TERK EDİLMİŞ HASTANEYE GİTTİM - BALLIDAĞ SANATORYUMU

Описание к видео TERK EDİLMİŞ HASTANEYE GİTTİM - BALLIDAĞ SANATORYUMU

Kanalımın gelişebilmesi ve büyüyebilmesi için destek olursanız sevinirim.

iletişim: [email protected]
İnstagram: hasannnada

BALLIDAĞ GÖĞÜS HASTALIKLARI HASTANESİ

İstanbul Heybeliada Sanatoryumu 16 yataklı olarak açıldı. Zaman içinde yeterli hizmeti vermeyince, ikinci Sanatoryum olarak, Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Cerrahisi Hastanesi açıldı. Bu hastanenin de yükü zamanla artınca, ( o yıllarda demek ki verem hastalığı oldukça sık görülüyormuş ) , bu yükü hafifletmek için yeni bir sanatoryum açma gereği doğuyor. Uygun yer arayışları içinde, bakir, havası temiz, oksijen deposu bir orman cenneti olan Daday’daki Ballıdağ mevkii akla geliyor. ( bir söylentiye göre, 1950’li yılların başında dönemin başbakanı Adnan Menderes ve İsviçreli uzmanlar helikopterle havadan keşif yaparlarken. Ballıdağ’ı fark ediyorlar, beğendikleri bu bölgede sanatoryum kurulmasına karar veriyorlar, ? ). Bu karadan sonra , Sanatoryum konusunda oldukça ileri durumdaki İsviçreli uzmanlardan yardım isteniyor.

Ballıdağ’a karar verildikten sonra, 1954 yılında İsviçre’deki hastane mimarisi örnek alınarak, 300 veya 350 yataklı sanatoryum inşa ediliyor. Elli üç bin dönümlük bir orman denizi içinde, çevreyi fazla bozmadan yapılan hastane binası ve eklentileriyle ülkenin dört bir tarafından gelen ( Urfa, Mardin, Diyarbakır, İskenderun Demir-çelik işçileri ) verem ve diğer göğüs hastalığı olanlara şifa kaynağı oluyor. Değerli şair ve yazarımız , Hababam’ın Babası, Rıfat Ilgaz da burada 3 ay tedavi görüyor.


Sanatoryumun en aktif çalışma dönemi 1970-1980 arası. 150 kadar personel vardiyaile çalışıyor. O yıllarda henüz sanatoryumlar, verem savaş dispanserleri ya da hastanelerin ilgili bölümleri yaygın olmadığından, tüm hastalar, Heybeliada, Süreyyapaşa veya Ballıdağ’a yönlendiriliyor. Televizyonlarda sık sık gördüğümüz göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ nın da Ballıdağ’da bazı anıları var :


1985 yılında mecburi hizmetini Ballıdağ ‘da yapıyor. O yıllar SSK hastanesi, başhekimi Erol Subaşı. Yaşantısını yandaki lojmanda sürdürüyor. Rıfat Ilgaz’ın hasta yatarken röntgen filimlerine baktığını hatırlıyor. Demek, Heybeliada da yeterli tedavi alamayınca kendisini Ballıdağ’a sevk etmişler. Ballıdağ epey ünlüymüş o yıllarda, zira Süreyyepaşa duruken neden buraya göndersinler ? tek yanıtı, şüphesiz ki Ballıdağ’ın eşsşiz bir oksijen deposu olmasıydı. Küçükusta burada kendisini tamamen hastalara verir ve çıkan sonuçlardan yayınlar yaparak doçentliğine hazırlanır. Ballıdağ, kendisi için merkezden uzak, ulaşım zorluğu olan bir mahrumiyet bölgesidir. İki yıl burada kalır ama her an, bir an önce buradan tayinini İstanbul’a yaptırma arzusundadır. Çalıştığı dönemlerde hasta sayısı 100 civarında, bazen 40, 50 olabiliyor. Hastanenin doktorsuz ve hastasız olduğu günlere de tanıklık yapmış.


Sonuçta nihayet İstanbul Cerrahpaşa’ya tayinini yaptırıyor. Hastanenin geleceği ile ilgili olarak , yatılı okul veya dinlenme tesisi önerisi var. Bir uzman olarak ,o bile binanın tekrar hastane olamayacağı kanaatinde. Küçükusta burada bir gerçeği vurgulamış. Görev yapan doktor ve diğer personel burayı bir anlamda mahrumiyet bölgesi olarak görmüş. Merkezden uzaklık, ulaşım zorluğu, yaşamı kolaylaştıracak diğer olanakların kısıtlılığı vs. Nitekim, yapılan haberlerde, gelen doktorların kısa sürede tayinlerini başka yerlere yaptırdıklarını öğreniyoruz.


Aslında hastanenin yapılış felsefesi mükemmel, aynen İsviçre modeli. Yani çalışan tüm personelin konforlu bir yaşam sürmesi için her şey düşünülmüş. Çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, spor salonları ve sıkı durun, hoşça vakit geçirmeleri için Tiyatrosu bile yapılmış. Yani o dönem Daday’ında mükemmel bir yaşam merkeziymiş. Böyle bir merkezin , ilçenin sosyo-ekonomik yaşantısında da olumlu etkiler yapması kaçınılmazdı doğal olarak.


Ancak , ne var ki 1980 darbesi ile her şey , başka diğer alanlarda da olduğu gibi gerilemeye başlamış. Ballıdağ’ da bundan olumsuz etkilenmiş tabii ki. Bu yıla kadar sanatoryumlar, ülkenin veremle savaşta çok önem verdiği bir konudur ve tüm giderler devlet tarafından üstlenmiştir. Ancak darbeden sonra Ballıdağ ve diğer sanatoryumlardan destek yavaş yavaş çekilince, zorluklar başlamış. Malzeme sıkıntısı eleman sıkıntısı başlamış. Sanatoryumların sağlık bakanlığına bağlı devlet hastanelerine bağlanması ile zorluklar artış göstermiş. Sonraki süreçte Devlet hastanelerinde de ilgili bölümlerin açılması ile gelen hasta sayısı da giderek azalmış ve en sonunda sıfırlanmış.

kaynak: devamı için bu linke tıklayın:
http://www.sadikerik.com/prof-dr-sadi...

Комментарии

Информация по комментариям в разработке