Çalıkuşu Roman Özeti

Описание к видео Çalıkuşu Roman Özeti

Çalıkuşu Romanı Üzerine:
Roman üzerine analiz yapmadan önce özet çıkarmak, metnin
okuma esnasında önemli ve atlanmaması gereken yerlerinin altını
çizmek oldukça disipline edici bir yöntemdir. Çalıkuşu’nu irdelerken gördüm ki altı çizilecek o kadar satır var ki bu, özetin anlaşılır
olması için oldukça uzun bir özet olmak zorunluluğunu dayatıyor.
Her satırı özenle yazılmış olaylar zincirini anlatmadan ve olayı yaşayan kişilere değinmeden kısacası romanının alt katmanlarının
dünyasına giremeden Çalıkuşu anlaşılamaz. Gerek Feride’yi oluşturan hayat hikâyesi ve gerekse kişilik oturduktan sonra Feride’nin
başına gelenler yani çevresi ile ilişkileri romanda anlatılmak istediği dönemi olduğu gibi bize yeniden yaşatır.
Çalıkuşu, aile şefkati görmemiş erken yaşta anneden 12 yaşında
da babadan yoksun kalmış, varlıklı akrabalarının uzaktan koruyuculuğu altında Fransız Koleji’nde hiç Türkçe bilmeyen arkadaşları
arasında sanki Fransa’da bir kolej ikliminde yetişmiş iken nişanlısının kendisinden ayrı geçirdiği görev yıllarında yurt dışında başka
bir kadınla aşk ilişkisi yaşadığını tam düğün arifesinde öğrenmiş ve
bu kırgınlıkla 20 yaşında Anadolu’da, Payitahta yakın ama medeniyete en uzak yerler kadar uzak bir köyde öğretmenlik yapmaya
başlamış bir kadındır.
Çalıkuşu, ilk Türk romanı ile arasında 45 yıl gibi kısa bir süre
olmasına rağmen bu anlatı biçiminin Türkçedeki zirvelerinden
birisidir. Çalıkuşu’na kadar geçen dönemde yazılmış tüm eserlerin kusurlarını bir çocukluk hastalığı gibi değerlendirecek olursak
Çalıkuşu’na rüştünü ispat etmiş “Türk Romanı” diyebiliriz.
Öncelikle anlatım yöntemi olarak anılarını yazan ben dili son
derce etkili ve samimi. Bir kadının ağzından konuşan yazar aslında bir erkek olduğunu bize hissettirmez, biraz yabani özellikleri ve
döneminin kızlarına benzemese de erkeksi diye tanımlayabilir miyiz Çalıkuşu’nu? Hayır, o tüm duygularını baskı altında tutan ama
tamamen duygularıyla karar veren bir kadındır.
Hasta ve onunla hiçbir zaman ilgilenemeyen annesi ve işinden
fırsat bulamayan asker babası nedeniyle ana dilini annesinden öğrenemez. Yaşamının ilk dört yılını Türkçe bilmeyen ve doğada yaşayan bir sütannenin ellerinde geçirmiştir Feride. Bilahare evlenip
de giden sütanne yerine gene pek az Türkçe bilen bir emir erinin
yardımıyla doğa içerisinde yetişmeye devam eden Feride, annesi
öldüğünde 7 yaşındadır. Ana dili Arapça mı yoksa hiç konuşmayan bir çocuk mudur Feride bunu bilemiyoruz ancak şunu biliriz ki
İstanbul’a yedi yaşında geldiğinde Türkçe bilmemektedir.
İlk çocukluk anılarını 12 yaşlarında okuldan verilen bir ödevle
yazmaya başlayan Feride, anne ve babasıyla ilgili pek bir şey hatırlamaz. Yedi yaşına kadar bu bakıcılarla yaşadıklarıdır aklında
kalanlar.
Bu doğal yaşam ve medeniyetten uzak köşeden İstanbul’a aniden gelişi, onu sarıp sarmalayan aile sıcaklığıyla uyum sorunları
kendi başına Anadolu’ya çıkacağı yirmili yaşlarına kadar devam
eder. Ancak bu doğal ve nevi şahsına münhasır kişilik yaşadığı bu
çocukluğun eseridir. Büyükannenin Boğaz’daki yalısında annesiz
ve babasız ne kadar aile sıcaklığı ile tanışabilirse o kadar tanışan
Feride henüz Türkçe konuşmuyor ve anlamıyordur. Yalıda kibar
kuzenlerinin arasında bir “Enkidü” (5) gibidir. Hele kendinden beş
altı yaş büyük Kâmran soluk yüzü, yeşil gözleriyle uysal ve ölçülülük timsalidir. Feride’nin çılgın oyunlarının sessiz izleyicisi bu paşa
çocuk, onun tam tersidir. Çocukluğunda büyük bir hırs ve kıskançlıkla kendinden büyük bu kuzene türlü türlü eziyetler çektirse de
hep ilgi odağıdır. Kâmran, Feride’nin en ağır şakalarına bile kızmamakta belki de bu anne ve babasız kuzenin davranışlarındaki hırçınlığı sessizlikle geçiştirmekle kendine bir hayranlık da yaratmış
olabilir. Feride, Kâmran’a karşı sert ve umursamaz hareketlerinin
ardında içten içe ona ilgi duymakta ve hatta onu büyük bir aşkla
sevmektedir. En yakın dostu ve kuzeni Müjgan’la uzun sohbetlerinde Kâmran’dan hep kızgınlıkla bahsetmesine rağmen Müjgan,
“Zavallı Feride’ciğim. Sen Kâmran’ı sahiden seviyorsun.” (6) diyerek bu gizli duyguları ilk ortaya çıkarandır.
Feride, Türk Romanının bağımsız ilk kadın kahramanıdır.
Handan, Seniha gibi eğitimli ama konaktan çıkabilmek için ya bir
koca bulmak ya da gizlice mücevherler bozdurarak değil, diplomasıyla var olabilmek, büyük bir sevgiyle bağlandığı ama bunu hiç
ifade edemediği adamın onu aldatması üzerine tüm gemileri yakıp
yalnızca kendine güvenerek İstanbul’u ve tüm geçmişini oracıkta
bırakarak terk eden bir bağımsız kadındır. Feride, hiçbir zaman
açığ

Türk Romanının Doğuşu ve Gelişimi Kitap Linki: https://www.kitapyurdu.com/kitap/turk...

"Savfk - The Travelling Symphony" is under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY 4.0)
   / savfkmusic  
Music promoted by BreakingCopyright:    • 🗼 Copyright Free Inspirational Music ...  

Комментарии

Информация по комментариям в разработке