Müvekkillerle teklifsizlikten sakınınız.
Mesleğin veriminin birinci sırrı, müvekkil ile teklifsiz olmamaktır. Bu, hiç şaşmayan bir düsturdur. İş sahipleri ile aranızda bir mesafe bırakınız. Müvekkil yazıhanenize gelirken bir kahve haneye, bir sinemaya girer gibi girmemelidir; hele bir sigara veya kahve içmek, dedikodu ve boşboğazlık etmek için hiç gelmemelidir. Ona his ettirmelisiniz ki yazıhanenizde yalnız iş karşılık beklenir. Hatta yazıhanenizin dışında dahi bu hissi veriniz.
Hülasa, iş sahipleri ile canciğer, sıkı fıkı, teklifsiz olmayınız. Teklifsizlik, meslek haysiyetiniz kırar, iş sahiplerine kendiniz oyuncak eder ve sizi bedavaya çalıştırır. İnsanlar çok tuhaftır. Başkalarını bedavaya çalıştırmaktan zevk alırlar. Sizde bu emellerini gıcıklayan bir yumuşaklık görünce istismar etmek isterler. Bunun başlıca sebebi de teklifsizliktir. İşlerini gördürmek için arkadaşlıktan, dostluktan bahsederler. Öyle vaziyet alırlar, öyle bir dil kullanırlar ki ücret istemeye utanırsınız. Öyle kurnaz müvekkiller vardır ki ücreti önlemek için sizi bir eğlentiye çağırır yahut evinde veya lokantada bir iki yemek yedirir, meyiliniz varsa birkaç kadeh rakı ile çakır keyif ederler. Artık dost oldunuz. Para isteyemezsiniz. Hâlbuki siz o işten alacağınız ücretle yüz defa daha iyi yemek yer,
daha iyi eğlenirsiniz.
Eğer sizinle samimi dost gibi görüşen o adamın minnettar kalacağını, insanca yardımınızdan dolayı size karşı sevgi ve saygı besleyeceğini sanıyorsanız aldanırsınız. Ah, insan denilen mahlûk, ne muammadır? Ne karışık, ne bilinip anlaşılmayan bir varlıktır. Böyle bedava çalıştırdıkları ilim adamlarına hürmet edecekleri yerdi onlarla eğlenir, eğilmiş gördükçe sırtlarına daha ziyade binerler. İnsan ruhunun en çirkin bir yüzü de, zayıfı, yumuşağı ezmektir. Kendinizi ezdirmeyiniz. Yerlere kadar eğilmeyiniz. Bir ziyafet, ufak bir menfaat mukabilinde ilminizi, seciyenizi oyuncak etmeyiniz. Yardımınızın mukabilini almak, işinizde şerefli bir adam gibi sevgi ve saygı görmek isterseniz, herkese ve bilhassa davalarını aldığınız, istişarelerini yaptığınız adamlara kendinizi dirhem dirhem ve fakat kibarca satınız. Teklifsizlik, bunun birinci düşmanıdır. Müvekkillerle teklifsiz olmayınız.
Şimdi içinizden şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum: Yeni işe başladık, fakat kafa tutarsak iş bulamayız. Onun için iş sahiplerinin suyuna gitmeliyiz... Bu çok yanlıştır. İş sahipleri siz yumuşadıkça sertleşir, siz arkalarından koştukça kaçarlar. Dava almanın, müvekkil tutmanın, namus dairesinde para kazanmanın yolu başkadır. İyi bir tahsil görmüş, avukatlık için lazım gelen vasıfları haiz bulunmuş iseniz, daima okuyor, çalışıyor ve dürüst hareket ediyorsanız er geç meydan sizindir. Çabuk avukat olunmaz, acele ile para kazanılmaz. Müvekkilinize kendinizi ezdirip kan ter içinde boşuna çalışmaktan ve sonunda sıhhatinizi, haysiyetinizi kaybetmekten ise yazıhanede oturup kitap okumak yahut ta mahkemelere ve konferanslara gidip birkaç faideli söz dinlemek daha hayırlıdır.
Meslekte vakarınızı muhafaza ediniz, müvekkillerinizle aranızda mesafe bırakınız, fazla teklifsiz olmayınız, hatta zaruret olmayınca ve en aşağı on defa davet edilmedikçe yemeğini yemeğiniz, derken yazıhaneye her gelene kafa tutunuz, çalım satınız demek istemediğimi elbette anladınız. Avukat, maddi hayatta muvaffak olmak için sempatik olacak, kibirli ve çalımlı olmayacak, herkesi kendisinden soğutacak hallerden, sahte vakarlıklardan sakınacaktır. Bu muvaffakiyetin alfabesidir. Fakat aynı zamanda bir ilim adamına yakışan ciddiyet ve vakarı da gösterecektir. Müvekkiller böylelerini arar, böylelerine sarılır ve böylelerine ücret verirler. Onlardan yardımınızın mukabilini almak, itimat görmek isterseniz sarmaş dolaş olmayınız. Sizi boşu boşuna döndürür, boynunuza zincir takar ve çabucak yıpratırlar. İyi çocuktur, derler ama, bıyık altından gülerler. Mühim bir iş çıktığı zaman, kendisini idare etmeyi bilen başka avukata müracaat ederler, kendilerinden iyi bir avukat isteyene başkalarını tavsiye ederler. Çünkü siz kendisine mühim işi becerecek, kendisini ağır satacak bir kıymet göstermemiş oldunuz.
Meslekte bu dereceye düşmekten çok sakınınız. İşte bir kere böyle başlar ve böyle bir nam alırsanız sonuna kadar küçük, orta kalır ve hiçbir zaman büyük ve zengin bir avukat olamazsınız.
Rahmetli meslek büyüğümüz Av. Ali Haydar Özkent’in “Avukatın Kitabı” adlı eserinden "Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar" kısmından alınmıştır. Bu kısmın tamamını bölümler halinde kanalımızdan paylaşacağız.
Bir Tutam Hukuk Derneği Resmi Web Sitesi :
birtutamhukukdernegi.org.tr
Bir Tutam Hukuk Derneği Sosyal Medya Hesapları
/ birtutamhukukdernegi
/ hukukdernegi
Bir Tutam Hukuk Sosyal Medya Hesapları
/ birtutamhukuk_
/ birtutamhukuk_
Информация по комментариям в разработке