MEVLANA GELDİM SANA (ŞEB-İ ARUS) - SÖZ MÜZİK AYKUT İLTER
❤ ABONE OL ╰┈➤ https://bit.ly/3y0upUz ABONE OLUN (Öğretmen ve Eğitim)
MEVLANA GELDİM SANA KARAOKESİ • KARAOKE MEVLANA GELDİM SANA (ŞEB-İ AR...
⭐ 🎧 ORFF VİDEOLARI • ORFF EĞİTİMİ ORFF VİDEOLARI
⭐ 🎧 • --► orff Eğitimi orff şarkıları orff ...
⭐ 🎧 ÇOCUK ŞARKILARI • Çocuk Şarkıları Notaları Oyunları
⭐ 🎧 BANDO EĞİTİM VİDEOLARI BANDO TAKIMI • BANDO BORU ve TRAMPET TAKIMI EĞİTİM V...
• Bando Takımı Çalışma Ders Videoları E...
Şeb-i Arus Mevlana Geldim Sana Söz Müzik Aykut İlter Mevlanayı Anma Günü Bestesi ve Felsefesi
Yeni videolardan haberdar olun ABONE OLUN.
Emeğe Saygı Çerçevesinde Videoyu Beğenip Paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızla destek olursanız katkı sağlamış olursunuz.
Bana telefon ile ulaşabilirsiniz. 0532 322 2351
Şeb-i Arus Mevlana Geldim Sana Söz Müzik Aykut İlter Mevlanayı Anma Günü Bestesi ve Felsefesi
MEVLANA GELDİM SANA Söz Müzik Aykut İlter
KALP SEVGİ DOLUYSA GÜZEL BAKAR HAYATA
İNSAN BULUR ERDEMİ ADALETLİ OLURSA
SENİ ANLAMAK İÇİN DÜŞTÜM SENİN YOLUNA
-----------------------------------------------------------------------------
YA MEVLANA MEVLANA YA MEVLANA GEL DER BANA
MEVLANA YA MEVLANA MEVLANA GELDİM SANA
OKU BİR DAHA OKU SORGULA FELSEFE BU
BİLGİ DERİN BİR KUYU TERBİYE ET RUHUNU
EĞER KALPTEN İSTERSEN AKIL BULUR YOLUNU
şeb-i arus,şebi aruz,mevlana celaleddin rumi,mevlana,mevlana geldim sana,mevlanayı anma günü
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında “Bilginlerin Sultânı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled’tir. Annesi ise Belh Emiri Rü
Şems-i Tebrîzî (Farsça: شمس تبريزى; 1185-1248), İranlı[1] mutasavvıf. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan "Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî" adındaki nazım eser sayesinde tanınan Mevlana'nın sohbet şeyhidir.
1186 yılında Tebriz'de doğmuştur. Adı Muhammed, lakapları Şemseddin, Şems, Şems-i Tebrizî ve Şemsü'l-hak ve'd-din'dir. Babası Ali bin Melikdad Horasan'ın Bezer vilayetinden ticaret yapmak gayesiyle Tebriz'e gelip yerleşen bir tüccardır. Başka bir rivayete göre babası, İsmailî dâîsi olup daha sonra Sünniliğe geçmiş olan Alamut valiliği görevinde bulunmuş Havend Celaleddin'dir. Ancak bu rivayet Mevlevi kaynaklarında mevzubahis olmadığı ve Havend Celaleddin'in Ahmed adındaki oğlundan başka oğlu olmadığı gerekçe gösterilerek kabul edilmemiştir.
Ahmed Eflâkî'nin Menâkıbü’l Ârifîn'inde ve Makalat-ı Şems-i Tebrizi'de gençlik yıllarında medrese eğitimi almadığı, manevi halleri olduğu, sema yaptığı ve riyazette bulunduğu rivayet edilir. Çeşitli kaynaklarda Tebrizli Ebubekir Selebâf adındaki şeyhe bağlandığı belirtilir. Sahîh Ahmed Dede eserinde Şems'in şeyhine 22 yaşında bağlanıp 14 yıl hizmet ettiğini ifade eder. Geçimini sepet örerek temin eden, müritlerinin hırka giymesine izin vermeyen, melâmet ve fütüvvet ehli sufi olan şeyhi Ebubekir Selebâf, Şems'in şahsiyetinin şekillenmesinde büyük etki sahibidir.
Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine "Şemseddin Perende" (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona "Kâmil-i Tebrizî" adını vermişlerdir.
Hayatı, şahsiyeti ve görüşleri
Daha sonraları Sacaslı Şeyh Rukneddin, Tebrizli Selahaddin Mahmut ile mutasavvıf Necmüddin Kübra’nın halifelerinden Centli Baba Kemal’e intisap ederek onlardan feyz almıştır. Muhammed’in ahlakını örnek alan Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevî bir işaret üzerine de Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’yi arayıp bulmuştur. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlânâ ile üç-üç buçuk yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur.
Şems-i Tebrizî Şam’a döndüğünde, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî için onun yokluğu dayanılmazdır. Şems’in varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlânâ’ya ileri geri laflar etmişlerdir. Celâleddîn Rûmî’nin bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir:
"Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz."
Информация по комментариям в разработке