Araba Sevdası Kitap Özeti

Описание к видео Araba Sevdası Kitap Özeti

Seslendiren: Emine Aktaş
Araba Sevdası Romanı Üzerine:
Tanzimat Fermanı’nı okumaya gidecek olan Mustafa Reşit
Paşa’nın, kendi can ve mal güvenliğini ilgilendiren “müsadere” ile
ilgili maddeyi koydurmadan fermanı okumam, dediği rivayet edilir. Zira o güne kadar bir paşa gözden düştü mü görevini kaybetmekle kalmaz mülkün sahibi Padişah tarafından tüm malına da
el konurdu. Kelleyi kaybetmese bile sefaletten kurtulamazdı. Bu
müsaderenin kökeninde kölelik hukuku gizliydi. Yönetici askeri
sınıfın devşirme yani abdoğlu (köle çocuğu) oldukları dönemlerden beri Padişahın malı sayılırlardı. İşte bu cüretli fermanı okuyan
Paşa, yarın gözden düşünce canından ve malından olmak istemiyordu. Tanzimat Fermanı mülkiyetin dokunulmazlığının garantisini de vadediyordu. Nitekim hem padişah kardeşleri hem de ileri
gelen paşaların can ve mal emniyeti artık Batı’daki gibi hukukun
koruması altına giriyordu. Böylece zadegân sınıfı da meşru bir zemine oturmuştu. Tanzimat yazarlarının büyük çoğunluğunun paşazade olması da bu anlamda bir tesadüf değildir. Fransız Devrimi
aristokrasiyi yok etti, ondan etkilenerek gelen Tanzimat Fermanı
ise sultanın mutlak yönetimine karşı mal ve mülkü garanti altına
alınmış aristokrat bir sınıf yaratmaya çalışıyordu. Gerçi bu oluşan
yeni sınıf Batı’da olduğu gibi gücünü geniş topraklardan alan ya da
2. Mahmut’un çok yakın bir geçmişte kellelerini uçurduğu büyük
topraklara hükmetmiş, silahlı gücü olan âyanlara benzemiyordu
ama gücünü kanundan alan Tanzimat bürokrasisi de malına dokunulamayan yeni bir soylu sınıf görüntüsü vermeye başlamıştı. İşte
bu yeni oluşan sınıfın, zadeganın doğum hâlinin tasvirini romanla
yapabilirdik, öyle de oldu. Tanzimat romancılarının sık sık gerçeği
karikatürize ettiğini söyleyebiliriz ama bizim zadeganımız da gerçekçi olunduğunda başka türlü de anlatılamazdı.
Araba Sevdası’nda, ironik bir anlatımla Bihruz gibi bir karikatür tip yaratırken oldukça gerçekçi bir roman vücuda getirmiştir
Recaizâde Mahmut Ekrem. Zira romandaki Bihruz, devletin başındaki paşalar, aristokrasisinin sırça köşklerde yetişmiş çocuklarıydılar. Doğu’dan kopmuş, Batılılığı ise henüz içselleştirememiş
ikinci kuşak.
Tanzimat romancılarının hemen hemen hepsinin anlatmaya doyamadıkları alafranga tipi en gerçek hâliyle Bihruz Bey’de buluruz.
Doğulu bir Don Kişot’tur Bihruz. Ne doğru dürüst bir İslam kültürü edinebilmiş ne de Batı kültürünü özümseyebilmiştir. Haremde
Batılı eserleri kırıp dökerek piyano çalan kadınlar gibidir. Giyim
kuşamı, konuşması ile alışılmışın dışında olması onu yaşadığı toplumdan ve gerçeklerden koparmıştır; annesiyle bile yarı Fransızca,
yarı Türkçe konuşur. Vapuru kaçırınca acele karşıya geçebilmek
için: “Balon yok mu?” diyebilecek kadar hayal aleminde yaşar ve
hemen ardından bir sandalcıya cebindeki tüm parayı vermekle vapurdan daha hızlı gidebilecek sandalın kiralanabileceğine inanır.
Gene başka bir gün sandalcılara güvenir ve kendisini o gün kalkacak İzmir vapuruna yetiştirmelerini ister, onlar da o gün İzmir’e
vapur kalkmadığını bile bile Bihruz Bey’i Trabzon’a kalkan bir vapura yetiştirirler ve bu hizmetleri karşılığında oldukça da yüksek
bir bedel alırlar. Hiç parası kalmadığı halde Beyoğlu’ndaki mağazacılardan rutin alışverişlerini yapmak zorundaymış gibi düzinelerle
pantolon, yelek ve kravat almaktan çekinmez. Beyoğlu’nda bir pastanede kötü Fransızcasıyla zorlanarak verdiği şeftalili dondurma
siparişini garson anlamayarak Türkçe, “Şeftali mi istiyorsunuz
efendim?” diye sorunca kusuru kendi Fransızcasında değil garsonda arayıp öfkelenmiş ve gelen dondurmayı yemeden hesabını ödeyerek kendince tepkisini göstermiştir. Çok sevdiği güzel arabasının
bir taksitini ödemeyince tümünü ödememiş olmak durumunu hiç
dert etmez. Arabayı elinden alırlar gidip de hesap bile sormaya
yeltenmez. Biricik aşkının tifodan öldüğünü duyunca “Ne münasebet veremdendir!” diyerek kendisine yakışan soylu sevgilinin
tıpkı romanlardaki gibi veremden, aşk ve duygu ile ilgili olduğuna
inanılan bir hastalıktan öleceğine adı gibi emindir. Bihruz’u gerçek
yaşama bağlayan yer, kalemdeki görevidir fakat gitmez. Arabasıyla
yalnızca amaçsız geziler yapar, Çamlıca’daki köşkten çıkar, Çamlıca
Bahçesi’ne ya da başka bir mesire yerine gider. İşte böyle hayal aleminde yaşayan Bihruz, Çamlıca’da çok güzel bir arabada gördüğü
için kendi tabakasından birisi olarak düşündüğü ve hemen takip
etmeye başladığı, üstelik yanındaki kılıksız arkadaşına çengi diye
hitap eden -yani bir bakışta pek öyle asil bir görüntüsü olmadığını
herkesin kolayca anlayacağı- güzel kızı (Periveş’i) izleyip bir fırsatını bulunca da abartılı bir üslupla tabii ki çoğunlukla Fransızca olan
cümlelerle ona iltifatlarda
Türk Romanının Doğuşu ve Gelişimi kitabımı bağlantıya tıklayarak satın alabilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/turk...

"Juan Sánchez - Beautiful Rose " is under a Creative Commons (CC BY 3.0) license
https://juansanchezmusic.info
Music promoted by BreakingCopyright:    • "Beautiful Rose" is already registere...  

Комментарии

Информация по комментариям в разработке