ZEMZEM SUYU AKAN TÜRBE | ŞEYH ŞABANI VELİ 500 YILLIK EVİ, GÖMLEĞİ VE SARIĞI

Описание к видео ZEMZEM SUYU AKAN TÜRBE | ŞEYH ŞABANI VELİ 500 YILLIK EVİ, GÖMLEĞİ VE SARIĞI

Kanalımıza Abone OL :    / muhammedlutfituran  

Sosyal Medya Hesaplarımız :
Instagram ►   / lutfituran03  
Facebook ►   / muhammedlutfi.turan  
Telegram ► https://t.me/muhammedlutfituran
Whatsapp ► https://wa.me/905426346485
E-POSTA ► [email protected]

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde dünyaya geldi. Hayatına dair bilgilerin önemli bir kısmı, Şâbân-ı Velî Dergâhı’nın beşinci şeyhi Ömer Fuâdî’nin Menâkıb-ı Şerîf-i Pîr-i Halvetî Hazret-i Şa‘bân-ı Velî adlı eserine dayanmaktadır. Ömer Fuâdî doğum tarihi hakkında bilgi vermez. Son dönem kaynaklarında doğumu için 902 (1497) (Ozanoğlu, s. 6) ve 905 (1499-1500) (Hüseyin Vassâf, III, 512) yılları zikredilmektedir. Yakın döneme ait bir Şâbânî icâzetnâmesindeki kayda dayanarak 886’da (1481) dünyaya geldiği ileri sürülmekte, Şâbân-ı Velî Müzesi’nde bulunan bir silsilenâmede de aynı tarihin verildiği belirtilmektedir (Çiftçi, s. 94). Annesini ve babasını küçük yaşta kaybeden Şâbân-ı Velî’yi bir hanım evlât edindi. İlk öğrenimini Taşköprü’de yaptıktan sonra Kastamonu’daki Abdürrezzak Camii Türbesi’nde medfun bulunan Osman oğlu Hoca Velî’den tefsir ve hadis dersleri okuyup icâzet aldı. Daha sonra İstanbul’a giderek Fâtih medreselerinden birinde kaldı (Ömer Fuâdî, s. 37). Bu medresenin Karadeniz Başkurşunlu Medresesi olduğu, burada dokuz yıl Kur’ân-ı Kerîm, tefsir ve hadis gibi ilimleri tahsil ettiği, Eyüp Camii’nde kürsü şeyhliği ve dersiâmlık görevlerine tayin edildiği yolundaki mâlûmat (Çiftçi, s. 96; Erol, s. 507) eski kaynaklarda yer almamaktadır.

Ömer Fuâdî’nin verdiği bilgiye göre öğrenimini tamamladığı günlerde rüyasında kendisine, “Vatan-ı aslînize gidiniz” denilmesi üzerine muhtemelen 925 (1519) yılında birkaç arkadaşıyla birlikte Kastamonu’ya dönmek için yola çıkan Şâbân-ı Velî, Düzce ile Bolu arasındaki Konrapa’da Halvetiyye’nin Cemâliyye kolunun pîri Cemâl-i Halvetî’nin halifelerinden Hayreddin Tokadî ile karşılaştı. Hayreddin Efendi sohbet sırasında kendisine bir âyetin meâlini sordu, o da müfessirlerin görüşlerine göre cevaplar verdi. Hayreddin Tokadî’nin âyetin ledünnî mânasını kendisinin o güne kadar öğrendiklerinden çok farklı şekilde izah etmesi gönlünde derin izler bıraktı. Arkadaşlarına Hayreddin Efendi’nin yanında kalacağını söyledi ve onun dervişi olup on iki yıl kendisine hizmette bulunduktan sonra seyrüsülûkünü tamamlayıp halife olarak Kastamonu’ya gönderildi. Bu durumda onun 937 (1530-31) yılı civarında Kastamonu’ya döndüğü söylenebilir. İstanbul’dan birlikte yola çıktığı arkadaşlarından Muslihuddin Efendi de Hayreddin Tokadî’ye intisap etti. Hayreddin Tokadî ona hilâfet vererek memleketi Düzce Karaköy’e gönderdi, Şâbân-ı Velî de kendisine yoldaşlık etti (Ömer Fuâdî, s. 40-41; Tatcı, s. 309-318). Atâyî’nin Şâbân-ı Velî’nin Konrapalı Muslihuddin Efendi’ye hizmet ettiğini söylemesi (Zeyl-i Şekāik, s. 199) doğru değildir.

Şâbân-ı Velî, Kastamonu’ya geldiğinde önce Halvetî şeyhlerinden Seyyid Sünnetî Efendi’nin Hisarardı semtinde zâviye olarak kullanmak için yaptırdığı mescide yerleşti, bir süre sonra yakınındaki Cemal Ağa (Hüsam Halîfe) Camii’nde inzivaya çekildi. Menâkıb-ı Şeyh Şa‘bân-ı Velî’de belirtildiğine göre (s. 42-43) bu sırada yanına saf bir köylü gelip, “Dürüst birine benziyorsun, ne zamana kadar burada garip ve aç oturacaksın?” diyerek çobanlık yapmasını teklif edince Şâbân-ı Velî de irşad görevini kastedip buraya halkı gütmeye geldiğini söyledi. Cemal Ağa Camii’nden, Ömer Fuâdî’nin “erbâb-ı velâyetten hali ve kemali gizli azizlerden” diye tanıttığı Hacı Seydi ve Çatak Baba’nın teklifleriyle tekrar Seyyid Sünnetî Mescidi’ne dönen ve burada birçok defa erbaîn çıkaran Şâbân-ı Velî, bu mescidin şehrin dışında olması sebebiyle bazı dervişlerinin ısrarlı daveti üzerine şehir merkezindeki Honsalar Camii’ne taşındı. Buradaki irşad faaliyetleri sırasında Şâbân Dede, Şâbân-ı Velî diye tanınmaya ve kerametleri dilden dile dolaşmaya başladı (a.g.e., s. 48). Honsalar Camii, Atabey Gazi mahallesinde çıkan bir yangında yanınca Hisarardı’nda Seyyid Sünnetî Mescidi yakınındaki Eyüb Halîfe tarafından bağışlanan bir eve taşındı (a.g.e., s. 68-69), yerine geçecek şeyhlerin de burada oturması için bir vakıfnâme tanzim ettirdi. Daha sonra Şâbâniyye tarikatının âsitânesi olacak bu mekânda uzun yıllar irşad faaliyetini sürdüren Şâbân-ı Velî 18 Zilkade 976 (4 Mayıs 1569) tarihinde vefat etti ve tekkesinin bahçesine defnedildi (Ömer Fuâdî, s. 93). “Eyledi Şa‘bân Efendi azm-i dildâr-ı cinân” mısraı vefatına tarih düşürülmüştür.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке