Koltuk sevdası! Makam, mevki putu... / Mektubat şerhi, 52. Mektup / 03.07.2018 Kerem Önder

Описание к видео Koltuk sevdası! Makam, mevki putu... / Mektubat şerhi, 52. Mektup / 03.07.2018 Kerem Önder

Koltuk sevdası! Makam, mevki putu... / Mektubat şerhi, 52. Mektup / 03.07.2018 Kerem Önder

وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِي
فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ إِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مِكِينٌ أَمِينٌ ﴿٥٤﴾


“Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki:
“Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.” (Yusuf 54)

“Alimler, Yûsuf (a.s.) hapiste iken Cibril'in onun yanına geldiğini ve ona "Allahım, benim için katından genişlik ve bir çıkış yolu ver ve beni, bilmediğim ve ummadığım bir taraftan nzıklandir" dediğini, işte bundan dolayı da Allah Teâlâ'nın onun duasını kabul eniğini ve onun hapisten kurtulması için böyle bir sebep halkettiğini söylemişlerdir.

Sözün özü, kısaca şudur: Hükümdarın şu sebeplerden dolayı, Yûsuf hakkındaki güveni ve itimadı çok olmuştur:

a) Onun ilmine güvenmiştir. Zira, yanına toplanmış olan kâhinleri rüyayı tabir etmekten aciz olup, Yûsuf {a.s.) da, doğruluğuna aklın şehâdet ettiği o uygun cevab* serince, meliğin gönlü Yûsuf'a meyletmiştir.

b) Onun, Yûsuf'un sabrı ve sebatı hususundaki güveni artmıştır. Bu böyledir; z ra o, yıllarca hapishanede kaldıktan sonra, metîk kendisine hapishaneden çıkma tzni verince, o oradan çıkmak için can atmamış, aksine sabredip beklemiş ve her şeyden Önce, kendisinin bütün töhmetlerden uzak ve berî olduğuna delâlet edecek o4an şeyin (melik tarafından) incelenmesini istemiştir.

c) Onun çok güzel bir terbiye ve edebe sahip olduğu hususundaki inancı artmıştır. Zira, Yûsuf {a.s.), her ne kadar maksadı azizin karısını zikretmek idiyse de, "eüerini -esen o kadınların zoru neydi kendilerine sor?" (Yûsuf, 50) ifadesiyle yetinmiş, en Düyük belâiar kendisine o Azizin karısı tarafından geldiği halde ondan bahsetmemiş, sadece diğer Mısırlı kadınların durumuna değinmiştir. İşte bu, çok hayran kılıcı bir edeb ve terbiyenin mahsulüdür.

d) Onun, her türlü töhmetten uzak olmasıdır. Çünkü karşı taraf, onun temizliğini, nezaketini ve suçtan berî ve uzak olduğunu kabul etmiştir.

e) Sucu, Yûsuf'u, taâtlara koşma ve hapishanede bulunanlara iyilik etme hususunda, son derece sây-ü gayret göstermece nitelemiştir.

f) O, yıllarca hapishanede kalmıştı. Bütün bunların her biri o insan hakkında iyi niyetli olmayı gerektiren şeylerdir. Ya bunların hepsi tek bir kimsede bir araya gelmişse! İşte bundan dolayı, hükümdarın, Yûsuf hakkındaki hüsn-i niyyeti artmıştır. Allah, bir şeyin olmasını istediğinde o şeyin sebeplerini bir araya getirir ve onları kuvvetlendirir.
Bunu iyice kavradığında biz diyoruz ki: Melik tarafından Yûsuf'un bütün bu halleri görülüp tesbit edilince, onun Yûsuf'u kendisine müsteşar edinmek hususundaki arzusu artmış ve bunun üzerine "Getirin onu bana! Onu kendime has bir müsteşar edineyim!" demiştir. Rivayet olunduğuna göre elçi, Yûsuf'a "Hapishane kirlerinden temizlen, güzel elbiseler giyin ve güzel bir görünüm arzet, kendine çekidüzen ver! Çünkü hükümdarın yanına gideceğiz" demiş, o da hapishanenin kapısının üzerine, "Burası, meşakkat yeri, dirilerin kabri, düşmanların sevinç vesilesi ve dostların da tecrübe kazandığı yerdir!" şeklinde yazmıştır. Yûsuf (a.s.), meliğin yanına girerken de "Allahım, senden, senin hayrın vasıtasıyla onun hayrından istiyorum; ve onun şerrinden, senin izzet ve kudretine sığınıyorum!" dedi. Daha sonra, ona selâm vererek, İbranice ona dua etti.

"İstihlâs" bir şeyin, ortaklık şaibelerinden kurtarılarak arındırılmasını istemek, has kılmak demektir. Bu melik de, Yûsuf'un sırf kendi emrinde olmasını ve ondan hiç kimsenin, kendisine ortak olmamasını istemişti. Çünkü kralların adeti, nefis ve güzel şeylerin sadece kendilerinde bulunmasını istemektir. Binâenaleyh, kral da Yûsuf'un, o zamanın tek insanı ve eşi bulunmaz bir kimse olduğunu anlayınca, onun sadece kendisine has olmasını istemiştir.

Rivayet edildiğine göre hükümdar, Yûsuf'a "Ehlim ve benimle birlikte yemek yemen hariç, senin benim her şeyime ortak olmanı arzu ediyorum" demiş; bunun üzerine de Yûsuf (a.s.): "Sen, benim seninle beraber yemek yememi istemez misin? Zira ben, Yûsuf İbn Yakûb İbn İshâk ez-Zebîh İbn İbrahim el-Halit im (a.s.j" demiştir.

Devamı yorumda...





Web / http://keremonder.com
Facebook /   / kereminden  
Twitter /   / keremonder1  
Instagram /   / kerem_onder  
İngilizce Altyazı Kanalı /    / @keremonderenglish  
Almanca Altyazı Kanalı /    / kerem Önder deutsch  

Комментарии

Информация по комментариям в разработке