Peygamberimiz Neden Bu Vakitlerde Uyumamızı YASAKLADI?

Описание к видео Peygamberimiz Neden Bu Vakitlerde Uyumamızı YASAKLADI?

Selamünaleyküm Arkadaşlar! İnsan için bedensel ve ruhsal açıdan önemli bir ihtiyaç olan uyku, gece ve gündüz olmak üzere iki vakitte gerçekleşmektedir. Uyku için gece asıl olmakla birlikte gerektiğinde gündüz vaktinde de uyunabilmektedir. Hayatını Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadîslerine ve sünnetine göre şekillendirmek isteyen Müslüman bir kimse, her halinde olduğu gibi uyku saatlerinde de ona uymak istemektedir. Ancak bazı rivâyet kaynaklarımızda, bazı vakitlerde uyumanın kişinin aklını kaçıracağına dair hadîs-i şerif bulunmaktadır. Bu videomda hadisi şerifler ışığında Peygamberimizin bazı vakitlerde uyumamızı yasakladığı ve bazı vakitlerde de uyumamızı tavsiye ettiği zaman dilimlerinden bahsedeceğim.
Kur'an-ı Kerim'de uykunun bir dinlenme ve istirahat vasıtası olduğu "Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan O'dur." (Furkan, 25/47) ayetinde ifade edilir.
Uyumanın mekruh olduğu vakitlerde uyanık olmak, güzel şeylerle meşgul olmak sünnettir ve sevabı vardır. Ancak bu vakitlerde uyuyan kimse bu sevaptan ve bereketten mahrum kalsa bile günah işlemiş olmaz.
Bilindiği gibi gündüz itibariyle uykunun üç zamanı ve üç ayrı hükmü vardır:
1. Gaylule uykusu: Bu uykunun zamanı; sabah namazının girmesiyle başlar, ta kerahet vaktinin bitiş zamanı olan güneşin doğmasından yaklaşık 45 dakika sonrasına kadar devam eder. Bu zamanda uyumak sünnete uygun düşmez. Nitekim, Beyhakî'nin rivayet ettiği bir hadiste "Sabah namazından sonra uyumak rızka manidir." buyrulmaktadır. (Beyhakî, el-âdâb, 1/276)
Bu vakit, günlük çalışmanın hazırlığını yapmak, serinliğinden istifade etme zamanıdır. Güneşin doğmasından sonra bir rehavet/gevşeme söz konusu olup, çalışmanın şevkini kırdığından ve de bereketsizliğe sebebiyet verdiğinden, sünnete aykırı olarak değerlendirilmiştir.
Her günün bir rızkı var ve mukadderdir. Fakat o rızkın bir şartı da kişinin emeği ve çalışmasıdır. Çalışmanın erkenden başlamaması durumunda, rızkın bir şartı yerine gelmediği için, rızık da istenilen berekette olmayabilir.
"İnsan için ancak kendi çalışmasının karşılığı vardır." (Necm, 39) mealindeki ayette çalışıp çabalamanın önemine işaret edilmiştir.
Bilindiği üzere, birçok iş kolunda sabahın erken saatlerinde işe başlamak rızkın bolluğuna ve berekete sebeptir. İnsanın işe motive olacağı en aktif zaman dilimi sabah namazının girmesinden sonraki zaman dilimidir. Bu dilim, uykuyla geçmemelidir. Çünkü o saatte uyumak işe geç başlamak demek olacaktır ki, bu da iş kaybı, emek kaybı, zaman kaybı, kazanç kaybı, performans kaybı gibi kazancı bereketlendiren birçok ana unsurun devre dışı kalması mânâsına gelecektir. Bereketsizliğin sebebi budur.
Fakat öte yandan kerahet vaktinde eğer iş ve yoğunluk uyumayı gerektiriyorsa, pekâlâ uyunabilir. Meselâ gece mesaisi yapmış birisi sabah namazını kıldıktan sonra kerahet vaktinin geçmesini beklemeden uyuyabilir  ve bu sünnete aykırı düşmez. Çünkü adam günlük mesaisini yapmış, sabah namazını da kılmış, kerahet vaktinin geçmesini beklemeye artık dinî bir sebep yoktur. Burada "kerahet vakti" sadece bir zaman ismi olarak zikredilmiştir. Yoksa mutlak derecede uyku yasağı getiren bir zaman parçası olarak gelmemiştir.
2. Feylule uykusu: Bu vakit, ikindi namazından sonra başlar, akşam namazına kadar devam eder. Bu uyku, insanda sersemlik meydana getirdiğinden, yarı uykulu bir hal oluşturduğundan, adeta insanın ömrünün kısalmasına sebebiyet vermiş olur. Bir hadiste Hz. Peygamber'in (asm) şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: "Kim ikindiden sonra uyur da aklında bir noksanlık arız olursa, ancak kendini kınasın.” (Keşfu'l Hafâ, Aclûnî, II, 284; Müsnedü Ebî Ya'la, VIII, 316)."
Yukarıdaki hadis rivayetinde geçen aklın kaybolması meselesi, bu sersemliğin şiddetine işarettir. O günkü yapılan işlerin sonucunu görmek genellikle o vakitte olacağı için, o esnada uyuyan kimse, sanki o günü yaşamamış ve o günün manevî neticesini görmemiş gibi olur. Bu sebeple, bu uyku da hadiste mekruh sayılmıştır. 
3. Kaylule:  Bu uyku sünnettir. Kuşluk vaktinden başlar, öğleden biraz sonraya kadar devam eder. Bilimsel araştırmalar neticesinde yarım saat kaylule, iki saat gece uykusuna denktir. Bu uyku, insana kazandırdığı zindelik sayesinde çalışma temposuna katkı sağlamakta ve çalışma enerjisini arttırmaktadır. 
Demek ki, son zamanlarda gittikçe artan bereketsizliğin ve başarısızlığın bir hikmeti, hadislerde de ifade edildiği gibi Müslümanların çalışma saatlerini uyuyarak geçirmeleri olabilir. Maalesef günümüzde yaşam şartları, bazı alışkanlıklar, gelenek ve görenekler "erken uyumanın düşmanı" olarak insanın karşısına dikilmiştir. Bu düşmanları alt edip, mümkün mertebe erken yatıp, güneş doğmadan önce sabah namazına dinç olarak uyanmak ve ondan sonra da yatmayıp çalışmaya başlamak lazımdır. Zinde, dinç, çalışkan oluşlarına hepimizin şahit olduğu dedelerimiz ve ninelerimiz böyle yaparlardı. Bu güzel âdet yok olunca, sağlık da, bereket de, huzur da yok oldu.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке