Şükrü Erbaş - Sinema Kapıları

Ve kum saati gibi ayrılıkların sesleri
Ne kadar duyulmazsa o kadar derin
Ne kadar söylenmezse o kadar serin
Tüyleri ürperten, geceden kalma ya da;
Yürekleri sızlatan, veda mektubu gibi sessiz
Çılgınca acıya yaşamak!
Ayrılığın ilk günü.

kum saatinin tersini çevirmişlerdir

Ve kum saati gibi ayrıkların suskunluğu
Ne kadar duyulmazsa o kadar sema
Ne kadar söylenmezse o kadar sıcak
Tüyleri yakan, gündüzden kalma ya da;
Bedeninin her zerresinde anımsatan kendini, acıtan ve mektupları yakan çığırtkanlık
Çılgınca acıya yaşamak!
Ayrılığın ilk günü.

kum saatini düzlemişlerdir. yani acıya paralellemişlerdir

Ve kum saati gibi ayrılıkların direnişi
Ne kadar duyulmazsa o kadar insan
Ne kadar söylenmezse o kadar aşk
İçini yakan, hüzünlerden kalma ya da;
Bakışlarında sevda süzülen bir ayrılığın anısına
Çılgınca acıya yaşamak!
Ayrılığın ilk günü.

kum saatinin parçalandığıdır. yani intihar ya da katlanamayıp atmaktır

Ve kum saati gibi ayrılıkların intiharı
Ne kadar duyulmazsa o kadar sitem
Ne kadar söylenmezse o kadar inkar
Ölüme kucak açan, bir an olsun vedalaşamadığın ya da;
Düşlerinde salalar, ezanlar ki
İmanının ahhhh ettiği yer!
İşte ellerin semaya, duaya, Allah’a;
Acıya, hüzne, vedaya, ayrılığa, naaşa;
Sevgiye, sevdaya ve aşka
Çılgınca yaşamak!
Ayrılığın son günü,
Ölümün doğum gününde.
İlk günkü ayrılıkta yaşamak!