HASİBE EREN "Sitcom Kraliçesinin bilinmeyen, zor geçen çocukluk yılları ve hayat hikayesi"

Kimi zaman kafası az gidik samim karakterinin çılgın ve çatlak kız kardeşi olarak çıktı karşımıza kimi zaman da ülkeyi kahkaya boğan makbule karakteriyle... En imkansız rolleri izlenebilir kılan özel bir yetenekti o. Sosyetik bir kadın, nemrut bir iş insanı ya da kırlardan kopmuş gelmiş bir köylü hiç farketmezdi onun için. her rolüyle içimizi ısıtır bir şekilde sevdirirdi kendisini... Evde kalmış kız rollerini en içten canlandıran kıvırcık saçlı kadın o. burhan'la oynar burhan zirve yapar, nurhayat'la oynar nurhayat zirve yapar ardından eylem ve vasfiye zirve yapar güldür güldür show a katılır etrafındakilere oyunculuk dersi verir dizilerin gizli hazinesi gibidir o... İşte bu hikaye tiyatro sahnelerinde devleşen, 90 larda da 2000 lerde aynı görünüp hiç yaşlanmayan, ne kadar güzel olsa da gençliğinde erkeklerin onu hep kanka olarak gördüğü bir sitkom kraliçesinin hikayesi... Hasine Eren almanya da yaşayan türk bir ailenin kızı olarak 6 haziran 1975 tarihinde doğdu. Aslen Kahramanmaraşlı olsa da almanya da doğması ona yepyeni kapılar açtı. aile büyüklerinin anlattıklarına göre iyi oyunlar kuran kuzenleri ve kardeşi için kuklalar hazırlayan sahneler kurup farklı karakterler oynatan bir çocuktu içinde hep bir oynama isteği vardı hayatında 9 yaşına kadar her şey şahaneydi muhteşem okullarda okuyan harika ortamlarda yaşayan belgeseller izleyip gezilere götürülen havuzlu bahçesinde oyunlar oynayan Hasibe 9 yaşına geldiğinde Almanya'dan Türkiye'ye gelmek zorunda kaldı ekonomik olarak büyük bir çöküş yaşamışlardı çünkü bu öyle bir çöküştü ki en çok istediği şey genç kız kıyafetleri giymekti çünkü abisinin kıyafetlerini giyerek büyümek zorundaydı Türkçe alfabeyi bile tam olarak hakim olmayan Hasibe için modern matematikten klasik matematiğe geçiş yapmak ezbere dayalı eğitim sistemine alışmak hatta bir örnek giyinmek bile ciddi sıkıntılar yaratmıştı ama bu durumu bir sene içinde atlattı 5 sınıfa giderken Anadolu lisesi seni hazırlanan bir çocuğa dönüşmüştü. Yıllar sonraysa bir televizyon programında o dönemde yaşadıklarını şöyle anlattı: küçükken Meryem Uzerli gibi konuşuyordum Almanya'ya her gittiğimde orayı çok sevdiğimi ve oraya ait hissettiğimi düşünüyorum köyüme gitmiş gibi hissediyorumbu arada ciddi bir mahalle baskısıyla da karşılaşmıştı mahallede oynarken şort giydiği için utanması gerektiğini söyleyen arkadaşlarıyla uğraşıyordu. Doğuştan gelen oyunculuk sevdası yaş aldıkça daha fazla büyüdü içinde. biriktirdiği harçlıklarla şehir tiyatrolarına bilet alıp oyunlar izliyordu. İleri yıllardaysa konservatuar okumak istiyordu ancak ailesi buna sıcak bakmıyordu. o da önce ailesinin gözünde daha geçerli olacak bir bölüme kaydı oldu İstanbul üniversitesi Reklamcılık bölümüne başladı ama okula başlar başlamaz tiyatro topluluğunu bulup hemen dahil oldu bunlarla da kalmayacaktı elbette yine İstanbul üniversitesi'nde tiyatro eleştirmenliği ve dramatoloji bölümünü de bitirecekti öğrenciyken öğrenci kültür merkezi tiyatro kulübünde sahne tozunu yutmayı başardı o günlerdeki hedefleriniz sabah gazetesine verdiği röportajda şöyle anlat mış meslek olarak oyunculuk yapabileceğimi hiç hayal edemiyordumreklamcılığı bitirince dramatoloji bölümüne girdim muhtemel çocuklar için drama hocası olur çocuklarla tiyatro yapar en fazla gazeteciliğe kayarım diye düşünüyordum tiyatro eleştirisi ve kültür sanat yazarım diyordum hayatımı bunlardan kazanıp bir şekilde toplulukta oyunculuk yapmaya devam edersem şanslı sayardım kendimi gel gör ki mesleğim oldu çok şanslıyım Hasibe Eren şimdi ileride Duru güzelliğe sahip genç bir kadın ama genç kızlık dönemlerinde kendisiyle ilgili daha farklı şeyler düşünüyordu medya faresi.com'a verdiği röportajda o yıllarla ilgili şunları söylemişti gerçekçiyim biraz da kendine bakmayı bilmek lazım herhalde o zamanlar kilo sorunu olan kaşları otoban bir kızdım yani erkekler kız olarak değil kanka olarak seviyorlardı durumumla barışıktım hoş bir kadın olarak giyinmeyi 25 yaşından sonra öğrendim annem çok üzülürdü ah benim komünist kızım lacivert dışında renk bilmez diye ilk kırmızı bluzumu aldığımda annem evde Bayram yaptı. Hasibe eren 1996 yılında yer aldığı şaşıfelek çıkmazı isimli televizyon dizisinin ardından türk televizyonlarında reyting rekorları kıran sıdıka dizisiyle çıktı karşımıza. Onu sıdıka dizisiyle çok sevip evimizin bir ferdi yapıverdik.. Mizahi bir dille yaptığı eleştiriler, absürt esprileri, baskıcı bir aile yapısına kafa tutuşu derken türkiyenin tanıdığı bir isme dönüşüverdi. Bu dizinin ardından aşk meydan savaşı, kibar ana, oyuncak fabrikası, yağmur zamanı ve kaymaklı ekmek kadayıfı gibi yapımlarda yer aldı. ama yıllar sonra onu yeniden zirveye taşıyan Avrupa yakası adlı dönemin fenomen dizisi oldu komedi deyince akla gelen ilk isimlerden biri olmasında Gülse birsel'in senaristliğini üstlendiği bu dizide hayat verdiği Makbule karakteri çok etkili olmuştu enerjisine hamaratlığına ve ifadelerine hayran kaldığımız Makbule sezonlar boyunca can vererek izleyenleri gülmekten kırıp geçirdi.