(229) Hutbe-i Şamiye (41) Sh 505 | Hakikat Çekirdekleri (98-111) Sıkıntı, sefahetin muallimidir

Описание к видео (229) Hutbe-i Şamiye (41) Sh 505 | Hakikat Çekirdekleri (98-111) Sıkıntı, sefahetin muallimidir

Av. Ali Kurt ile Mektubat derslerini yayınladığımız bu kanal dışında, Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler Mecmuası derslerini de yeni kanalımız olan "Risale-i Nur Dersleri Ali KURT" adresine abone olarak takip edebilirsiniz.
İrademiz dışındaki YouTube reklamları nedeniyle arzu eden kardeşlerimiz Premium üyeliğine geçerek dersleri reklamsız olarak izleyebilirler.

   / @risale-inurdersleriavalikurt  

98- Kudret-i Fâtıra, ihtiyaç ile, hususan açlık ihtiyacıyla, başta insan, bütün hayvanâtı gemlendirip nizâma sokmuş. Hem âlemi herc ü mercden halâs edip, hem ihtiyacı medeniyete üstâd ederek terakkıyâtı te’mîn etmiştir.

99- Sıkıntı, sefâhetin muallimidir. Yeis, dalâlet-i fikrin; zulmet-i kalb, ruh sıkıntısının menbaıdır.

SAYFA 506
100- اِذَا تَاَنَّثَ الرِّجَالُ بِالتَّهَوُّسِ تَرَجَّلَ النِّسَٓاءُ بِالتَّوَقُّحِ

Bir meclis-i ihvâna güzel bir karı girdikçe, riyâ, rekābet, hased damarı intibâh eder. Demek inkişâf-ı nisvândan, medenî beşerde ahlâk-ı seyyie inkişâf eder.

101- Beşerin şimdiki seyyiât-âlûd hırçın ruhunda, mütebessim küçük cenazeler olan sûretlerin rolü ehemmiyetlidir.

102- Memnû‘ heykel, ya bir zulm-ü mütehaccir, ya bir heves-i mütecessim veya bir riyâ-yı mütecessiddir.

103- İslâmiyet’in müsellemâtını tamamen imtisâl ettiği cihetle bihakkın dâire-i dâhiline girmiş zâtta meylü’t-tevsî‘, meylü’t-tekemmüldür. Lâkaydlık ile hâriçte sayılan zâtta meylü’t-tevsî‘, meylü’t-tahrîbdir. Fırtına ve zelzele zamanında, değil ictihâd kapısını açmak, belki pencerelerini de kapatmak maslahattır. Lâubâlîler ruhsatlarla okşanılmaz. Azîmetlerle, şiddetle îkāz edilir.

104- Bîçâre hakîkatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.

105- Küremiz hayvana benziyor. Âsâr-ı hayat gösteriyor. Acaba yumurta kadar küçülse, bir nevi‘ hayvan olmayacak mıdır? Veya bir mikrop, küremiz kadar büyüse, ona benzemeyecek midir? Hayatı varsa, ruhu da vardır. Âlem, insan kadar küçülse, yıldızları zerrât ve cevâhir-i ferdiye hükmüne geçse, o da bir hayvân-ı zîşuûr olmayacak mıdır? Allah’ın böyle çok hayvanları var.

106- Şerîat ikidir. Birincisi: Âlem-i asgar olan insanın ef‘âl ve ahvâlini tanzîm eden ve sıfat-ı kelâmdan gelen bildiğimiz şerîattır. İkincisi: İnsan-ı ekber olan âlemin harekât ve sekenâtını tanzîm eden ve sıfat-ı irâdeden gelen şerîat-ı kübrâ-yı fıtriyedir ki, bazen yanlış olarak ‘tabiat' tesmiye edilir. Melâike, bir ümmet-i azîmedir ki, sıfat-ı irâdeden gelen ve şerîat-ı fıtriye denilen evâmir-i tekvîniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler.

SAYFA 507
107- اِذَا وَازَنْتَ بَيْنَ حَوَٓاسِّ حُوَيْنَةٍ خُرْدَب۪ينِيَّةٍ وَحَوَٓاسِّ الْاِنْسَانِ تَرٰي سِرًّا عَج۪يبًا اِنَّ الْاِنْسَانَ كَصُورَةِ يٰسٓ.. كُتِبَ ف۪يهَا سُورَةُ يٰسٓ

108- Maddiyyûnluk ma‘nevî tâûndur ki, beşere şu müdhiş sıtmayı tutturdu. Gazab-ı İlâhîye çarptırdı. Telkîn ve tenkîd kābiliyeti tevessü‘ ettikçe, o tâûn da tevessü‘ eder.

109- En bedbaht, en muzdarib, en sıkıntılı işsiz adamdır. Zîrâ atâlet, ademin biraderzâdesidir. Sa‘y, vücûdun hayatı ve hayatın yakazasıdır.

110- Ribânın kap ve kapıları olan bankaların nef‘i, beşerin fenâsı olan gâvurlara ve onların en zâlimlerine ve bunların en sefîhlerinedir. Âlem-i İslâma zarar-ı mutlaktır. Mutlak beşerin refahı nazara alınmaz. Zîrâ gâvur, harbî ve mütecâviz ise, hürmetsiz ve ismetsizdir.

111- Cum‘ada hutbe, zarûriyât ve müsellemâtı tezkîrdir. Nazariyâtı ta‘lîm değildir. İbâre-i Arabiye daha ulvî ihtâr eder. Hadîs ile âyet muvâzene edilse, görünür ki, beşerin en belîği dahi âyetin belâgatine yetişemez. Ona benzemez.

Saîdü’n-Nûrsî

Комментарии

Информация по комментариям в разработке