Sümmâni'den "Hz. İbrahim ile Hz. İsmail'in Kurban Destanı" _Nusret Toruni_

Описание к видео Sümmâni'den "Hz. İbrahim ile Hz. İsmail'in Kurban Destanı" _Nusret Toruni_

Güvenme dünyâda malım var diye
Hulûsun bir eyle Rabb-i Rahmâna
Burc-ı sadârette elim var diye
Nefsini kabardıp olma beyâna

Nefsini kabartma gel bul kemâli
Kemâl sahibinden hıfzeyle hâli
Nic’oldu dünyâda Karun’un malı
Dağılıp her biri gitti bir yana

Ona ki kalmadı taht-ı sadâret
Bu dünyâya gelen gider akıbet
Hak Halil’e verdi dünyâlık devlet
Diledi Mevlâ’dan bir evlât ihsâna

Bir evlât ver dedi Hazreti Yezdân
Olsun bu âlemde gönlüm şâdumân
Senin yolunda edem onu kurbân
N’olur bir evlât ver Yaradan bana

Tecellî göründü dileğin dile
Ahvâl-i esrârın âlemler bile
Hak kabul eyledi kaldı hamile
Bak sırr-ı sadıktan olan merdâne

Düşüben rahmine bir nişân oldu
İbrahim Halil gönlü şâdumân oldu
Dokuz ay dokuz gün çün tamam oldu
Pinhândan evlâdı geldi cihâna

Cihâha gelüben gördü ecdâdın
Diledi Mevlâ’dan her bir murâdın
Hazreti İsmâil koydular adın
Senden zuhûr eden nûru nişâne

Aslı pâktır her bir işi âşinâ
Kerem tâcı kondu ezel başına
O zât erdi üç beş altı yaşına
Unuttu kurbânı geldi rüyâna

Rüyâsına geldi bu gâni midir
Acaba gösteren Subhâni midir
Bilmenem Rahmâni şeytani midir
Deyip daldı gaflet ile pinhâna

Pinhâna dalıben eyledi ayân
Bir daha gösterdi Hazreti Yezdân
Sevgili oğlunu etsene kurbân
Yâ niçin va’dinden çıktın bu yana

Emir senin dedi Cenâb-ı Kudret
Sana kurbân olsun oğul mal devlet
Varıp validesinden alam rûhsat
Getirem İsmâil’i sana kurbâna

Varıp validesinden diledi rûhsat
Bezetip oğlumu vereyim ziynet
Sana teslim eden Hakk’a emânet
Götür getir yine teslim et bana

Böyle karar verip diktiler nişân
Bir nûr doğdu oldu âlem ürüşân
Bezetip kuşatıp kıldı zernişân
Baba oğul yola oldu revâna

Anlar revân oldu esrârı nihân
Gör ne dilemişti Hazreti Yezdân
İğva için geldi o mel’ûn şeytân
Hacer’in gönlünü saldı hicrâna

Sen niçin oğlunu eyledin ırak
Oğlun için olsun âh ile firâk
Babası kıyıben çalacak bıçak
Gömleğin bezete al kızıl kana

Hacer der ki senin işin şerdir
Oğlumun terleri misk-i anberdir
Babası Mevlâ’ya hak peygamberdir
Neylerse eylesin çıkmam divâna

Şeytân me’lûl mahsûn oldu iğvâya
Âlemi anlatmak bu fiiline
Dedi gitme gel geri dön evine
Geri dön validen düştü figâna

Anan ağlar adûların güldürür
Bilmeyene senin dostun bildirir
Pederin götürür seni öldürür
Yazık değil mi senin gibi bir câna

İsmâil der geç başımdan ey kişi
Sensin iğvâ verip eden bu işi
Darıluben attı bir fiske taşı
Kör etti şeytanı bak bu sultâna

Kör etti şeytânı döndü sağına
Erdi erenlerin pîr otağına
Erişmeden ol Arafat Dağına
Dedi baba azmin gider bu yana

Dedi oğul duyup etme merâğı
Vechin izhâr eder türlü nevrâğı
Sana kıyıp çalacağım bıçağı
Dağları bezetem al kızıl kana

Dedi câhil adam irfân olur mu
Zâhir muhabbetler pinhân olur mu
Baba da evlâda düşmân olur mu
Gel öldürme baba yazıktır bana

Dedi ne yapayım bu emr-i kudret
Tâ ezelden seni etmişim niyet
Hakk’a kurban ettim hesapsız devlet
Hak seni diledi gösterdi bana

Dedi baba yeni bildim erkânın
Bu husûsta aksın al kızıl kanım
Kudretin yoluna fedâdır cânım
Dedim düştüm belki başka isyâna

Ezel bu ciheti bileydim baba
Tevhid ile kalbim sileydim baba
Anamdan helallık alaydım baba
Hasret ile kalmayaydım figâna

Anam benim için durma ağla sen
Hasret ile ciğerini dağla sen
Baba gel öp kollarımı bağla sen
Cân tatlıdır zahmet veririm sana

Babası ol demde kolun bağladı
İsmâil altında yattı inledi
Semâda melekler seyrân eyledi
Dedi aç kolların dönem divâna

Açtı kollarını çün verdi rûhsat
Dedi ki razıyım bu emr-i kudret
Bıçağın bilevle al kolan kuvvet
Sana zahmet beni salma isyâna

Yanma baba yanma hasret közüme
Bu havf-ı Rabbâni düştü özüme
Ciğer acısıdır bakma yüzüme
Kesemezsem âsilik var Gufrâna

İbrahim der sensin sinemin bağı
İsmâil der baba etme merağı
Hak aşkına o dem çekti bıçağı
Zerrece kesmedi var bir nişâne

Dedi cânım baba etme efkârı
Yâ nic’oldu baba kolların feri
Çünkü emreylemiş Cenâb-i Bâri
Esirgeme kurbân eyle Subhâna

İbrahim deyüben bölendi yaşa
Ciğeri hûn oldu döndü âteşe
Darılıp bıçağı çaldı bir taşa
Taşı bölüp bıçak etti o yana

Bıçak ta ahvâlin eyledi beyân
Anda nutuk verdi Hazreti Yezdân
Dedi ki İbrahim ne kıldın isyân
Darp ile çalarsın hâcerü’l-şâna

İbrahim der ben de kıldım ülfeti
Emir tutmayanlar olurlar katı
Emrettim kesmedin yumuşak eti
Niçin taşı bölüp geçtin o yana

Bıçak der gözüm yok dünyâda vara
Hak emrinden asla çıkmam kenara
Münkirler ki seni attılar nara
Yâ niçin yanmadın çıktın cihâna

İbrahim der Hak’tan yetişti ihsân
Yakma diye emreyledi ol Yezdân
Ateş oldu bana gül ü gülistân
Zannettim ki döndü bâğ-ı Rıdvâna

Bıçak der lutfundan kalmazam cüdâ
Gerek Hak emrini eyleyem edâ
Kesme diye Hak’tan erişti nidâ
Nice kesem âsi olam Gufrâna

Emir tutmayanın çok olur suçu
Tanımaz âlemde bir ilen üçü
Hak emriyle Cebrâil indirdi koçu
Allâhu Ekber diye ulu divâna

Okuyup âlimler yol bulmasaydı
Cilve-yi muhabbet dem bulmasaydı
Koç gelip ol dem kurbân olmasaydı
Lâzım idi insandaki sübyâna

Sümmânî bir destân kıldı yâdigâr
Bu destânın ihvânlara bergüzâr
O koçun derisin kime âşikâr
Kimler sardı kimler erdi pinhâna

Комментарии

Информация по комментариям в разработке