(2) 1.Mektup 2.Sual | Ölüm de hayat gibi nimettir.

Описание к видео (2) 1.Mektup 2.Sual | Ölüm de hayat gibi nimettir.

   / @risale-inurderslerialikurt  
(2) Mektubat 1. Kısım 1. Mektup 2. sual sayfa 3-4. ( Hayrat Neşriyat Osmanlıca orijinal nüsha)

Ölüm bir nimet midir?
Hayat gibi ölüm de mi yaratılmıştır?

Ayrıca

MEKTUBAT DERSLERİ Av. Ali KURT
https://youtube.com/playlist?list=PLl...

instagram : www.instagram.com/mektubatokumalari


İkinci Suâl: Furkān-ı Hakîm’de اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَ الْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً gibi âyetlerde, “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur, hem bir ni‘mettir” diye ifhâm ediliyor. Halbuki, zâhiren mevt inhilâldir, ademdir, tefessühtür. Hayatın sönmesidir. Hâdimü’l-lezzâttır. Nasıl mahlûk ve ni‘met olabilir?Elcevab: Birinci suâlin cevabının âhirinde denildiği gibi; mevt, vazîfe-i hayattan bir terhîstir, bir paydostur. Bir tebdîl-i mekândır. Bir tahvîl-i vücûddur. Hayat-ı bâkiyeye bir da‘vettir. Bir mebde’dir, bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir. Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdîr iledir. Öyle de dünyadan gitmesi de bir halk ve takdîr ile, bir hikmet ve tedbîr iledir. Çünki en basit tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti, hayattan daha muntazam bir eser-i san‘at olduğunu gösteriyor. Zîrâ meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti tefessüh ile, çürümek ve dağılmakla göründüğü halde; gayet muntazam bir muâmele-i kimyeviye ve mîzânlı bir imtizâcât-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibâret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizâmlı ve hikmetli ölümü, sünbülün hayatı ile tezâhür ediyor. Demek çekirdeğin mevti, sünbülün mebde’-i hayatıdır. Belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi hayat kadar mahlûk ve muntazamdır. Hem zîhayat meyvelerin yahud hayvanların mi‘de-i insaniyede ölümleri, hayat-ı insaniyeye çıkmalarına menşe’ olduğundan, o mevt onların hayatından daha muntazam ve mahlûk denilir. İşte en ednâ tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti böyle mahlûk, hikmetli ve intizâmlı olsa, tabaka-i hayatın en ulvîsi olan hayat-ı insaniyenin başına gelen mevt, elbette yer altına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yer altına giren bir insan da âlem-i berzahta elbette bir hayat-ı bâkiye sünbülü verecektir.

Ama mevt ni‘met olduğunun ciheti ise, çok vücûhundan “dört vechine” işaret ederiz. Birincisi: Ağırlaşmış olan vazîfe-i hayattan ve tekâlîf-i hayatiyeden âzâd edip, yüzde doksan dokuz ahbâbına kavuşmak için âlem-i berzahta bir visâl kapısı olduğundan, en büyük bir ni‘mettir. İkincisi: Dar, sıkıntılı, dağdağalı, zelzeleli dünya zindanından çıkarıp; vüs‘atli, sürûrlu, ızdırabsız, bâkî bir hayata mazhariyetle, Mahbûb-u Bâkî’nin dâire-i rahmetine girmektir.
Üçüncüsü: İhtiyârlık gibi, şerâit-i hayatiyeyi ağırlaştıran bir çok esbâb vardır ki, mevti hayatın pek fevkınde ni‘met olarak gösterir. Meselâ, sana ızdırab veren pek ihtiyâr olmuş peder ve vâliden ile beraber, ceddin cedleri sefâlet-i hâlleriyle senin önünde şimdi bulunsa idi, hayat ne kadar nikmet, mevt ne kadar ni‘met olduğunu bilecektin. Hem meselâ, güzel çiçeklerin âşıkları olan güzel sineklerin, kışın şedâidi içinde hayatları ne kadar zahmet ve ölümleri ne kadar rahmet olduğu anlaşılır.

Dördüncüsü: Nevm, nasıl ki bir rahat, bir rahmet, bir istirâhattir. Hususan musibetzedeler, yaralılar, hastalar için. Öyle de, nevmin büyük kardeşi olan mevt dahi, musibetzede­lere ve intihâra sevk eden belâlarla mübtelâ olanlar için ayn-ı ni‘met ve rahmettir. Ama ehl-i dalâlet için müteaddid Sözler’de kat‘î isbat edildiği gibi; mevt dahi hayat gibi nikmet içinde nikmet, azab içinde azabdır. O, bahisden hâriçtir.

Комментарии

Информация по комментариям в разработке