceksin.)
If he invites me to his party, I will go. (Eğer beni partisine davet ederse, gideceğim.)
If Tom is late, I will go to work without him. (Eğer Tom geç kalırsa, işe onsuz gideceğim.)
If we go by bus, it will be much cheaper. (Eğer otobüsle gidersek, çok daha ucuz olacak.)
If you don’t hurry up, we will miss the plane. (Eğer acele etmezsen, uçağı kaçıracağız.)
Tom won’t talk to you again if you don’t invite him to your party. (Tom seninle bir daha konuşmayacak eğer onu partine davet etmezsen.)
If I don’t feel well, I won’t go to work. (Eğer kendimi iyi hissetmezsem, işe gitmeyeceğim.)
If you love me, you shouldn’t talk to Tom. (Eğer beni seviyorsan, Tom ile konuşmasan iyi olur.)
If you don’t study hard, you may/might not be able to pass the exam. (Sıkı ders çalışmazsan, sınavdan geçemeyebilirsin.)
If the weather is good, we will go to the park. (Eğer hava iyi olursa, parka gideceğiz.)
If I am not busy, I will help you. (Eğer yoğun olmazsam, sana yardım edeceğim.)
If you open the door, you will see me. (Eğer kapıyı açarsan, beni göreceksin.)
I will buy that phone if it isn’t too expensive. (O telefonu satın alacağım eğer çok pahalı değilse.)
I will not go if John comes. (Ben gitmeyeceğim eğer John geliyorsa.)
I will give Tom some money if I see him. (Tom’a biraz para vereceğim eğer onu görürsem.)
Информация по комментариям в разработке