Hz. Nuh Peygamber, Nuh'un Gemisi ve Nuh Tufanı | Peygamberler Tarihi

Описание к видео Hz. Nuh Peygamber, Nuh'un Gemisi ve Nuh Tufanı | Peygamberler Tarihi

Muharrem Ayınız ve Aşure Günüzün Mübarek olsun.

HZ. NUH PEYGAMBER
İnsanların Allah’a ibadetten uzaklaşıp putlara tapmaya başlamaları üzerine Cenâb-ı Hak, onlara Hazret-i Nûh’u Peygamber olarak gönderdi. Hazret-i Nûh, İdris Peygamber’in dinine bağlı bir âilenin çocuğuydu.

NUH’UN GEMİSİ İNŞA EDİLİYOR
Allah, Nûh Peygamberin duasını kabûl etti. Ona bundan sonra, nasıl hareket edeceğini de şu sözleriyle bildirdi:
– Ey Nûh! Sana vahyedeceğimiz şekilde bir gemi yap. Sonra yer ve gök birbirine karışıp zâlimler yok olurken, sakın onlara acıyıp benden bir istekte bulunma. Onlar bu azabı gerçekten haketti...
Hazret-i Nûh, Allah’ın yardımı ile büyük bir geminin yapımına başladı. Geminin nasıl yapılacağını bizzat vahiy meleği Cebrâil tarif ediyordu. Hazret-i Nûh ve mü’minler de o tarife göre hareket ediyorlardı.
NUH TÛFANI
Nûh Peygamber ve ona inananlar, gemiye binmiş, tûfanın kopmasını bekliyorlardı. Bu bekleyiş uzun sürmedi. Birden hava kapkara bulutlarla kaplandı. Bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmaya başladı. Ayrıca yerden de sular fışkırıyor, karalar yavaş yavaş suya gömülüyordu. Çok şiddetli esen rüzgâr ise, dağ gibi dalgalar meydana getiriyordu.
Putperestler, panik içindeydi. Pek çoğu daha tûfan başlar başlamaz sular altında kalıp boğulmuşlardı. Sağ kalanlar da, yüksek tepe ve dağlara çıkmaya çalışıyorlardı.
Bir ara Nûh Peygamber’in gözüne, putperest oğlu Ken’an ilişti. Bir dağın tepesine doğru tırmanıyordu. Bu manzara, Hazret-i Nûh’un şefkatine dokundu. Oğlunu kurtarmak arzusuyla, sevgi dolu bir sesle:
– Ey oğulcağızım. Gel, iman et. Sen de bizle beraber gemiye bin. Kâfirlerle beraber olma. İşte görüyorsun sular durmadan yükseliyor. Bundan kaçıp kurtuluş imkânı yok, dedi.
Ken’an’da bütün bu olanlara rağmen, hiçbir yumuşama yoktu. Babasına karşı nefret doluydu. Bu yüzden, onun şefkatle uzanan ellerini reddetti:
– Hayır, gelemem. Senin gemine bineceğime, bir dağın tepesine çıkarım daha iyi.
Hazret-i Nûh, yine onu kurtarmaya çalıştı:
– Oğlum bugün mü’minlerden başkası için kurtuluş yoktur. İnadın bir mânâsı yok. Haydi gel.
Fakat Hazret-i Nûh, sözlerini tamamlayamadan oğlu ile arasına büyükçe bir dalga girdi. Bu dalga Ken’an’ı sürükleyip götürdü.
Receb ayının 10’unda yükselmeye başlayan tûfan suları, kısa sürede bütün karaları kaplamıştı. En yüksek dağlar bile, sular içinde kaybolmuş, görünmez olmuştu. Mü’minler gemide selâmete ererken, müşriklerden tek bir fert bile sağ kalmamıştı. Hepsi yok edilmişti. Hazret-i Nûh’un arzusu böylece yerine gelmiş oluyordu.
Tûfan 6 ay kadar sürdü. Daha sonra, Allah’ın emri ile yağmurlar dindi. Yerden kaynayan sular kesildi. Fırtınalar geçerek hava sakinleşti. Sular ağır ağır çekilmeye başladı. Hazret-i Nûh’un gemisi Cudî adında bir dağın tepesine oturdu. Karalardan sular çekilip yaşamaya elverişli hale gelince, Cenâb-ı Hak, Hazret-i Nûh’a şu vahyi indirdi:
– Ey Nûh! Sen ve beraberindeki mü’minler, bereket ve selâmet içinde yeryüzüne inin. Artık Allah’ı inkar edenler tamamen yok olup mü’minler kurtuldular.
Hazreti Nuh ve mü’minler, 10 Muharrem günü gemiden inerek karaya ayak bastılar. O gün kurtuluşlarına bir şükran borcu olarak oruç tuttular. Yiyecek ve içeceklerden artan malzemelerin hepsini birbirine kattılar. Aşure adını verdikleri yeni bir yiyecek yaptılar.
O günden bugüne binlerce yıldır, bu âdet devam eder gelir. Bütün mü’minler, Hazreti Nuh ve beraberindekilerin kurtuluşlarını oruç tutarak, aşure yaparak 10 Muharrem günü kutlarlar. Tûfan olayı âdeta yeniden yaşanır, alınması gereken dersler yeniden hatırlanır.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке