Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat Kitap Özeti

Описание к видео Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat Kitap Özeti

Türk Edebiyatının yayımlanmış ilk romanıdır.
Seslendiren: Emine Aktaş

Türk Romanının Doğuşu ve Gelişimi kitabımı bağlantıya tıklayarak satın alabilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/turk...

"Juan Sánchez - Beautiful Rose " is under a Creative Commons (CC BY 3.0) license
https://juansanchezmusic.info
Music promoted by BreakingCopyright:    • "Beautiful Rose" is already registere...  
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Romanı Üzerine:
Talat ve Fitnat’ın Aşkı, 1873’te yayımlanmış ilk romanımızdır.
Her ilk eser gibi birçok eksikleri bağrında taşır. Ancak eşlerin birbirlerini görmeden evlenmelerinin sakıncalarını ve özellikle kadınların rızası alınmadan evlendirilmelerinin açacağı facialar masalsı
bir havada anlatılmıştır. Fitnat, kendi rızası olmadan evlendirilmeyi kabullenmemiş sevdiği, âşık olduğu Talat’a ulaşamayınca çareyi
intiharda bulmuştur. Roman bu trajik aşkı anlatırken bu sonuca yol
açan dönemin geleneklerini ve nikâh yöntemlerini, kadının ve erkeğin toplumdaki konumunu anlatmaya çalışmıştır.
Romanın yazıldığı dönemde dinen belirlenmiş kurallarla yapılan nikâhın nasıl kıyılması gerektiğine ilişkin bir fikir geliştirmek
imkansızdı ama trajik sonuçlarını ortaya sermek, bazı soru işaretlerini akıllara getirmek mümkündü. İşte Talat ve Fitnat’ın trajik
sonları; okura, çocuklarına özellikle de kızlarına sormadan onlar
için en önemli hayati kararı veren ebeveynlerin bu trajik sondan
sorumlu olduklarını düşündürtüyor. Bu duruma bir çare olarak da
kızlarına hiç değilse sormanın, rızasını almanın şart olması gerektiğini düşünüyor, yazar. Nitekim Talat ile Fitnat’ın aşkını bizlere anlatmadan, yıllar öncesine bizi götürür ve Talat’ın annesinin evlilik
hikâyesini bu konuda bir alternatif sunmak amacıyla anlatır. Hikâye
şöyledir Saliha zengin bir damat adayı çıkınca evlendirilmek istenir
fakat onun daha çocukken sözleştiği bir sevgilisi vardır, sevgilisine
mektup yazan Saliha, eğer istemediği bu insana verirlerse intihar
edeceğini bildirir ve bu mektubun kızın annesinin eline geçmesi
olayın seyrini değiştirir ve Saliha sevdiği adamla evlendirilir. Fakat
Fitnat’ın üvey babası çok bağnaz birisidir kızının birisini sevebilme ihtimaline bile yer yoktur hayatında çünkü o kimseyi görme
şansına sahip değildir. Fitnat adeta bir hapishanede yaşamaktadır.
Evlendirilmek istendiğinde evlenmek istemediğini bile dile getiremez. Başka birisini sevdiğini ise asla söyleyemez.
Romanda nikâh kıyılması işlemine bir eleştiri getirilir. Fitnat,
Talat’a kendisini Ali Bey ile nikâhladıklarını şöyle anlatır:
“-Ah! Benim aklım başımda değildi. Benim ne “Olur.” ne
“Olmaz.” demeye mecalim mi vardı?
Lâkin, odamda, komşudan bir kız vardı. İmam, perdenin arkasından sorduğu vakit de Emine Kadın baktı ki, ben cevap veremeyecektim, o kıza işaret etti ki benim yerime ikrar etsin. İşte bu türlü
işi bitirdiler.” (1)
Burada bir perdenin ardında duran imam evlenecek kadının
yüzünü görememekte ve bir başka kadının cevabını nikâh için yeter şart saymaktadır.
Fitnat, nikâhlandığını bile anlamadan, gezmeye gidiyoruz yalanıyla kocasının evine götürülür ve kendi düğünü yapılırken bile
durumu öğrenemez, gerdek anında gerçek ile yüzleşir.
Erkekler ise evlenecekleri eşlerini görmeden, nikâhtan önce
mahrem olanı görmemesi gerektiği dini kuralının bir gereği olarak, kızın erkek vekili ile nikâhları kıyılıyordu. Ama güvenilir bir
kadın ki genellikle bu damadın annesi oluyordu, gelin adayını her
yönüyle inceliyor, gerekirse hamama gidip orada kızın tensel görünüşüne dair tıpkı bir köleyi satın alır gibi erkeğin zevkine uygun
olup olmadığı bilgisini damada veriyordu. Evleneceklerin bir araya
gelmeleri, birbirini görmeleri nikâh anında bile mümkün olmuyordu. Nikâh vekiller kanalıyla temsilen kıyılıyordu. Şinasi, Şair
Evlenmesi’nde istediği kızla nikâhlandığını sanarak yaşlı ve çirkin
ablasıyla evlendirilen erkeğin hikâyesini anlattığını da unutmayalım. Ancak bu durumu gerdek gecesi anlayan erkek, çaba sarfedip
oyunlar kurarak sevdiği kadına ulaşabilmişti. Aynı şey kadınların
başına geldiğinde ki sürekli gelmektedir kadınlar bu duruma bir
çare bulamıyorlardı. Yazar, Talat’ın annesi Saliha ağzından kadınların nikâhla ilgili neler düşünebileceğini bize şöyle anlatır: “Ah
bîçare biz karılar… Bizi hiç insan sırasına koymazlar. Babalarımız,
istedikleri adamlara bizi hediye verircesine verirler; o adamların tabiatını sormazlar, biz o adamlarla geçinebilecek miyiz, orasını hiç
düşünmezler. Bize bir defa: “Filan adamı koca ister misin?” yahut
“Kimi koca istersin?” diye bir sormak yok. Biz derler: “İşte, seni
filan adama vereceğiz!” Biz sükût ederiz, ama gönlümüz ne der?
Yarabbi, babamın bu söylediği efendi genç olsun, iyi tabiatlı olsun.
Filvaki bazı defa öyle çıkar, lâkin bazı kere de bütün bütün zıddına… Gider bakarız ki, bize koca olacak adam altmış yaşında yahut
bir gözden kör yahut burunsuz yahut sarhoş yahut ahmak… Ah siz
erkekler ne zalimsiniz. Bir kızcağızın bir gözü biraz şaşı olsa yahut
ayağı cüz’i topal olsa, biçare...

Комментарии

Информация по комментариям в разработке